Asıl Kimler Azınlık?

Cuma Karaman

Cuma Karaman

05 Oca 2024 12:21
  • Gerçek manada, dünyada özelde ise ülkemizde demokrasi, hak, hukuk ve adalet isteyenlerin azınlıkta olduğu, her türlü izahtan varestedir.

    Mahalle baskısı olarak etnik veya inanç kimliklerine dayalı insan hakları savunmak, genel anlamda insanlık haklarını savunmakla aynı değildir.

    Farklı kimliklere sahip olabiliriz. Ancak bu farklılıklarımız, vatandaşlık temelinde eşit haklara sahip olduğumuz zaman demokrasi, insan hakları, hukuk ve adaletten bahs etmemizi sağlar. Medeni bir toplumun temel özelliği, haklarda eşit olmaktır. Maalesef Ortadoğu'da bu talepte bulunanların sayısı oldukça azlardan azdır.

    İslam coğrafyasının büyük çoğunluğunun hak, hukuk ve adalet konusunda bir kaygısı yoktur. Her millet, hizip veya grup, sadece kendi etnik kökenlerine ve inançlarına mensup oldukları için hak, hukuk ve adalet talep eder, kendilerini azınlık olarak görürler. Bu durumda dindarı veya dinsizi pek fark etmez.

    Farklı kimlikleri, demokrasiyle eşit hak, hukuk ve adalet temelinde birleştiremediklerinden dolayı, çıkar grupların iktidar hırsına hizmet ettiklerini açık bir şekilde gözlemleyebiliyoruz.

    Maalesef, temel insan hakları ve özgürlükler, birçok durumda geri planda kalıyor. Farklı gruplar kendi dışındakilerin haklarını görmezden gelmeyi bir erdem veya mücadele olarak görüyorlar.
    Farklı etnik, inanç ve düşünce kimliklerine sahip olanları savunmak, bu tür bir toplumlarda terörist veya hain olarak damgalanmayı beraberinde getirebiliyor. Hak, hukuk ve adalet, merkeziyetçi ve tekellikçi bir anlayışla kabul ediliyor.

    Etnik ve inanç ayrılıklarından ziyade, bizim gibi gayr-ı mütecanis (homojen) olmayan toplumların sorunları daha çok demokrasi, hak ve hukuk ile ilgilidir. Hizipçilik ve gruplar arası iktidar mücadelesi yerine, hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistemin olmaması, bizi giderek daha karmaşık sorunlar içinde sıkışıp kalmamıza sebep oluyor.

    Gayr-ı mütecanis tabiri genellikle homojen olmayan veya farklı etnik, dini, kültürel veya sosyal yapı ve grupların bir arada bulunduğu toplumları ifade etmek için kullanılır. Bu toplumlarda, çeşitli gruplar arasında farklılıklar bulunur ve bu farklılıklar zaman zaman toplumsal gerilimlere ya da sorunlara neden olabiliyorlar.
    Örneğin, bir ülkede veya bir bölgede birçok farklı etnik kökene veya kültüre sahip insanlar bir arada yaşıyorsa, her bir grup kendi kültürünü, dini inançlarını ve yaşam tarzını korumak ister. Bu onların en tabii ve doğal haklarıdır. Ancak, bu farklılıklar bazen anlaşmazlıklara, ayrılıklara veya hatta çatışmalara neden olabilir.
    Buna günümüzde en iyi çözümün demokrasiye dayalı bir hukuk sistemidir.

    Evet, demokrasi temelli bir hukuk sistemi, gayr-ı mütecanis toplumların farklılıklarını yönetmek ve bir arada barış içinde yaşamalarını sağlamak için etkili bir çözüm olabilir. Çünkü gerçek bir demokrasi, herkesin eşit haklara sahip olduğu ve adaletin temel alındığı bir yönetim biçimidir.
    Bu sistem içinde, yasalar ve kurallar herkes için geçerlidir ve bu kuralların demokratik yollarla oluşturulması ve uygulanması sağlanır. Bu da farklı etnik, dini veya kültürel grupların haklarını koruma, temsil ve ifade özgürlüğünü garanti altına alabilir.

    Demokrasi aynı zamanda çeşitli grupların temsil edildiği bir yönetim biçimi olarak da işlev görebilir. Bu, toplumdaki farklı grupların seslerinin duyulmasını, katılımını ve karar alma süreçlerine katılmasını sağlar.

    Elbette, demokrasi tek başına tüm sorunları çözmez, ancak adil, katılımcı ve hukuka dayalı bir yönetim anlayışı gayr-ı mütecanis toplumlardaki farklılıkların yönetilmesinde önemli bir temel unsur olabilir.

    05 Oca 2024 12:21
    YAZARIN SON YAZILARI