Teknolojinin hızla ilerlemesi, zaman ve mekânın bir nevi büzülmesi, bilhassa son pandemi dolayısıyla yepyeni bir dünyaya adım atıyoruz. Siyasî, ticarî ve sosyal hayatlarda değişimler ve yeni oluşumlar bekleniyor. Uzun yıllar İslam düşmanlığı hedefli, sömürgeci anlayışların kullandığı müsteşriklik anlayışında da büyük değişimler müşahede ediliyor. Mesela Lesley Hazleton, İlk Müslüman isimli kitabın yazarı, Musevi geleneklerine göre yetişmiş bir agnostik olarak tanımlanmaktadır. 1945 doğumlu bayan yazarın çeşitli kitapları ve video konuşmaları vardır. “https://www.youtube.com/watch?v=nPvOV8U-G5Y” Adresini verdiğimiz linkte Peygamberimizle ilgili dikkat çekici bir konuşması vardır.
Hz. Muhammed'in (S.A.S.) biyografisini yazmış ve bu kitap Türkçe‘ye tercüme edilmiştir. Hazleton şunları ifade ediyor; “Tüm zamanların en etkili kişilerinden birinden bahsediyoruz. Nasıl olurda yazmam. Dünyasını köklü bir şekilde değiştiren ve bizim dünyamızı değiştirmeye hâlâ devam eden bir adam. Nasıl olurda onun hakkında bu kadar az şey biliyoruz. İlk vahiy geldiğinde orada neler olduğu değil, nelerin olmadığıydı. Ne olmadı, Hz. Muhammed dağdan sevinçten havalara uçarak inmedi. Yaşasın Allah'a sonsuz şükürler olsun diye bağırarak dağdan aşağı koşmadı. Coşkuyla, melekler korosuyla inmedi. Gelen Kur’an’ın hepsi de değildi sadece birkaç ayetti gelen. Eleştirilecek hiçbir şey yapmadı. Başına gelene ikna olmamıştı. Gördüğüne anlam veremedi, kendini dağlardan atmak istedi. Bu tecrübeye son vermek istedi. Yaşanan ve yaşanmayan olaylar Onu bir insan olarak görmemi sağladı.”
Konuşma metnini verdiğim linkten izleyip dinleyebilirsiniz. Malumunuz Buhari hadis kitabında, “vahyin başlangıcı” başlığında bu olayın önemli bir kısmı anlatılmaktadır. Yaşadığı tecrübeyi Peygamberimiz eşine anlatınca; Hz. Hatice onu şu vasıflarla nitelemiştir: "Hayır! Sen asla hasta değilsin ve seni şeytan da çarpmadı. Müjdeler olsun! Yemin ederim ki Allah seni asla rezil etmez. Çünkü sen akrabanla ilişkilerini sürdürürsün, yalan konuşmazsın, kimsesizi korur, yoksulu giydirir, misafire ikram eder, hakkı savunanlara yardımda bulunursun" Hâkka Suresi‘nde ki şua ayetler bize vahiy konusunda güvence vermektedir. ?44? Eğer peygamber bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, ?45? Elbette onu kıskıvrak yakalardık. ?46? Sonra onun can damarını koparırdık. ?47? Hiçbiriniz buna mâni olamazdınız. Peygamberimizin elinde olsa vahyin bazı ayetlerini gizlerdi. Mesela ailesiyle ve evlenmeleriyle ilgili ayetleri gizleyebilirdi. Hz. Aişe (r.anha), bu hususa dikkat çekmiş ve “Eğer Resulullah Kur’an’dan bir şey gizleseydi bu ayeti (33/37) gizlerdi.” demiştir.
Peygamberimiz kendisinin söylemediği söz için söyledi diye isnat edene cehennem azabı vardır derken, hiç Allah’a iftira ederek onun adına söz söyleyebilir mi? “Sen bundan evvel hiçbir kitâb okur değildin. Elinle de onu yazmadın. Böyle olsaydı batıl söyleyenler elbet şüphelenir (ler) di.” 29/48 ayeti kerimesi bizlere vahyin kaynağıyla ilgili bilgi vermektedir. Peygamberimizin vahyi değiştirme, ilave etme veya silme yetkisi yoktur. İşte bu konuda bir ayeti kerime; ”Kendilerine âyetlerimiz açıkça okunup anlatılınca bize geleceklerine inanmayanlar, "Bundan başka bir Kur’an getir veya bunu değiştir" dediler. Onlara şöyle de: "Onu kendiliğimden değiştirmeye hak ve yetkim yoktur, ben ancak bana vahyedilene uyuyorum. Eğer Rabbi'me itaatsizlik edersem şüphesiz dehşetli bir günün azabından korkarım. Yine de ki: "Allah (öyle) dileseydi ne ben onu size okuyabilirdim ne de siz onu anlayabilirdiniz; o gelmeden aranızda uzun bir süre yaşadım, siz aklınızı kullanıp düşünmez misiniz? " 10/15,16
Ama bütün bunların yanında İslam tarihini, olayların iç yüzünü ve arka planını tam bilmemekten kaynaklanan kafa karıştırıcı ifadeleri de var. Bunlar da sömürgeci anlayışın İslamiyet'e karşı insanlara kuşku verme ve İslam'dan soğutma maksatlı eskiden beri ileri sürülen vesveselerden ibaret. Bu hususta bu meselelerin uzmanlarının bilhassa Dr. Reşit Haylamaz hocamızın cevapları, başta İngilizce olarak bütün dillere tercüme edilmeli, bütün şüphe ve tereddütler bir an önce giderilmelidir.
