Kamuoyuna çok yansımadı. Hrant Dink suikastından sonra Muhsin Yazıcıoğlu, Trabzon’a giderek cinayete karışan isimlerle ilgili bir araştırma yaptı. Bir bilgi notu hazırlatıp ilgili kurumlara ulaştırdı. Muhsin Başkan, Yasin Hayal, Ogün Samast, Erhan Tuncel’in ilişkilerini görmüş ve "Bizim tarlayı haberimiz olmadan sürmüşler” demişti.
Muhsin Yazıcıoğlu, tedbirini aldı.
Yazıcıoğlu’nun hazırlattığı raporda, şu dikkat çekici sorulara cevaplar isteniyordu: “Yasin Hayal, tutuklu iken duruşmalara katılmanın haricinde, herhangi bir sebeple ceza ve tutukevi dışına çıkarılmış mıdır? Çıkarılmış ise, nerelere gönderilmiş, kimlerle karşılaşmıştır? Erhan Tuncel muhbir midir, yoksa bir operasyon elamanı mı? Erhan Tuncel’in herhangi bir sosyal güvenlik kurumunda kaydı var mıdır? Ogün Samast, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal, son iki yıl içerisinde uçakla seyahat etmiş midir? Trabzon’a turist, gazeteci, bilim adamı veya iş adamı olarak gelip konaklayanların, Kimlik Bildirme Kanunu’na göre, sağlıklı bir şekilde kayıtları tutulmuş mudur?”
Devletin istihbarat teşkilatları, 'Örgüt kullanarak başka bir örgüte sızma' yolunu izliyordu. Mesela Dev–Sol’un içine adam sokulacaksa önce başka bir sol örgütün içine adam sokuyorlar, sonra bu eleman Dev–Sol’a gidiyordu. ‘Sen neredeydin?’ diye sorduklarında, ‘falan sol örgütte’ deyince, kolayca kabul ediliyordu.
Bu metod yıllarca ‘irticai gruplar’ içinde de uygulandı.
Alperen Ocakları’na yakınlaştırılan bazı kişilere eylemler yaptırdılar. Hrant Dink, Rahip Santario ve Zirve Yayınevi katliamında bazı sanıkların izlerinin BBP’ye çıkmasının sebebi buydu.
Yazıcıoğlu olmasa yeni cinayetler işlenecekti. Hatta Hizmet hareketini bu yolla terör örgütü kapsamına daha o yıllarda sokacaklardı.
Yazıcıoğlu 80 öncesi derin yapılanmaları iyi biliyordu. Pek çok bilgi ve belge kendisine akıyordu. Hem derin yapıların planlarına engel olması hem de çok şey bilmesi onu hedef hâline getirmişti.
Bundan tam 9 yıl önce Keş dağında cesedine ulaşılan (25 Mart 2009) Yazıcıoğlu, Turgut Özal’dan sonra derinlerin planlarını bozan ikinci siyasi şahsiyetti.
28 Şubat’ta, “Türkiye İran olmaz, Türkiye Cezayir olmayacak, Türkiye'nin Suriye olmasına da biz müsaade etmeyeceğiz..." çıkışı darbecileri açığa düşürmüştü.
Demokrasi ve hukukun bitirildiği yeni dönemde Muhsin Başkan gibi siyasilere yaşam hakkı yoktu.
Tarlayı sürenler, onu da şehit ettiler....
Ali Emir Pakkan