"Cumhurbaşkanının oğlu 5 gemisini satmış! Başbakanın oğlu kumarda görüntülenmiş! Bakanın kız kardeşi belediyeden ihaleler almış! Damadın, Dubai'deki milyonları... " Bu ve benzeri o kadar çok haber çıkıyor ki! Okuyunca merhum Başbakan Adnan Menderes'in ticarete girmek isteyen Mutlu'ya sözleri geliyor aklıma; "Oğlum, ticarete girersen alıp sattığın ben olacağım!"
Menderes, çocuklarına ticaret izni vermedi ve ölüme yürürken bakın arkasında ne bıraktı?
Adnan Menderes (1899-1960), zengin bir başbakandı. Aydın’da aileden kalma takriben 70 bin dönüm toprağı vardı. Çakırbeyli Çiftliği annesinin babası tarafından miras kalmıştı. 20’li yaşlarda tam bir ziraatçı olmuştu. 1930’da ilk defa pamuk ziraatını denedi. Bu büyük arazinin tamamını muhafaza etmedi. Toprağın bir kısmını Çakırbeyli köyüne mera olarak bıraktı. Zeytinlikleri rızasıyla terk etti. Toprak kanunu çıkarken toprak tevzii yaparak arazinin büyük bir kısmını komşu köylülere devretti. Siyasete girerken, çiftlik işlerini kâhyasına bıraktı.
10 yıllık başbakanlığı döneminde ülke şantiyeye döndü; barajların, köprülerin temelleri atıldı, fabrikalar kuruldu. İstanbul’da büyük imar çalışmaları yapıldı. Anadolu yola, suya ve elektriğe kavuştu. Türkiye’de traktörle ziraat devrinin üzerinde Menderes imzası vardı.
DP döneminde ülkede refah düzeyi artarken Menderes'in yaşam tarzı ve mal varlığında hiçbir değişiklik olmadı. 1950’li yıllarda hukuk fakültesinde okuyan oğlu Yüksel, ortaokul talebesi Mutlu okullarına otobüsle gidiyordu. Başbakan'ın huylarından biri, hediye ve ikram kabul etmemesiydi. Aydın Menderes, hatıralarını kaleme aldığı ‘Babam ve Ben’ adlı kitabında; ‘Bu hususlarda kendisi bir ömür boyu dikkatliydi.’ diyor.
Başbakan olarak büyük ilgi gösterdiği Türk traktör fabrikası, Menderes’e traktör hediye etmişti. Birkaç gün geçmeden özel kalem müdürü Muzaffer Ersü fabrikayı arayarak traktörün faturasını istedi. "Biz onu Başbakan’a hediye ettik" diyen fabrika yetkililerine Menderes’in cevabı; "Onlar kim oluyor ve kimin malını kime hediye ediyorlar? Böyle bir şey kabul etmemiz mümkün değildir. Parasını öderiz, hemen ödemeyi yaparız." oldu.
Menderes, 1956’da Türkiye’ye dönen büyük oğlu Yüksel’in ticarete girmesini istemedi. "Baba, izin verirsen serbest meslek, ticaret gibi konulara girmek istiyorum." diyen Yüksel’e, yüzünü asarak şu cevabı verdi: "İyi güzel ama Yüksel, sen serbest meslek veya ticaret konusuna girsen ne yapacaksın? Ne alıp satmış olacaksın? Bir yerde alıp sattığın ben olacağım. Ben Başvekil olduğum müddetçe sen ne yaparsan yap, yaptıkların bana bağlanacak. Bu beni rahatsız edeceği gibi seni de rahatsız edecek. Kusura bakma ama bu düşünceni uygun görmüyorum." Yüksel Menderes de, "Tamam." diyerek babasının kararına sadık kaldı.
Yüksel Menderes ile aynı okulda okuyan Kamran İnan, bir hatırasını şöyle anlatmıştı: "Başbakan Adnan Menderes İngiltere’ye gelmiş, oğlunu çağırmıştı yanına, ben de gittim. Yüksel, babasından para istedi. Başbakan Menderes döndü özel kalemi Muzaffer (Ersü) Bey’e, ‘Bizim harçlıktan masrafları çıkar, bir şey kalırsa Yüksel’e para ver.’ dedi. Özel kalem de çıkardı, 25 sterlin verdi. Hepsi hepsi bu!"
Menderes, siyasete girdikten sonra mal varlığında bir artış olmadı. Aydın’daki miras çiftliğinin dışında biri Meşrutiyet’te biri Kocatepe’de iki apartmanı, bir de ikamet ettikleri daha sonra yıkılan Güvenevler’deki evi vardı. 1950 yılı başında bir iş hanını aldı. Milletvekili seçilince, eşi Berin Hanım’a vekâlet verdi. "Ankara’daki binaların kiralarını toplayacak olan sensin, harcayacak olan da sensin, bu evi çekip çevirecek olan da sensin. Yetmezse bir ihtiyaç olursa bana söylersin." dedi.
27 Mayıs darbesinden sonra ise, basında hakkında çıkan iddialara tek tek cevap verdi. El yazısı ile savunmasını yaptı. ‘Gayrimeşru servet elde ettiği’ iddiasını avukatı Talat Asal belgelerle yalanladı. Gayrimeşru iktisap davaları ağır ceza mahkemelerinde görüldü ve bir bir beraatla sonuçlandı.
Menderes’i idam ettiler. Aileye intikal eden her şey haczedildi, bütün gelirlere el kondu. Hazine’nin talepleri doğrultusunda taşınır taşınmaz ne varsa hepsi için icraya müracaatlar başladı. Muhtelif parti teşkilatları aileye destek için yardım kampanyaları düzenledi.
Harun gibi gelip, Karun'u geride bırakan siyasal İslamcılar! Menderes ve çocukları nerede, siz neredesiniz! Merhumun yakasından düşün artık!
Not: Bütün okurların, hassaten mağdur ve mazlumların Ramazan ayını tebrik ediyorum. Zalimler Allah'a havale...
Twitter@AliEmirPakkan