Sohbet, duygu ve düşüncelerini karşılıklı müzakere ederek bu duygu ve düşüncelerde derinleşmeyi hedef alan insanların kurdukları bir nevi arkadaşlıktır. İnsan kiminle arkadaşlık yaparsa, kimlerle oturup kalkarsa, ister istemez onların ahlakından, huy ve tabiatlarından etkilenir.
Bu manada sohbet, birbirinden etkilenmenin adıdır. Nitekim insanlara peygamber gönderilmesinin temelinde, yaratılıştaki bu etkilenme özelliği yatmıyor mu? İşte asırlara ışık saçan Sahabe nesli, en hayırlı nesil olma lütfuna İnsanlığın İftihar Tablosu’yla birlikte olmakla ve O’nun sohbetinde bulunmakla ulaşmadı mı?
Peygamber Efendimiz, ashabını öncelikle Dâru’l-Erkam’da yapmış olduğu sohbetlerle yetiştirmiş ve onları geleceğe hazırlamıştı. Daha sonra da bu sohbetlerini hayatının sonuna kadar devam ettirmişti.
Sohbet, hayatı paylaşmaktır
Sohbet, ortak bir dille dertleşmek ve aynı hayatı paylaşmaktır. Bu paylaşımda yürekler benzer duygu ve heyecanlarla, hep aynı meseleler etrafında çarpar. Böyle bir beraberlikte “Birimiz hepimizdir” görüşü hâkimdir ve tam bir vahdet-i rûhiye söz konusudur. Bu vahdet-i ruhiye ile insan, dertlerinin çaresini bulur, hüzünlerini ve sevinçlerini paylaşır, ilim ve irfanını artırır.
İki türlü sohbetin olduğunu söyleyen bir mütefekkir bunları şöyle açıklıyor: “Birisi güzel, diğeri kötüdür. Güzel olan sohbetin edebi ve hedefi güzeldir. Sohbetin edebi helal ve harama dikkat etmektir. Hedefi ise Allah rızası ve cennettir. Güzel sohbet, güzel arkadaş ve güzel çevre demektir.
Güzel arkadaş, din ve dünya adına hiçbir zarar vermeyen, aksine sözü ve işi ile faydalı olan kimsedir. Kötü sohbet, kötü arkadaş ve kötü çevre ile oluşur. Hedefi dünya menfaati ve boş heveslerdir. Bu beraberliğin, hedefi gibi edebi de bozuktur.”
Bizim sohbetlerimiz elbette hedefi güzel olan sohbetler olmalıdır. Zikir, fikir, tefekkür güzel sohbetlerin önemli bir derinliğidir. Sohbet boş zaman öldürme ortamı değildir. Peygamber Efendimiz bizden malayani, yani boş işlerle uğraşmamızı istiyor. O yüzden sohbetlerimiz mutlaka bizi hayra sevk etmeli, madden ve manan bizi yetiştirmeli.
Sohbet, bir ihtiyaçtır
Müminler olarak hepimizin ekmek ve su kadar sohbete ihtiyacımız vardır. Özellikle de yaşanan şu zorlu süreçte...
Bir araya gelip duygu ve bilgi alış-verişinde bulunmaya şiddetle muhtacız. Ahir zamanın dehşetli fitneleri, şeytanın profesyonelce hazırladığı oyun ve handikapları, nefsin irade tanımaz taşkınlıkları ve desiseleri arasında boğulan müminin, nefes almaya, manevî rahata, dertleşmeye ve halleşmeye ihtiyacı vardır.
O yüzden sohbet meclislerine devam etmelidir. Şunu unutmamalıdır ki, Cenab-ı Hak sohbet meclislerinden, adının anıldığı yerlere gelenlerden razı olmakta ve onların yüzü suyu hürmetine böylesi kimselerin arasında bulunanları da affetmektedir. Tabiî ki sohbetlerimiz, katılımcıları Cenâb-ı Hakk'a yönlendiren yararlı konuşmalarda bulunma, söz ve düşünce ile başkalarının ufkunu açma yörüngeli olursa.
Hayatın hangi kademesinde bulunuyorsa bulunsun herkesin haftada bir de olsa sohbete ihtiyacı vardır. Yakın dost ve arkadaşlarımızla bir araya gelebilir, bu birlikteliklerde bizi hayra çağıran, dünyevi meşgaleler içinden bir saatliğine de olsa bizi alıp ahiretin zümrüt yamaçlarında gezdiren eserler okuyabilir, bu yörüngede sohbetler yapabiliriz.
Böylesi sohbetler bize hem bir motivasyon kaynağı olacak, hem de fikri ve manevi gelişimimize katkı sağlayacaktır.
BİR SORU-BİR CEVAP
Şükür secdesi nedir, ne zaman ve nasıl yapılır?
Soru: “Annemde görmüştüm. Annem sevinçli bir haber aldığında şükür secdesi yapardı. Ben de hep öyle yapıyordum. Geçenlerde bir yakınım, şükür secdesinin câiz olmadığını söyledi. Dinimizde şükür secdesinin yeri nedir?” Şule H.
Günlük hayatımız içinde bizi sevince boğacak bazı nimetlere muhatap olabiliriz. Bu tür durumlarda insan, her şeyin sahibi, hiçbir şeye muhtaç olmayan yaratanı Yüce Allah (c.c.)’a olan hamdini, gönül dolusu şükrünü ifade etmek ister ve Rabb’inin huzurunda eğilerek başını secdeye koyar. İşte bu secdeye şükür secdesi denir.
Şükür secdesi yapmak, sünnet olup güzel bir davranıştır. Çünkü Allah’a yaklaştıran bir harekettir, bundan dolayı da sevap işlenmiş olur. Buna delil olarak Hz. Ebu Bekir’in şu rivayetidir:
“Hz. Peygamber (s.a.s.) sevindirici bir haber aldığı zaman yahut kendisine bir müjde verildiği vakit secdeye kapanırdı.” (Ebu Davud, 2774)
Şükür secdesi nasıl yapılır?
Şükür secdesi şöyle yapılır: Kişi, kıbleye dönerek tekbir alıp secdeye varır. Secdede iken Allah’a hamd ve şükür ettikten sonra yine tekbir alarak ayağa kalkar.
Nâfile namaz kılmanın mekruh olduğu vakitlerde güneş doğarken, güneş tepe noktasındayken, güneş batarken şükür secdesi yapmak da mekruhtur.
Bunun dışında her vakitte şükür secdesi yapılabilir.
TWİTTER : @aliihsandemirel