Washington’un değişen Moskova stratejisi Çin-Rusya yakınlaşmasını pekiştirir

Arif Asalıoğlu

Arif Asalıoğlu

10 Mar 2025 11:55
  • ABD Devlet Başkanı Donald Trump’ın, Rusya ile yakınlaşmasında asıl amacının Çin’i zor durumda bırakmak ve çerçeveleme politikası ile zayıflatmak olduğuna dair genel bir kanaat var. Peki Moskova-Washington yakınlaşması Çin için ne seviyede tehdit oluşturur?

    ABD’nin dış politikasındaki keskin dönüş ve Washington’un Moskova ile yakınlaşması, Çin yönetimi için yeni fırsatları da sunuyor. Pekin, Moskova’nın uzattığı stratejik eli daha sıkı tutmak isteyecek ve ayrıca Trump’ın Çin ile ticaret, ihracat denetimleri ve Tayvan meselesi hakkında müzakerelere daha açık olacak. Ancak elbetteki Çin, ABD’nin Pekin ile Moskova arasına “ayrılık sokma” çabalarından endişe ediyor.

    Çin Dışişleri Bakanı, ABD’nin Moskova ile Pekin’i birbirine düşürme çabalarının başarısız olacağına inandığını ifade etti. Pekin Üniversitesi Küresel İşbirliği ve Karşılıklı Anlayış Enstitüsü Direktörü Wang Dong, “Şimdi yeni bir dünyaya adım atıyoruz. Trump 2 ile bu liberal uluslararası düzen çökecek” dedi. Bunun gibi bazı Çin’li analistler, ABD’nin Rusya ile yakınlaşmasının, Çin’i dizginlemek amacıyla açık ve bilinen bir taktiği olduğunu söylüyorlar.

    Singapur Ulusal Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Zhang Yan Chong, bazı Çinli bilim insanlarının Trump’ın, 1970’lerdeki ABD Başkanı Richard Nixon’ın Çin ile ilişkilerini düzeltme kararına karşılık, şimdi Pekin’i zayıflatmaya çalışacağına inandığını belirtti. Nixon'ın Çin ziyareti, Soğuk Savaş döneminde, ABD ile Çin arasındaki ilişkilerin normale dönmesi için atılan ilk resmi adımdı. 1972 yılında gerçekleşti ve ilk kez bir ABD Başkanı Çin'i ziyaret etmişti. Ekonomik olarak, Çin'den yapılan düşük fiyatlı ithalatlar ABD’de enflasyonunun düşmesine yardımcı oldu, ABD'nin Çin'e de ihracatı hızla arttı. Amerikan şirketler erişimlerini ülkenin iç pazarına genişletti.

    Nixon'ın Çin Komünist Partisi başkanı Mao Zedong ile o görüşmesi ve başlattığı angajman politikası, bir diplomatik deha olmaktan çok uzak, tarihin en büyük stratejik hatalarından birisi olarak da görülüyor. Çünkü Çin, ekonomik ve askeri teknoloji olarak gelişme dönemine girmiş oldu. Bu açıdan bakılırsa Trump, Çin’i hedef alırken Rusya ile ittifak kurmaya çalışacak. Fakat on yıllar sonra nasıl bir sonuç doğuracağını şimdiden kestirmek zor olsa gerek.

    Washington, Moskova’nın Pekin ile yakınlaşma planlarını bozamaz

    Bu konuda ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Rusya Direktörü Thomas Graham, Washington’un Moskova’nın Pekin ile yakınlaşma planlarını bozamayacağına inandığını belirtiyor. “Şi ve Putin sürekli olarak görüşüyorlar. Onlar en iyi arkadaşlar,” diyen uzman, ABD’nin Rusya’nın Ukrayna konusunda istediği her şeyin karşılığında Çin ile olan bağlarını koparacağına dair görüşün yanıltıcı olduğunu söyledi.

    Pekin Üniversitesi Profesörü Wang Dong ise, Trump’ın yapacağı herhangi bir anlaşmanın, gelecek bir sonraki yönetim tarafından iptal edilebileceği ihtimalini de vurguladı. “Pekin ve Moskova’daki liderlerin yerinde siz olsaydınız, Moskova ile Washington arasındaki tüm sorunların birdenbire yok olacağına inanır mıydınız?”

    Geçen hafta Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian, ABD’nin Moskova ile Pekin’i birbirine düşürme çabalarının başarısız olacağına inandığını belirtti. Bu açıklama, ABD Dışişleri Bakanı Marko Rubio’nun, Washington’un Pekin ile Moskova arasındaki bağları zayıflatmaya çalıştığını, ancak iki ülke arasında çatışmalara yol açmamak istediğini söylemesinin ardından yapıldı. Rubio, Rusya’nın Çin’in “daimi küçük ortağı” haline gelmesinin, iki nükleer güçle karşı karşıya kalacakları için ABD için sorun oluşturacağını ifade etti.

