Geçmişten günümüze üç büyük ilahi dinin tarihlerinde ayrı ve önemli bir yere sahiptir. Muharrem ayı, ilahi rahmet ve bereketin coşkulu olduğu kutlu bir zaman dilimidir. Rivayetlere göre, bu mübarek ayda İslam öncesi ve sonrasında birçok önemli hadise meydana gelmiştir. Ne yazık ki, dilhün, ciğersuz (kalpleri ve gönülleri derinden yaralayan) olaylar da bu ayda gerçekleşmiştir. Muharrem ayı, hicret ayı olmasının yanı sıra aynı zamanda Kerbela olayının yaşandığı aydır. Bu ayda, geçmişte yaşanan olaylardan çıkarılması gereken dersleri çıkarmak ibadet ve itaat bulunmalıyız.
Muharrem ayı bizi, insanlığın ilk tarih başlangıcına götürerek atamız Hz. Adem'in tövbesinin kabulüne, Hz. Nuh'un gemisinin Cudi Dağı'nın üstünde demirlemesine, Hz. Yunus'un balığın karnından sahile selametle çıkmasına, Hz. Musa'nın Firavun zulmünden kurtuluşuna, Hz. Yusuf'un kuyudan çıkarılışına, Hz. Yakub'un Yusuf'un gömleği ile gözlerinin açılmasına, Hz. Davud'un tövbesinin kabulüne, Hz. İsmail'in dünyaya teşrifine, Hz. İsa'nın kutlu doğumu ve semaya yükselişine, Hz. Eyub'un hastalıklardan kurtulup şifa bulmasına kadar birçok önemli olayın yaşandığı kutlu bir aydır.
Bu mübarek ayda meydana gelen olayları dua ve niyazlarımızı vesilesi yaparak, Rabbimize samimi bir kalple Hz. Adem ve Hz. Davut gibi tövbemizin kabulü için dua etmeliyiz. Maddi ve manevi felaketlerin yaşandığı çağımızda, Hz. Nuh'un tufandan ve Hz. Yunus'un balığın karnından kurtarıldığı gibi, Rabbimizden bizi nefsimizin şerrinden kurtarmasını ve sahile selametle çıkarmasını dilemeliyiz.
Allah c.c. Musa a.s. ve kavmini Firavun'un zulmünden kurtardığı gibi, öncelikle nefsimizin insi ve cinni bütün şeytanların şerrinden kurtuluşumuzu istemek için Muharrem'in onuncu gününü oruçlu geçirmek; Yusuf a.s.'ın kuyudan çıkmasını sağlayan Rabbimize yalvararak günahlarımızı bağışlamasını ve ebedi azizliğe kapı açmasını, pişmanlıkla tövbe ederek dilemek. Hz. İsa'nın a.s. doğumunun yeniden dirilişimize vesile olmasını ve semaya doğru yükselmeye muvaffak kılmasını dilemek. Hz. Yakub'un gönderdiği Yusuf'un gömleği hatırına kalp gözlerimizin açılıp hakikati görmemize ve yaşamamıza vesile olmasını, Hz. Yusuf'a a.s. ulaşmakla hasreti sona eren Hz. Yakub'a a.s. gibi cennette Efendiler Efendisine ulaşmayı bizlere nasip etmesi için dua ve yalvarmak ve onları şefaatçi yapmak.
Tüm maddi ve manevi hastalıklarımız için Hz. Eyüp'ü a.s. şefaatçi yaparak Allah'tan bize şifalar nasip etmesi için dua ve niyazda bulunmak. Kendilerine mucize verilen insanlığın Efendileri olan peygamberlerin mucizeleri hürmetine af dilemek. Acizliğimizi ve fakirliğimizi ortaya koyarak gerçekleşen o mucizeler hürmetine bu asırda ve gelecek asırlarda da iman ve Kuran hizmetinde kalplerde ve kafalarda futuhatları nasip etmesini salih kullar hürmetine dualarımızı kabul eylemesi için yürekten yalvarmak.
Hz. Aişe r.a.'nın rivayetine göre, Kabe örtüsünün daha önceleri bu ayda değiştirildiği, yine bu ayda tarihin en büyük olaylarından biri olan Mekke'den Medine'ye yapılan tarihi Hicret olayının gerçekleştiği gibi daha birçok önemli tarihi olayın yaşandığı bu zaman dilimini değerlendirmemiz açısından çok önemlidir. Muhakkak ki Muharrem ayını bu kadar kıymetli ve değerli kılan bu hadiseler gibi daha pek çok önemli hadise ve olaylar vardır.
Günümüze kadar inanç ve geleneklere bağlı olarak kutlanmakta olan "Aşure ve Aşura" günleri üzerinde biraz durmak istiyorum. Aşure, Muharrem'in onuncu günü olarak adlandırılır ve "aşera" kelimesinden türetilmiştir. Bir diğer husus, bu ayda meydana gelen on önemli olayın ismi olarak "aşare" Allah c.c. Fecr Suresi’nde kasem ettiği on gün on gece olarak mukaddes sayılan Muharrem ayının ilk on gün ve geceleri olarak anılır. Bir diğer husus, en az on nimetin karışımından meydana gelen ve komşulara ikram edilen tatlıya verilen isimdir.
