14 Mayıs'ta yapılan seçimler sadece Türkiye açısından değil, bölge ülkeleri ve özellikle Rusya açısından da önem taşıyor. Rusya’nın, Ukrayna savaşı nedeniyle Batı tarafından izole edilmesi, buna mukabil Türkiye’nin Batı ile Rusya arasında denge unsuru olması, yaptırımlara katılmaması, Suriye ve Kafkasya gibi hassas meselelere son zamanlarda fazlaca müdahil alması gibi nedenden dolayı, ikinci tura kalan seçimleri Moskova açısından önem arz ediyor.
Rus basını, 14 Mayıs seçim sonuçlarını manşetlerden gördü. Bazı yorumlara göre Erdoğan’ın ilk turda kazanamaması Ankara-Moskova ilişkilerinde risk sebebi ve Ankara’nın Rusya’ya ekonomik yaptırımları uygulama olasılığının artması olarak değerlendirildi. Fakat bazı yorumlara göre ise seçimi kim kazanırsa kazansın, ekonomik ilişkiler sağlam tutulmaya çalışılacak ve bu nedenle Türkiye’nin uluslararası yaptırımlara aktif olarak katılmayacağı görüşü dillendirildi. Bu konuda kendisine soru yöneltilen Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Türkiye'deki seçimleri değerlendirerek "Kazanan kim olursa olsun Rusya'nın Türkiye ile yakın işbirliği devam edecek" dedi.
Bir bütün olarak Rus basınında, ikinci turda, Erdoğan’ın seçimi rahat kazanarak bir kez daha iktidardaki yerini koruyacağı görüşü hakim. Fakat, Komersant ve Vedomosti gazeteleriyle RBK haber ajansı Erdoğan'ın seçimi ilk turda bitiremeyişine ve sebeplerine odaklandılar. Bazı yayın organları oy oranlarını öne çıkararak meclisteki partilerin sandalye sayılarına ve liderlerin bireysel olarak aldıkları yüzdeliklere dikkat çektiler. Mecliste AKP’nin elde ettiği milletvekili çoğunluğunu halkın halen Erdoğan’a desteği şeklinde gördüler.
Erdoğan kaybederse rejim çöker
Komersant gazetesinde Maxim Yusin “Türkiye'deki seçimler ve jeopolitik sonuçları” başlıklı yazısında, “Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidardan ayrıldığını düşünürsek rejiminin aslında tek kişiye göre ayarlanmış tüm yapısı çöker. Ve bununla birlikte, ortaya çıkacak belirsizlik ile Amerikalı ve Avrupalı politikacıları çelişkiye sevkeden Türkiye'nin uluslararası ilişkilerdeki rolü kaçınılmaz olarak değişecektir.” değerlendirmesini yapıyor.
Maxim Yusin, özellikle Ankara'nın Moskova'ya yaklaşımı alışılagelmiş normlara uymadığını söyleyerek, “NATO üyesi olan Türkiye, Rusya'ya yaptırım uygulamayı reddediyor. Ülke lideri, sanki hiçbir şey olmamış gibi, Rus meslektaşıyla yoğun ve dostça iletişim kuruyor.” diyor. Ayrıca, “Türkiye ise yaptırımlarla dayatılan Rusya için adeta dış dünyaya açılan ana pencere haline geldi. Cumhurbaşkanlığının kaderi ancak iki hafta sonra belirlenecek olsa da, Erdoğan zaten sorunlarının önemli bir bölümünü çözmüş durumda. Taraftarı parlamentoda çoğunluğu sağladı. Dolayısıyla, varsayımsal olarak, ikinci tur muhalefet adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun zaferini hayal etsek bile, artık tam güce sahip olmayacak. Ve sonuç olarak, manevra alanı bulamayacak” ifadelerini kullanıyor.
İkinci tur öncesi tahıl anlaşması gibi uluslararası öneme sahip gelişmeleri Erdoğan’ın kendi lehine kullanacağını vurgulayan Maxim Yusin, “Seçim sonucu için değerlendirmeye acele etmeyeceğiz. Türk siyasi hayatı öngörülemezliği bilinirken, muhalefet bir kez daha önemli bir mücadeleye hazırlanıyor. Bu durumda Erdoğan, uygulanmasında Türkiye'nin kilit rol oynadığı tahıl anlaşması gibi her türlü istihbarat olayını, kendi lehine çevirmeye çalışacaktır. Görev süresi ve ikinci tur oylamaya on gün kala, Moskova, Ankara ile buluşursa ve en az iki ay daha uzatmayı kabul ederse, Erdoğan başka bir dış politika başarısını ilan etmek için bir neden bulacak ve bu da ona çok faydalar sağlayacak” ifadelerini kullanıyor.