    Çin-Rusya: ŞİÖ, BRICS ve ASEAN platformlarında iş birliği

    Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, G20 Dışişleri Bakanları Toplantısı kapsamında Çinli mevkidaşı Vang Yi ile yaptığı görüşmede, Rusya-Çin ilişkilerinin küresel istikrar açısından giderek daha önemli bir faktör haline geldiğini vurguladı. Lavrov, 2025 yılının iki ülke arasındaki iş birliği açısından verimli bir yıl olacağını belirterek, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından belirlenen hedefler doğrultusunda ilerlemeye devam edeceklerini ifade etti. Rus bakan, Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi’nin Moskova ziyareti konusunda mutabık kalındığını ve bir sonraki temasın Rusya’da gerçekleşeceğini söyledi. Lavrov, iki ülkenin stratejik bağlarını güçlendirmeye devam edeceğini belirterek, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Şangay İşbirliği Örgütü, BRICS ve ASEAN gibi uluslararası platformlarda iş birliğini sürdüreceklerini ifade etti.

    Lavrov’un Riyad’daki görüşmelerinde Rusya ve ABD arasında ele alınan konuları paylaştığı basın açıklamasında, “iki ülke Batı’nın dünyadaki yeni güç dengesini kabul etmesi gerektiği konusunda görüş birliğine vardı” ifadeleri bu açıdan önemli. Lavrov, uluslararası ilişkilerin temele dayalı olarak inşa edilmesinin önemine dikkat çekti. “Batı’nın yeni güç dengesini kabul etmesi ve dünya nüfusunun çoğunluğundaki ülkelerle karşılıklı saygıya dayalı ilişkiler kurmaya başlaması gerektiğini düşünüyoruz.
    Bununla ilgili olarak Amerikalı meslektaşlarımızla Riyad’da görüşmelerde bulunduk ve ana noktada uzlaştık: Uluslararası ilişkiler, her ülkenin kendi ulusal çıkarlarını tanımaya dayalı olarak inşa edilmelidir” dedi.

    ABD ve Çin Rekabeti Bağlamında Ukrayna Madenleri


    ABD’nin Ukrayna’daki nadir toprak elementleri ve diğer kritik minerallere ilgisinin bir diğer önemli sebebi ise Washington ile Pekin arasındaki küresel rekabet. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’na göre, 2024 yılı itibarıyla dünyadaki toplam nadir toprak elementi rezervleri yaklaşık 90 milyon ton olarak hesaplanıyor. Bu rezervlerin dağılımında 44 milyon ton ile Çin ilk sırada. Amerika ise sadece 1,9 milyon tona sahip. Yani Çin, dünyadaki nadir toprak elementleri arzının büyük kısmını kontrol ederken, ABD’nin bu konudaki dışa bağımlılığı azaltma hedefi bulunuyor. Bu çerçevede, Ukrayna’nın sahip olduğu zengin lityum, titanyum ve nadir toprak elementi rezervleri ABD için alternatif bir kaynak olarak görülüyor.

    Ukrayna, Sovyetler Birliği’nden miras kalan zengin maden yataklarıyla biliniyor. Ancak 2022’de Rusya’nın kontrolüne geçen bölgeler, ülkenin stratejik yer altı kaynaklarının önemli bir kısmını içeriyor. Özellikle Zaporijya, Donetsk ve Luhansk bölgelerinde önemli maden rezervleri yer alıyor. Bu durum, Ukrayna’nın sahip olduğu stratejik maden kaynaklarını ekonomik ve jeopolitik açıdan daha da değerli hale getiriyor. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in bu ayın başlarında açıkladığı gibi, “Keskin stratejik gerçekler Amerika Birleşik Devletleri’nin öncelikle Avrupa’nın güvenliğine odaklanmasını engelliyor. ... ABD, Pasifik’te Çin ile savaşı caydırmaya öncelik veriyor, kıtlık gerçeğini kabul ediyor ve kaynaklar arasında denge kurmaya çalışıyor”.

    Sonuç olarak, Washington’un yeni yönetiminin, Ukrayna’da, Moskova’yı belli ölçüde memnun ederek, Rusya’yı yanına çekmeye çalışması; Çin’le rekabet gücünü artırma ve bununla birlikte Moskova-Pekin ilişkilerinde çatlaklar oluşturma stratejisi sanırım Kremlin’de kabul görmüyor. Mesela ABD’nin söylem değiştirmesi, Rusya’nın Ukrayna savaşındaki duruşunda bir değişikliğe neden olmadı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’da uzun vadeli barış ve güvenlik için Rusya’nın çıkarlarına uygun bir anlaşmanın şart olduğunu belirtti. Moskova’nın hiçbir taviz vermeyeceğini vurgulayan Putin, “Kimseye ait olmayan bir şeyi istemiyoruz, ancak kendi toprağımızı da kimseye vermeyeceğiz” dedi.

    Vatan Savunucuları Vakfı çalışanlarıyla yaptığı toplantıda konuşan Putin, Rusya’nın barış şartlarının net olduğunu belirterek, Ukrayna’nın NATO’ya katılmaması ve Donbas ile yeni bölgelerden Ukrayna askerlerinin çekilmesi gerektiğini ifade etti.

    10 Mar 2025 11:55
    YAZARIN SON YAZILARI