Yoldan çıkan beşer ve meteor yağmurları

Abdullah Aymaz

Abdullah Aymaz

08 Şub 2022 10:34
  • Cenab-ı Hak buyuruyor ki: “Yüceler yücesi olan Allah’ın sizi yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman bir de bakarsınız, küre-i arz, çalkalanıp duruyor. Yahut O’nun size taş yağdıran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Fakat bu tehdidimin ne demek olduğunu öğrenirsiniz. Onlardan öncekiler de (dini ve peygamberleri) yalanladılar. Ama nasıl karşılık verilip intikamını alınırmış anladılar!” (Mülk Suresi, 67/ 16-19) Astronomi dergisinin Ekim 1993 sayısında verdiği bilgiye göre, Milletlerarası Meteor Teşkilatı‘nın 11-12 Ağustos gecesi meydana gelen meteor sağanağının ilk neticeleri Japonya’dan gelir. Saat 20:30’a kadar meteor yağış miktarı normal görülmektedir. Saatte 40 meteorun düştüğü tespit edilmiştir. Avrupalı gözlemcilerden alınan ilk bilgiler ise miktarın gece saat 20:00 ile 01:00 arasında saatte 100 meteor düşecek şekilde arttığı şeklindedir. Fransa’daki gözlemciler, 00:30 sularında miktarda normalin iki misli bir artış görüldüğünü rapor ederler. Bu artış 01:00 ile 03:00 arasında azamî seviyeye çıkar. Yani 500 olduğu tahmin edilmektedir. Kanarya Adaları‘ndan yapılan gözlemler, saat 04:00’ten sonra yağışların yavaşladığını göstermektedir. Aynı dergide Martin Beech’in yorumlarına göre neticeler, yağışın, hiçbir zaman önceden tahmin edildiği şekilde olmadığını göstermektedir. 

    Muhtemel bir meteor fırtınası hakkında yapılacak ön tahminler tutmamaktadır. 11/12 Ağustos 1993 gecesi meydana gelen yağışta normal seviyenin beş katı üstünde bir düşüş gözlenmiştir. Bu perseid yağmuru, meteor düşüşleri hakkında önceden tahmin yürütmenin ne derece zor olduğunu göstermektedir.” Emirdağ Lâhikası‘ndaki mektubunda Üstad Bediüzzaman Hazretleri şöyle demektedir: “Aziz, sıddık kardeşlerim, Bütün insanlık tarihinde katiyen misli görülmemiş Lût Kavmi'nin başına yağan semâvî taşlardan, dinsizlik hesabina milyonlarla ehl-i imanı ve mâsumları semâvî dinlerin ve İlâhî kanunların hâricine dehşetli vasıtalarla sevk eden bir memleketi semâvî taşlarla tokatlamasının bir mukaddimesi olarak, resmi gazetelerin kat’î haber verdikleri semâvî bir hadiseyi, âdetine muhalif olarak bir Nur Talebesi bana haber verdi. Dedim: Yirmi beş sene gazetelerin havadislerini merak etmedim. Fakat bu taşlar, Risale-i Nur’un dinsizlere tokatlarını temsil ettiği cihete ve beş-altı sene evvel ondan verdiği için o şakirde dedim: ‘Git, yalnız o hadiseyi tamamıyla oku, tahkik et.’ O tahkik etti, geldi. Diyor ki: ‘Bu baharda, Rusya’nın Vladivostok Ormanları‘na, zemin yüzünde hiç emsali görülmeyen büyüklükte semadan taşlar düşmüş. Ve en büyüğü 25 metre uzunluğunda ve 10 metre boyundadır. Düştüğünde etrafındaki ağaçları devirmiş ve 30 kadar büyük çukurlar meydana getirmiş. Tetkik edilen parçalarından demir, çelik ve başka maddeler, karışık olarak mizansız bulunmaktadır.’ İşte resmi gazetelerin kat’î verdikleri bu haber, 1360 sene evvel (M. 1941’de) Fîl Suresi‘nin mucizâne ‘Onları (Ebrehe ordusunu) taşlarla vuruyorlardı.’ (105/4) cümlesi ile 1359 (1940) tarihinde dünyayı dine tercih eden ve dinsizliği esas tutan, bir nevi medeniyet hesabına insanlığı yoldan çıkaranların başlarına, ebâbil kuşları gibi, semâvî tayyarelerden bombalar başlarına inecek ve semavî taşlar yağacak diye onların bir mukaddimesi olarak haber veriyor. “Ve ‘Onların hile ve düzenlerini boşa çıkarmadı mı?’ (105/5) ifadesi aynen 1360 (1941) tarihini gösterip dalâletin cezası olarak Lût Kavmi‘nin başına gelen semâvî taşları andıran o gök taşları o tarihlerden sonra geleceğini haber verip tehdit ediyor. Ve Risale-i Nur’un Fîl Suresi‘nin nüktesine ait beyanatı içinde haşiyeli bir cümle var: “Evet, (İkinci Dünya Savaşı‘nda daha önce İslamiyet'e ve müslümanlara ettikleri ihanetlerden dolayı yedikleri) bu tokatlardan pür-şer beşer şirkten şükre girmezse ve Kur’an’dan özür dilemezse, meleklerin elleriyle de semâvî taşlar başlarına yağacağını bu sure, işarî bir mâna ile tehdit ediyor


    İşte bu fıkra doğrudan doğruya bu taşlara işareti olmasına iki emâre var: 
    Birinci emâresi: Şimdiye kadar gelen semavî taşlar bir-iki karış oldukları halde, böyle 25 metre uzunluğunda ve 10 metre genişliğinde dağ gibi taşlar; elbette semâvâtın dinsizliğe karşı bir hiddet alâmetidir. Fil Suresi mûcizâne ona bakması, onun tefsiri, ona işaret etmesi hakikattir. O hadisenin, o haber verişe liyakati var. Çünkü emsalsizdir. 
    İkinci emâresi: Bütün zemin yüzünü ve insanlığı tehdit eden dehşetli bir dinsizliğin merkezlerine gelmesidir. Dinsizler bunu hissetmişler ki, küçücük hadiseleri ehemmiyetle neşrettikleri halde, bir-iki aydır bu acîp, dehşetli hadiseyi, ellerinden geldiği kadar şaşaalandırmamaya çalışmışlar.” Bu tespit ve gerçekler asla bir tesadüf olamaz

    08 Şub 2022 10:34
    YAZARIN SON YAZILARI
    YAZARLAR