Türkiye'nin bugünkü fotoğrafına, mahkeme salonları ve yargıda yaşananlara dikkatli bakınca 27 Mayıs sonrasına tıpa tıp benzediğini göreceksiniz!
Menderes ve arkadaşlarının idam kararları açıklandıktan sonra Yassıada’nın hâkim ve savcıları, Heybeliada’dan Savarona gemisine bindirilip Marmara Denizi’nde gezintiye çıkarıldı.
Savarona, Cumhurbaşkanlığı’na tahsis edilmiş bir gemiydi ve protokole tabiydi. İnfaz emirlerini verenler en üst protokolle taltif edildi. Onlar zafer sarhoşu olmuş eğlenirken, Hasan Polatkan ile Fatin Rüştü Zorlu 16 Eylül, Adnan Menderes ise 17 Eylül 1960’ta idam edildi. Diğer idamlıklar ve hapis cezası alanlar Kayseri Cezaevi’ne nakledildi.
60 sonrası Yassıada’nın hâkimleri, savcıları, soruşturma kurulu üyeleri, adalet sisteminin en üst mertebelerine atandı, ömürlerinin sonuna kadar da hep üst mertebelerde kaldılar.
“Sizi buraya tıkan kudret böyle istiyor.” diyen Başhâkim Salim Başol, 61 Anayasası’yla kurulan Anayasa Mahkemesi’ne, Başsavcı Altay Egesel Yargıtay’a üye yapıldı. Egesel daha sonra Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanlığına getirildi.
Necdet Darıcıoğlu Askerî Yargıtay Başsavcı Yardımcılığına, Askerî Yargıtay Başsavcı Başyardımcılığına, Askerî Yargıtay üyeliğine, Anayasa Mahkemesi üyeliğine ve nihayet Anayasa Mahkemesi Başkanlığına getirildi.
İbrahim Hilmi Senil Danıştay Başkanı, Anayasa Mahkemesi üyesi ve daha sonra Anayasa Mahkemesi Başkanı yapıldı. Yüksek Soruşturma Kurulu üyelerinden Necdet Menteş, Yargıtay Başkanlığına getirildi, Ulusu Hükümeti’nde Adalet Bakanı oldu.
Ferruh Adalı, Yargıtay 1. Başkanlığına getirildi. Abdullah Üner, önce Yargıtay 2. Başkanı, sonra da Anayasa Mahkemesi üyesi oldu. Nihat Saçlıoğlu, Askerî Yargıtay’da üyelik, Daire Başkanlığı, 2. Başkanlık ve Başsavcılık yaptıktan sonra Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirildi. Hasan Gürsel, hâkim tuğgeneral olarak Askerî Yargıtay Daire Başkanlığı yaptıktan sonra Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirildi. Servet Tüzün, Askerî Yargıtay üyeliği ve Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirildi. Hikmet Kümbetlioğlu, Danıştay 8. Daire Başkanlığına; Fahrettin Kıyak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına; Fazlı Öztan, Yargıtay 2. Başkanlığına, Anayasa Mahkemesi üyeliğine; Vecihi Tönük, Danıştay 6. Daire Başkanlığına; Fahrettin Öztürk, Danıştay 1. Mürettep Daire Başkanlığına; Mustafa Hayrettin Perk, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığına; Ziya Kayla, Maliye Müsteşarlığına, Merkez Bankası Genel Müdürlüğüne, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu üyeliğine, Türkiye Vakıflar Bankası İdare Meclisi Başkanlığına, Merkez Bankası Banka Meclisi üyeliğine, Bakanlar Kurulu kontenjanından YÖK üyeliğine, İş Bankası denetçiliğine; Hakkı İsmail Beşe, Kurucu Meclis üyeliğine; Mustafa Karaoğlu, Danıştay üyeliğine, Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine getirildiler.
27 Mayıs 1960 askerî darbesinin ilk 7 ayı içinde 94’ü Yargıtay ve Danıştay üyesi olmak üzere toplam 614 yargı mensubu re’sen emekliye sevk edildi. 241 üyesi olan Yargıtay’ın 66 üyesi (dörtte birinden fazlası re’sen), 54 üyesi olan Danıştay’ın 28 üyesi (yarısından çoğu re’sen), 3123 kişilik yerel mahkeme hâkim ve savcı kadrosundan 520’si doğrudan emekliye sevk edildi (altıda biri re’sen).
Emekli edilenlerin yerlerine darbe rejiminin onayladığı isimler atandı. 27 Mayıs ideolojisi yüksek yargı organlarında hiç bozulmadan devam etti. 12 Eylül Anayasası’yla yargıya hâkim olan resmî ideoloji kalıcı hâle getirildi.
