Her darbe aynı zamanda idamlarla da anılır! 27 Mayıs'ın kurbanları Menderes ve iki bakan, 12 Mart'ın Deniz Gezmiş ve arkadaşları, 12 Eylül'ün ise bir sağdan bir soldan gençleridir! Uzun bir süredir, Evren'in ruhu aramızda, yine idam sehpaları kurmak istemektedir!
Olağanüstü şartlarda, olağanüstü mahkemelerdeki, olağanüstü yargılamalar hep kanayan yaralar açmıştır! Menderes'in idamı baştan sona bir cinayet öyküsüdür. Çukurlar idam kararları verilmeden açılmış ve gündüz vakti infaz gerçekleştirilmiştir! Cellatlar sarhoştur! İpin parası da aileden istenmiştir!
Deniz Gezmiş, sehpaya yürürken 25 yaşındadır! İbret olsun diye kurban seçilmiştir! Mustafa Pehlivanoğlu'nun ifadesi işkence ile alınmış, idamından 3 gün sonra ailesinin haberi olmuştur! Erdal Eren'in yaşı kağıt üzerinde büyütülmüştür! Kenan Evren, "Asmayıp besleyelim mi?' sözünü Eren için söylemiştir!
17 yaşında bir gencin hapishaneden ailesine yazdığı son mektubundaki şu satırlara hangi vicdan dayanabilir?
"Cezaevinde yapılan (Neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulüm altında inletildik. O kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. İşte bu durumda Ölüm korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. Böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi içten bile değildir. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile.
Sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım yada meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir."
Kin ve nefretle oturup kalkanlar şimdilerde ülkeyi yine Kerbela'ya çevirdiler, yeni yaralar açma hedefindeler! Cezaevlerinde işkenceden her gün insanlar ölürken bir de idam sehpalarını kuracaklar!
Zulüm dönemlerinden eksik kalan parçayı da tamamlayacaklar!
Peki ne elde edecekler? İnançları, düşünceleri yok edebilecekler mi? Asla!.. İbret olsun diye asılan Mustafa Pehlivanoğlu'nun son mektubundaki satırlar, bugünkü zalimlere cevaptır...
Allah'tan bulsunlar...
''Sevgili anneciğim ve babacığım,
Benim sizlere karşı işlemiş olduğum hataları ve suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı Hakk'ın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz. Ben de kardeşim Haydar gibi bir an önce Allah'ın huzuruna çıkacağım. Eğer benim günahım varsa Cenab-ı Allah'ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah'tan bulsunlar. Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır.
Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı. Hakkım varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin. Son olarak, abime, yengeme, yeğenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olun. Oğlunuz Mustafa''
Arkamdan ağlamayın
Ve şu satırlar da Erdal Eren'in mektubundan: "Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar. Sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. Zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz. Hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim."
Bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı. Bütün emekçilerin bayramını kutlarım. 1977'de Taksim'de üzerlerine ateş açılarak katledilen vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Mazlumların gözyaşının dineceği, zalimlerin adalet karşısına çıkarılacağı 1 Mayıslara ulaşmak dileğiyle... Gerçek bayram o zamandır...
Twitter @AliEmirPakkan