Türkiye ideolojik bölünmeye maruz kaldı
Ekonomi Yüksek Okulu'nda öğretim görevlisi ve Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü'nde araştırma görevlisi Grigory Lukyanov, Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk tur sonuçlarının ülke partileri arasında ideolojik bir bölünmeye işaret ettiğini söylüyor. Halkın seçim arifesinde son derece gergin olduğu tespitini yapan uzman “yüksek katılım, toplumun diğer kesimleri boğmak maksatlı baskın gözükme refleksiyle ortaya çıkıyor.” yorumunda bulunuyor.
Lukyanov, adaylardan hiçbirinin oyların yüzde 50'sinden fazlasını alamadığını, bunun nüfus arasında bir bölünme göstergesi olduğunu ve ikinci turun her derde deva olmadığını gösterdiğini de sözlerine ekleyerek, “Bu sadece Türkiye'deki yüksek geleneksel siyasi katılım kültüründen değil, aynı zamanda bu seçimlerden beklentilerin yüksek olmasından da kaynaklanıyor.” ifadelerini kullanıyor.
Lukyanov ayrıca, Türk toplumunun geleceği adına şu önemli vurguda bulunuyor: “Türk toplumu tam ortadan ikiye bölünmüş durumda. Bu adayların arkasında yalnızca kişisel geçmişleri, kişisel itibarları ve politikacılar olarak siyasi çizgileri yoktur. Onların arkalarında bir ideoloji de vardır. Bu çok daha önemli çünkü siyasetçilerin her biri belli bir değer yaklaşımını yansıtıyor. Türk toplumunun değer bazında bölünmüş olması da Türkiye'nin siyasi hayatı ve siyasi gelişimi için önemli bir faktördür. Böyle bir bölünme, böyle bir gerilim, zorlu bir ekonomik ve sosyal durumda, zor bir dış politika nedeniyle on yıllar boyunca birikmiştir. Bölünme hem Türk devleti için hem de bu ülkede toplumsal uyum ve toplum huzuru etkileyen bir unsurdur.”
Muhalefet açıkça Rusya karşıtı tutum izlemeyecek
Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü'nün önde gelen araştırmacılarından Boris Dolgov, Erdoğan'ın ikinci turda kazanma ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyerek şu tespitleri yapıyor: “… Bir de dış etken var ki ABD ve Batı muhalefete destek için çaba sarf etti. Erdoğan ve Rusya aleyhine her türlü doldurma yapıldı. Ancak bana öyle geliyor ki Erdoğan'ın kazanma şansı çok yüksek.” Dolgov, muhalefetten "Rusya'ya yönelik politika çok düşmanca olmayacak ancak Batı yanlısı ve yaptırımlar açısından orta halli bir dengede” olduklarını kaydetti.
Vzglyad gazetesindeki makalede, “Erdoğan’ın çöküşü Rusya’nın çıkarlarını tehdit ediyor’’ başlıklı yazıda özetle, “muhalefet iktidara gelirse Türkiye, Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırım rejimine katılacak’’ deniliyor. Komsomolskaya Pravda gazetesinde Yevgeny Umerenkov ise “Seçim hilesi" nedeniyle huzursuzluk çıkması çok muhtemel dediği yazısında, “Erdoğan'a öylesine bağımsız ve öngörülemez bir lider denmiyor. Burada Amerikalıların deneyimlerini bizzat benimseyecek ve oylamanın sonuçlarına katılmayanları "dahili teröristler" ilan edebilecek.“ ifadelerini kullanıyor.
Sonuç olarak Rus medyasına ve Rus uzmanlara göre Erdoğan ikinci turda büyük ihtimalle kazanacak. Ama istenmeyen gelişmeler olurda muhalefet kazanırsa aynı medyaya göre, Türkiye’nin tamamen Batı yanlısı bir dış politika izleyeceği ve Rusya’nın Türk dış politikasındaki ağırlığını kaybedeceği varsayılıyor. Bu noktada, daha önce dile getirdiğimiz gibi muhalefetin, bir şekilde Moskova ile iletişim kanalları kurması ve kendini Rusya’ya anlatma çabasına girmesi gerekiyor.