Daha önceki yazılarımızda da üzerinde durduğumuz gibi, şu yaşanılan sistemin tehlikesini görüp fikir yürütmesi araştırmaların ortaya koydukları gerçeklere göre bizim İslâm uzmanlarımızın, akademik çalışmalara göre edille-i şeriyye (Kitap, Sünnet, İcma, Kıyas’a ) göre ortaya konulacak çareleri dosyalar halinde insanlığın istifadesine sunmamız lâzım. Mesela; Dünyanın en önde gelen İngiliz yardım kuruluşu OXFAM’ın en, son verdiği rakamlara göre bugün için insanlığın en büyük beş problemi var.
1)Zengin-Fakir Uçurumu: Bu uçurum hiç durmadan derinleşip büyüyor. Çünkü dünyanın en zenginin % 1 kesimi, 6,9 milyar insanın varlığının iki katı kadar varlığa sahip!..
2)Vergi hususunda adaletsizlik: Çok zenginler ve büyük şirketler, oldukça büyük vergi avantajlarını kullanıyorlar. Çalışan kesimin vergileri oran olarak daha yüksek.
3)Devlet imkânlarından halk hizmetlerine ayrılan harcamada pay düşük: Yani alınan vergilerden dar gelirliler için harcanması gereken; sağlik ve eğitim hizmetlerine kullanan pay ciddi azalmaktadır. Bunun neticesi, zenginler daha uzun ve sağlıklı yaşama imkânlarına sahip… Ayrıca 1919’da Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin yazmış olduğu Lemaat kitabında diyor ki: “Şimdiye kadar İslamlar, iradeleri ile girmediler şu (fâiz üzere kurulu, kapitalist) hazır medeniyete…. Onlara yaranamadı. Hem de onlara vurdu esaret zincirini. Belki, bütün insanlığa ilaç olması lâzım gelirken zehir oldu. İnsanlığın yüzde seksenini meşakkate, mutsuzluğa attı. Yüzde onunu da değersiz ve dışı yaldızlığı bir saadete sevketti. Diğer yüzde onunu da ara-yerde ortalarda rahatsız bir vaziyette bıraktı. Ortaya çıkan ticaretin kazancı ise zâlim azınlığın oldu. Lâkin saadet odur ki; herkese olan saadettir. En azından büyük çoğunluk için kurtuluş vesileyi olması lâzımdır. Onun için insanlığa merhamet olan inen şu Kur’an, ancak şöyle medeniyet tarzını kabul eder ki, herkese veya çoğunluğa saadet verebilsin…” İşte Üstad Hazretlerinin yüz sene önceki isabetli tespitleri!..
Günümüzde ise, Muhammed Fethullah Gülen Hocaefendi, 29 vaaz kasetinden derlenmiş ve Hocaefendi‘nin tashihinden geçmiş Engilliğiyle Bizim Dünyamız-İktisadi Mülahazalar kitabı da bir baş ucu şaheseridir. Biz Müslümanlar için İktisadi anlayışımızı Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas esaslarına dayalı, tâ temelden yani itikadî esaslarımızdan ve âhirette hesap verme şuurumuzdan meseleyi ele alıp vicdanlara tesir edecek şekilde anlatan Hocaefendi‘nin bu eserinden, âzamî şekilde istifade etmemiz gerekmektedir. Onun için bu kitabın ivedilikle önce İngilizce'ye sonra da bütün dillere çevrilmesi gerekmektedir. Maalesef bu hususlarda hep geç kalıyoruz. Bu gerçeklerin hayata geçirilmesi mevzuunda da ilim dünyasında geliştirilen metotlardan istifade etmeliyiz. İmkân varsa o uzman ve imkânlarla ortak gayret göstermeliyiz.