Ehli tasavvuf bir baba, evlatlarına iki önemli nasihatte bulunur: biri doğruluk ve dürüstlük, diğeri ise helal kazanç ve helal lokma. Eğer hayatınızda bu iki değeri merkeze alırsanız, dünyanın en mutlu ve ahirette ise en bahtiyar insanı olursunuz. İnsanlar böyle yapıyor diye değil, doğru mu yapıyorlar diye bakın. Bu ölçülere göre mi yaşıyorlar, hareket ediyorlar, ona bakın. Doğruluk ve dürüstlük, bir insan için sahip olunabilecek en üstün vasıflardır. Helal kazanç ve helal lokmadan daha lezzetli yeryüzünde hiçbir kazanç ve lokma yoktur. Ağzınızı yalanla ve haramla kirletmeyin.
Asıl kirlilik maddi değil, manevi kirliliktir. Çoğu insan bedenen çok temiz görünse de içleri çok kirli ve eracif doludur. Şayet iç dışa; dış içe çevrilse, herkes onlardan kaçar ve uzaklaşır. İçleri mundar olmuş bir canlıdan daha pis kokan bir şey yoktur. Bakmayın toplumda itibar gördüklerine. İnsanlar servete, makama, bir de kürke değer verirler. Onun için toplumda ahlaki yozlaşma ve özellikle bazı kurumlarda yobazlaşma, servete, makama ve kürke değer verilmesiyle başlamıştır.
Helal lokma, sadece bedeni değil, ruhu da besler. İnsan, helal kazançla geçirdiği her anı daha huzurlu, daha güvenli ve daha mutlu yaşar. Haram, hem dünya hem de ahiret açısından insanı yıpratan bir yük gibidir. Yalan ve haramla kazandığınız hiçbir şey, kalbinizdeki huzuru ve ruhunuzdaki ferahlığı getiremez.
Bir insan, doğru yolda ilerlediği sürece, karşılaştığı zorluklar ona yalnızca güç ve olgunluk kazandırır. Çünkü doğru olmak, rahatlıkla değil, emekle ve sabırla gelir. Dürüstlük ve helal kazanç, sizi gerçek anlamda zenginleştirir; ne maddi ne de manevi anlamda hiçbir eksikliğiniz kalmaz.
Önemli olan, hayatı başkalarının yaptığı gibi değil, doğru olanı yaparak yaşamaktır. Çevremizde pek çok insan, kolay yoldan kazanç sağlamaya çalışır ve çoğu zaman bu, helal olmayan yollardan geçer. Ama unutmayın ki her şeyin bir karşılığı vardır. Helal lokma, yalnızca midemizi değil, kalbimizi de tatmin eder. Kendinize ve çevrenize zarar vermeden, doğruluğunuzdan ödün vermeden yaşayarak en büyük kazancı elde edersiniz.
Her zaman helal olanı seçin, çünkü helal kazançla elde edilen her şey, ruhu ve vicdanı temiz tutar. Kimsenin eline bakmayın, kendi ellerinize bakın. Yani, kimseden bir şey beklemeyin, kendi gücünüzle çalışın ve kazanın. Başkalarına yardım etmek için önce kendi ayaklarınızın üzerinde durmayı öğrenin. Kendinize olan güveniniz arttıkça, başkalarına el uzatacak gücü de bulursunuz.
Hayat, başkalarının size ne vereceğinden çok, sizin ne verebileceğinize göre şekillenir. Her birey, kendi emeğiyle, alnının teriyle kazandığı her şeyi daha değerli kılar. Yardım etmek, paylaşmak güzeldir; ancak önce kendi ayakta durabilmeniz gerekir. Bu, hem maddi hem de manevi bir güçtür. Çünkü yalnızca kendi emeğinizle kazandığınızda, başkalarına gerçekten faydalı olabilirsiniz.
Başarı, sabır ve çaba ile gelir. Çalışarak kazanın, başkalarına da yardım edin, ama bunu kimseye muhtaç olmadan, kendi ayaklarınızın üstünde durarak yapın.
Doğruluğun ve dürüstlüğün kazandırdıkları, diğer bütün kazanımlardan daha değerli ve kıymetlidir. Yalana, yalancıya yardım ederek doğruluğu ve dürüstlüğü öldürmeyin, katili olmayın. İnsanlar adaleti öldürür, adaletsizlikten ve zulümden şikayet eder. Helalı bırakır, haramın peşine düşer, ahlaksızlıktan bahseder. Cahil cühelanın peşine takılır, cehaletten bahseder.
İyiliğin katili olmayalım. İyilik tohumunu ekelim ki kötülük yeşermesin. Sevgi tohumu ekelim ki kalplerde kin ve nefret yer bulmasın. Dürüst olalım ki güven sarsılmasın. Etik olalım ki insanlık kaybolmasın. Vicdanlı olalım ki merhamet ölmesin.
Maalesef toplumun zenginlik anlayışı maddiyat üzerinedir. Halbuki toplumu ayakta tutan manevi değerlerdir.