Yassıada’da hukuk askıya alınmış, insanlık suçları işlenmişti.
Ödüllendirilen icraatlar ise şöyleydi...
38 kişilik Milli Birlik Komitesi’nin ilk icraatlarından biri 1 No’lu Yüksek Adalet Divanı’nın kurulması ve DP’lilerin yargılanmasını öngören kanunun kabul edilmesiydi. Milli Birlik Komitesi, Yassıada’yı bir cezaevi hâline getirdi ve burada görev yapacaklarla ilgili bütün tayin yetkilerini kendi üstüne aldı. İdamların infazı için 65 yaş haddi kaldırıldı. Yüksek Soruşturma Kurulu ve Yüksek Adalet Divanı henüz kurulurken, ölüm cezası yolları hızla açıldı.
Aralarında askerlerin de olduğu hâkim ve savcılar, DP’ye düşman olanlardan özel olarak seçildi. Heybeliada’daki bir otel kiralanıp lojman hâline getirildi. Bölgeye giriş ve çıkışlar yasaklandı. Atatürk’ün yatı Yassıada Komutanı Tarık Güryay’ın emrine verildi, mahkemelerde görev yapanlara moral geceleri düzenlendi.
27 Mayıs’tan itibaren bir cadı avı başlatıldı. Demokrat Partililer askerî araçlara doldurulup hapishanelere götürüldü. İl, ilçe, bucak ve nahiye başkanları ile muhtarlar ve küçük yörelerde özellikle DP’li bilinen eşraftan kim varsa (Mithat Perin 70 bine yakın kişi olduğunu iddia ediyor) gözaltına alındı.
Herhangi bir vatandaşın mahkeme kararı olmadan bir ay süreyle tutuklu kalabileceğine dair kanun çıkarıldı. Davutpaşa ve çeşitli cezaevlerinde masum insanlar bir ihbar yüzünden aylarca, neyle suçlandığını bilmeden gözaltında tutuldu. Büyük bir kısmı işkenceye maruz kaldı, fiilî, sözlü saldırıya, dipçik darbelerine, hakaretlere uğradılar.
Namık Gedik gözaltındayken öldürüldü, intihar etti dendi.
Ankara Harp Okulu’nda ve İstanbul Davutpaşa Kışlası’nda tutuklu olarak toplanan DP’lilerin Yassıada’ya sevki sırasında korkunç hakaretler, elle tacizler, darp ve benzeri sahneler yaşandı. Yassıada’ya elleri kelepçeli, silahlar üzerlerine çevrili götürüldüler.
İdam kararı çok önceden verilmiş ve gerekli bütün tedbirler alınmıştı. MBK doğrudan doğruya komitenin bir karargâhı olan Dolmabahçe’deki irtibat bürosunu kurdu. Bütün emniyet kuvvetleri Sıkıyönetim Komutanlığı’na, fakat irtibat bürosu MBK’ya bağlandı. İrtibat bürosunda görevli olanlar ordu mensubu idi.
Yassıada duruşmalarının başlamasından birkaç ay sonra idamların yapılacağı İmralı Adası’nda hazırlıklar başladı. Zeytin fidanı için çukur açılıyor diye mezar kazıldı. Cephane için sandık diyerek tabut yapıldı. Kale direği diye darağaçları kuruldu. Mahkeme sürerken İstanbul Emniyet Müdürü Nevzat Emrealp’tan cellat ve bir hayli de darağacı istendi.
402 milletvekilinin sorgulanması bir ay içinde yapıldı. Savunma hakkı sınırlandı. Neden suçlandıklarını bilemediler, haklarındaki iddialara cevap vermeleri mümkün olmadı. Kararlar, gerekçeleri hariç olarak sanıklara okundu. Duruşmaları Albay Tarık Güryay makam masasından izledi. Hoşuna gitmeyen savunmalara müdahale etti.
DP’lilerin yakınları ile görüşmesi engellendi. Sınırlı sayıda izin verilenlerden bazılarından para alındı. Mahkeme salonu subaylar ile dolduruldu.
İdam kararları MBK tarafından hemen tasdik edildikten sonra infaz emri helikopterle İstanbul’a getirilip ada komutanlığına tebliğ edildi. İdam kararları okunmasından sonra idam mahkûmları iki hücumbotla İmralı’ya gönderildi. Tasdik olunan üç karar 16-17 Eylül’de infaz edildi.
Ali Emir Pakkan