Kısa süre önce hayata veda eden Orhan Birgit’ten dinlemiştim. Hatıralarında (Evvel Zaman olur ki) da yazdı. 1950 seçimlerini İsmet İnönü evinden takip ediyor. İlk sonuçlar geldiğinde yüzler asılıyor. İlerleyen saatlerde CHP’nin kaybedeceği anlaşılıyor. Bir devir sona erecektir. Bazı askerler, İnönü’ye Sadi Irmak aracılığı ile mesaj gönderip bırakın müdahale edelim, diyorlar. İnönü, halkın iradesinin kabul edilmesini isteyerek teklifi reddediyor.
Türkiye’de beyaz devrim böyle gerçekleşiyor.
Bu olayı neden anlattım?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 29 Ekim cumhuriyet bayramı vesilesi ile bir makale yazmış. Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu anlatıyor ve sözü 50’deki seçimlere getirip sandıkta iktidar değişikliği ile “cumhuriyet demokrasi ile taçlandı” diyor. Daha önemlisi yazıda, “gelin cumhuriyeti bir kere daha demokrasi ile taçlandıralım.” çağrısı yapıyor.
Türkiye, bugün her bakımdan 50 öncesine geri döndü. Daha dün bir haber gözüme çarptı. Adıyaman’da devletin valisi, alay komutanı, rektörü, müftüsü AKP il başkanını ziyarete gidiyor!
Tek parti dönemi seçimle sona ermişti. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü seçimler öncesi tarafsız kalacağını açıklamış ve sözünde durmuştu. Ama asıl önemlisi DP’nin seçim sistemini değiştirmeye dönük mücadelesiydi. DP’nin teklifi ile kurulan ortak komisyonun hazırladığı yeni seçim kanunu Meclis’ten geçti. 15 Mayıs 1950 genel seçimi gizli oy açık tasnif usulüne göre adli denetim altında yapılan ilk seçimler oldu.
Ana muhalefet, 69 yıl sonra bir kere daha, “Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıralım” diyor ama nasıl?
Demokrasi talebi gerçekten varsa bu soruya odaklanmak lazım. Tarih tekerrürden ibarettir. Bu tek parti dönemi de öyle böyle elbette bitecektir.