3 Kasım salı akşamı ilk veriler geldiğinde sonuç ortadaydı. Trump da Biden da kazanabilirdi. İlerleyen saatlerde Trump öne geçti. Saatler gece yarısını gösteriyordu, Florida, Texas ve iç kesimler kırmızıya boyanmıştı. Pensilvanya’da Trump büyük farkla öndeydi. Nitekim başkan zaferini ilan etti.
Ancak sabah işler değişti. Oy farkı kapanmaya başladı. Postadan gelen oylar sonuca etki etmişti. Biden, elektroal oylarda öndeydi. Wisconsin’i kazandı. Arayı açtı. Mücadele kıyasıya sürüyordu.
Trump, geriye düşünce twitter üzerinden, ‘oyların yeniden sayılmasını’ isteyen bir açıklama yaptı. Sonraki twitlerinde ise, “oy sayımı durdurulsun” dedi. Biden ise halkı, sabırla bütün oyların sayılmasını beklemeye davet etti. “Kurumlar görevinin başında, sistem işliyor” dedi.
46. Başkan kim olacaktı? Nefesler tutulmuştu.
Cuma sabahı dört kritik eyaletten ikisinde daha demokratlar öne geçti. 20 elektroal oyu bulunan Pansilvanya’da Biden’in arayı açması ise her şeyi değiştirdi. Biden, bu eyaleti alırsa, diğer eyaletlerdeki sonuç ne olursa olsun başkanlığı getirecek 270’e ulaşıyordu.
Cumartesi sayım bittiğinde, Joe Biden net bir skorla (290) başkan seçilmişti. Demokratlar cumhuriyetçilere karşı tarihi bir zafere imza attı. Trump cephesi sonuçlara itiraz edeceğini açıkladı.
Amerika’da Biden’ın kazanabilmesinde medyanın tarafsızlığı, yargının bağımsızlığı, sistemin işlemesi önemli rol oynadı.
Trump’ın oyların sayımını durdurun çağrısına yargı hayır dedi. Oyların yeniden sayılsın talebi reddedildi. Valiler, ‘başkan kendi işine baksın, oy sayımında hile yok’ cevabı verdi. Trump’ın canlı basın toplantısı, yalan söylüyor diye kesildi. Twitter, Trump’ın mesajlarını, seçimin meşruluğunu zedelediği, dezenformasyon kaynadığı ve yanıltıcı olduğu gerekçesiyle engelledi. Trump’ın, sayımı durdurun twitinin altına şöyle bir tepki vardı: Bu bir seçim aptal!
Trump gitti, başka otoriter eğilimliler de gidebilir. Ancak şu şartla ki; öncelikle adil, demokratik bir seçim yapılmalı. Sonra bağımsız bir yargı ve tarafsız medyaya ihtiyaç bulunuyor.