1999 Haziran fırtınasından sonra şimdi Allah’ın Rahmetine kavuşmuş bir akademisyene, “Üstad sen bilirsin, anlayamadım, bu derinler bizden ne istiyor?” diye sordum. Üç suçumuzdan söz etti. Biz Amerikancıymışız… Biz kim oluyor muşuz da Papa ile görüşüyor muşuz? Biz Lozan’ı çiğnemişiz. “Lozan’ı nasıl çiğnemişiz? ” diye sordum. Dedi ki: “Lozan’da Fener Rum Patrikhanesi, Ekümeniklikten, Eyüp Kaymakamlığı‘na bağlı bir kiliseye çevrilmiş. Patrik de artık sıradan bir papaz imiş. Siz onunla diyalog kurarak ekümenik seviyeye çıkarmışsınız.” dedi.
Bizim böyle birşeyimiz yok. Biz içte dışta herkesle diyalog kuruyoruz. Önce ülkemizde sonra bütün dünyada sulh oluşsun; düşmanlık yok olsun istiyoruz. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı bunun için kuruldu. Maalesef ülkemiz insanları, laik-anti lâik; Alevî-Sünnî, Kürt-Türk; Hıristiyan-Müslüman diye bölünüp parçalandı. Gazi Mahallesi Olayları, Kahramanmaraş Olayları içlerinde büyük tehlikeleri barındırıyordu. Onun için Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile önce medyada birliği, bütünlüğü sağlamak istedik. Ziyaretler yaptık. “İsteyen yazarınız sansürsüz olarak biz de yazabilir” dedik. İki ay yazanlar oldu. Neyse sonra bu son buldu.
Ayrıca ekümeniklik meselesinin bizimle alâkası yok. Avrupa-Amerika zaten öyle muamele ediyor: Amerikan başkanları Türkiye’ye gelince Patrikhaneyi ziyaret ediyorlar. Amerika’ya Patrik gidince ödüllerle karşılanıyor. Avrupa’nın sembolik bile olsa, Kralları ve Kraliçeleri Türkiye’ye gelince Patrikhaneyi ziyaret ediyorlar. Hiçbirisi, Patrik’i, Eyüp Kaymakamlığı‘na bağlı sıradan bir papaz diye değil; Ortodoks'ların Ekümenik Patrikliği diye ziyaret ediyor.
Hem unutmayalım ekümenikliği Osmanlı verdi. Niçin? Çünkü başta Hristiyanlık iki kutuplu idi. Karşısında da Ortodoksluk vardı. Ortodoksluğun da iki merkezi vardı. Birisi İstanbul’da öbürü Moskova’da idi. Bunlar arasında ekümeniklik çekişmesi vardı. Osmanlı bir devlet siyaseti olarak İstanbul’daki Patrikhaneyi kendi müessesi kabul etti. Fethettiği Ortodoks ülkelerin Patrikhanelerin hepsini İstanbul’daki Patrikhaneye bağladı. Böylece Moskova’yı zayıflatıp İstanbul’u güçlendirerek gerçekten Ortodoks'ların merkezi haline getirdiği İstanbul Patrikhanesi‘ni hepsinin üstünde Ekümenik haline getirip kendisine bağladı. Amerika ve Avrupa da bunu böyle kabul etti. Bunun ülkemize bir zararı olmasa gerek.
1997’da Papalığı ziyaret sırasında orada Ukrayna metropolünün mumyasının olduğu bir yer görmüştük: Ukrayna Metropoliti İosaphatın Mumyası St. Petros Kilisesi’nin içinde girişin sağ tarafında ama iyice yandaki bölümlerde bir mumya ile karşılaştık. Bu Ukrayna Metropoliti S. İosaphat Ep. M. ye ait. Şaşırdığımız nokta Ukraynalılar Ortodoks olduğu halde mumyanın burada bulunuşu. Rehberin anlattığına göre Ukrayna Kilisesi İstanbul Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı imiş. Sonra Ukrayna kilisesi Rusya’ya devredilmiş. Bu metropol bunu duyunca kızmış ve kendi bağımsızlığını ilan etmiş sonra da papalığa sığınmış. Ukrayna metropoli İosaphat’ın mumyası kendi ülkesinde duruyormuş. Fakat 1917 komünist ihtilali sırasındaki kargaşada başına bir şey gelmesin diye Roma’ya kaçırılmış. St. Petros Kilisesi’ne yerleştirilmiş.
http://www.samanyoluhaber.com/ şimdi şöyle bir bilgi var: Avrupadaki Ortodoks kiliseleri Ruslardan ayrılıp Fener Rum Patrikhanesi'ne katılıyor Avrupa'daki bazı Ortodoks Kiliseleri, Rus Ortodoks Kilisesi'nden ayrılarak İstanbul’da bulunan Fener Rum Patrikhanesi'ne katılma kararı alıyor. Ukrayna'nın işgaline tepki gösterdikleri için tehdit edildiklerini belirten Amsterdam'daki Rusya Ortodoks Kilisesi rahipleri, Fener Rum Patrikhanesi'ne katılma kararı aldı. Kilise konseyi, dört rahip ve diyakozun bu kararına destek vererek, cemaatin de 26 Mart'ta yapılacak toplantıda din adamlarını takip etmelerini tavsiye etti. Hollanda'daki Ortodoks kilisesi cemaati, Rusya Ortodoks Kilisesi ruhani lideri Patrik Kirill'den, Ukrayna'nın işgaline son verilmesi yönünde bir çağrıda bulunmasını talep eden bir bildiri hazırlamıştı. Ancak Patrik Kirill, Ukrayna'nın işgaline tam desteğini açıkladı. Bunun üzerine Hollanda'daki kilisenin cemaati ve rahipleri, Patrik Kirill'in işgale destek veren tutumunu kabul etmediklerini belirtti.
BBC Türkçe'nin Lahey Muhabiri Yusuf Özkan'ın haberine göre cemaat, Lahey'deki Rusya Ortodoks Piskoposu Elisey'e, işgale yönelik desteği nedeniyle artık ayinlerde Patrik Kirill'in adının anılmayacağını bildirdi. Kilisede, ayin öncesi manevi lider patriğin adını anmak bir gelenek. Bu yapılmazsa kilisenin bölüneceği yönünde bir inanış var. Amsterdam'daki 4 rahip ve diyakoz, "Hem Rus devleti hem de piskopos tarafından baskı altına alındıklarını" savunarak, ruhsal olarak güvenli bir ortam bulunmadığı gerekçesiyle oybirliğiyle Rusya Ortodoks Kilisesi'nden ayrılma kararı aldı. Amsterdamlı din adamları, Fener Rum Patrikhanesi'nin temsilcisi olan Belçika, Hollanda ve Lüksemburg Metropolitan Athenagoras'ın piskoposluğuna dahil edilmeleri için başvurdu. Metropolit, başvuruyu değerlendirmeyi kabul etti ve Başpiskopos Elisey'den kanuni bir tahliye mektubu talep etmeyi kararlaştırdı.