Aşurenin inanç ve kültürlere bakan çok önemli bir yönü vardır. Aşure tatlısı, bazı inançlara dayalı olarak birçok nimetin karışımından meydana gelmesi ayrı tarihi bir gelenektir. Bizler aşure perspektifinden inanç ve kültürlere baktığımızda bundan çıkarılacak çok önemli birlikte yaşama dersi vardır. Bir kazanda değişik renk, tat ve kokulardan oluşan çeşit çeşit nimetlerin harmanlanmasından meydana gelen bu nefis tatlı gibi, bizler de çağın kazanında inanç ve kültür zenginliklerimizi bir araya getirerek nefis bir insanlık kültür ve inanç tatlısını ortaya koyabiliriz. Aynı şekilde aşurede olduğu gibi nimetlerin farklı renk, tat, ve kokuya sahip olmaları, onların bir araya gelmesine mani olmadığı gibi bütün bu farklılıklardan nefis bir tatlının ortaya çıkması ve hiçbirinin diğerinin tadını, rengini veya kokusunu yok etmediği ve farklı bölgelerde ve iklimlerde yetişen bu meyveler aslında bize lisanı aşure ile dünyayı bir tatlı kazanına çevirebileceğimizin önemli birlikte yaşama dersini vermektedir.
Hayat her zaman farklı kültür ve inançların bir arada yaşamasıyla güzeldir. Farklı inanç ve kültürlerin bir araya gelmesinden korkmamak lazımdır. Aslında bu farklı kültürler birbirleriyle temas ettikleri müddetçe canlılıklarını korur ve yaşarlar. Aksi takdirde zamanla kaybolup giden birçok değerler gibi kaybolup giderler. Kültürler arası diyalog bu açıdan çok önemlidir. Aksi takdirde muharrem ayı sadece aşure yeme ayı olarak kalır. Farklı kültürlerin bir araya gelmesine aşure önemli bir vesiledir ve iyi değerlendirilmelidir.
Kerbela olayı olarak muharrem ayı: İslam, ifrat ve tefritten uzak, vasat (itidal ve denge) dinidir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da bizi itidal üzerine hareket etmeye çağırır. Asırlar önce yaşanmış acı, ızdırap, elem ve keder dolu olayların yaşandığı günleri matemli, hüzünlü ve intikam günleri olarak anmak doğru olmadığı gibi bu olaylara sebebiyet verenleri ve işleyenleri masum görmek de asla mümkün değildir. Ehli beyte karşı yapılan bu faciayı kalbinde azcık ehli beyt sevgisi olan bir insan asla tasvip etmez ve doğru bulmaz. Fakat birilerinin bunu her sene belli kutlamalarla geçmiş yaraları tazeleyip mezhep üstünlüğünü ve bütünlüğünü sağlamaya çalışmasını da pek tasvip etmeyiz. Yine Emevilerin aşurenin onuncu gününü bayram ilan edip eğlenmeleri ve yaşanan bu elim olayı unutturmaya çalışmaları da dini inançla asla bağdaşmadığı bir gerçek.
Bizler bu günü oruçlu olarak cennette gençlerin seyyidi olan Hz. Hamza ve şehidi Kerbela, Ali Beyti, Muhammed Mustafa s.a.v olan cedlerimiz Hz. Hüseyin ve Hz. Hasan r.a anarak ve şefaatlarına nail olmak için dua ve niyazda bulunalım. Peygamberimiz s.a.v, bu ay oruç tutmayı, hele aşure günü oruç tutmayı geçmiş senenin günahlarına kefaret olduğunu beyan buyurmuş ve imkanı olanları başta aileleri ve diğer insanlara ikramda ve infakta bulunmalarını tavsiye etmiştir. Bu ayda aile bütçesini fazla zorlamadan aileye ikram ve ihsanda bulunmak, Efendimizin s.a.v. mübarek tavsiyeleridir. Bir hadisi şerifte şöyle buyurur: "Her kim Aşura Gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder." (et-Tergîb ve'l-Terhİb, 2:116)
Evet, bu hadiste ikram ön plana çıkıyor. Kısaca Muharrem ayı tövbelerin kabul edildiği pek çok Nebi ve velinin zalimlerin zulmünden kurtulduğu mübarek bir aydır. Tövbe ve kurtuluşun kendisinde öne çıktığı bu mübarek ayı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışmak için bir ay olmasa bile en azından bazı günlerini oruçlu geçirerek ve bazı gecelerini ibadetle geçirerek ciddi gayret göstermemiz gerekir.
Bu vesileyle Muharrem ayınızı tebrik eder, afvımıza vesile olmasını Cenab-Allah'tan niyaz ederim...