Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaş büyük kayıplarla ve kitlesel sosyolojik olaylara zemin oluşturarak devam ediyor. Rusya, Batı tarafından her alanda izole edildi ve eşi benzeri görülmemiş ekonomik yaptırımlara maruz kaldı. Fakat daha önemli kayıplar bilimsel çalışmalarda, teknoloji transferlerinde ve tarihten beri Moskova’nın hedefinde olan Slav birliği ile Rus Kilisesi alan kaybında gerçekleşti/gerçekleşiyor.
18’ci yüzyılda temel felsefesi kurulan ve 19’cu yüzyılda politik etken olarak zirve yapan Slav Birliği söyleminin saç ayaklarından biri olan Ukrayna Devlet ve Halkı ile ilişkiler, tamiri mümkün olmayacak şekilde zarar gördü.
Soğuk savaş sonrası Doğu Avrupa’da ve Balkanlar’da ortaya çıkan (elbetteki Batı’nın da etkisiyle) Moskova politikalarına temkinli olma refleksi Ukrayna savaşı ile tekrar gün yüzüne çıktı. Bazı Slav (ve eski SSCB) devletleri için Rusya ile ilişkilere bakan yönüyle dönüm noktası oldu. Karşılıklı bağımlılığın temelini oluşturan enerji alanındaki iş birliğinde geri dönülmeyecek alternatifler arandı/aranıyor. Bu ülkeler hem enerji kaynaklarını hem tedarikçilerini çeşitlendirerek Rusya’ya bağımlılığını önemli ölçüde azaltmaya çalışıyor.
Ukraynalılar ve Lehler Rus’lardan derin ayrışmalarla koptu
Avrupa'da yaşayan en kalabalık etnik grup olarak bilinen Slavlar denilince Rus, Leh, Sırp, Hırvat, Bulgar, Çek ve Ukraynalı gibi yaklaşık 300 milyon bir nüfusu kasdediyoruz. Savaş sonrası bunlar içerisinde Ukraynalılar ve Lehlerin, Rus’lardan derin ayrışmalarla koptukları bir gerçek. Slav devletlerinin dini olarak ise Ortodokslar ve Katolikler olarak iki ana grupta incelendiğini söylemek mümkün.
Yine bu savaşın etkisiyle Moskova Patrikhanesi merkezli Ortadoks cemaatinden kitlesel kopmaların olduğu da başka bir gerçek. En açık örneği savaş öncesi 44 milyon nüfusu olan Ukrayna’dan en az 20-25 milyonluk Moskova Patrikhanesi’nin takipçisi cemaatin artık yeni bir tercih yapmış olması. Savaş, Rus karşıtı bir Ukrayna kimliği inşa edilmesine giden yolun taşlarını döşedi.
Moskova yönetiminin, Ruslara çok yakın Slav halkı Ukraynalılara bu şekilde karşı güç kullanımı, dünyanın farklı yerlerinde yaşayan ve o ülkelerin belli seviyede etkisinde bulunan Rus vatandaşlarının da tepkisini çekti. Zira Amerika, Fransa, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde yaşayan yaklaşık yedi milyonluk zengin Rus diasporadan bahsediyoruz. Aynı zamanda Kazakistan ve Ermenistan gibi eski sovyet ülkelerinde yerleşik Rus nüfusunun yaklaşımları da Rusya’da yaşayan halktan farklılık gösteriyor.
Bu açıdan Ukrayna’ya müdahale daha önceki Rus müdahalelerinden (mesela Gürcistan savaşı) daha farklı bir anlam ifade ediyor. Dünyadaki tüm Slavların ve birçok Rus’un tepkisini çektiğini söylemek mümkün.
Panslavizm ve Rus kilisesi zorda
19’cu yy’da Rus düşünürler tarafından çok tartışılan Panslavizm (Slav Birliği) terimi, Çarlık döneminde uygulamaya başlandığı ve varsayımsal Slav ırkına mensup olanları, kendi egemenliğindeki bir devlet çatısı altında birleştirme siyaseti olarak isimlendirilmektedir. Nitekim Rusya, o dönemden itibaren Batı ve Orta Avrupa yanında, Balkanlarda da Slavların hamisi olmayı benimsemiş, onları ortak kültürel ve siyasi hedefler doğrultusunda birleştirmeye ve bu bölgelerdeki ayrılıkçı hareketleri kendi çıkarları doğrultusunda yönetmeye başlamıştır.
Panslavizm hareketi siyasi bir harekete dönüşmeden önce, özellikle Batı ve Güney Slav halkları arasında ulusal bir kimlik arayışı ile başlamış; aydınlar, bilim insanları ve sanatçılar eserleri ile buna öncülük etmişlerdi. Onları bir araya getiren ise halkların yaşantısına işlemiş kültürel değerler, şarkılar ve geleneklerdi. 24 Şubat 2022 tarihine kadar bu özellikleri barındıran her yıl onlarca festival vb etkinlikler yapılırdı. Şimdi ise yine Slav devletlerinden olan Belarus ve Rusya’dan başka Slav devletlerine tehditler gidiyor. Ve bunun yansımalarını kestirmek ise artık zor değil.
Savaşın başlamasından sonra, Ukrayna’da Rusya’yla yakından uzaktan bağlantılı olan herşey tasfiye edilmeye başladı. Slav birliği adına çok önemli bir harç olan Rus Ortodoks Kilisesi ise, bu savaşı takdis ettiğini açıklayarak, kendi kendisini zor duruma düşürdü. Bu nedenle, Moskova Patrikhanesi’nin Ukrayna kolu, geniş kesimler tarafından dışlandı. Ayinlerde Moskova Patriği Kiril’in adını zikretmekten vazgeçtiler. Kilise cemaatinin de önemli bir bölümü (özellikle Ukrayna’nın orta ve Batı bölgelerinde bulunanlar), kurumsal olarak kilisenin Moskova’yla bağlantısına itiraz etmeye başladılar ve bir müddet sonra da ayrıldılar. Moskova Patrikhanesi’ne bağlı bazı kiliselerin faaliyetleri, tamamen yasaklandı. Bunlara ek olarak, İstanbul Fener Patrikhanesi’nin Ukrayna kolu, Kiev’de Moskova Patrikhanesi’nin denetimi altında bulunan ve Rus Ortodoksları’nın en önemli merkezlerinden olan Peçersk Manastırı’nın tamamını kontrol altına aldı.
Sonuç olarak; Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş Slav birliğini dağıttı. Öyle derin çatlaklar oluştu ki, lokomotif pozisyonda olan Rusya 50 yıl uğraşsa eski şekline döndüremez. Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale için haklı güvenlik endişeleri ve gerekçeleri olabilir. Ancak bunun için daha uygun yöntemlerin bulunması ve sorunun çatışma olmadan çözümlenmesi daha doğruydu. Müdahale milyonlarca insanı unutulmayacak acılar içinde bıraktı. Slavyanların günümüzde en önemli temsilcilerinden olan Rusya ile diğerleri arasında keskin bir hat ortaya çıktı. Çekler, Slovaklar, Ukraynalılar ve Polonyalılar gibi bir grup Ruslardan koparken Rusya, Belarus ve Sırplar (belli seviyede) ayrı bir grup oluşturdu.