Amerika’da Afrika kökenli 40 milyon insan var. Bunların 10 milyonu Müslüman… Bunların içinde 3,5 milyonu da Warisüddin Muhammed’in grubu… M. Fethullah Gülen Hocaefendinin ‘Irkçılığın panzehiri’ dediği bu mübarek merhum zâtı yakından tanıyanlar, onun namazlarında ağladığını zaman zaman ‘Önümüzde Efendimizi görmeden, hissetmeden nasıl namaz kılınır’ dediğini söylüyorlar. Onun grubundan Prof. Dr. Yâsin Beyin emekli olduktan sonra onuruna verilen yemekte bulundum. Kendisini şöyle tanıttı:
“Yedi yaşımda iken sağlam bir Babtist olan annem tarafından vaftiz için papazın yanına götürüldüm. Beni bir suyun içine soktu, herhalde fazla tuttu kafamı sudan çıkardığımda zor nefes alıyordum… Bu durum üç defa yapılınca, ‘Bu nasıl iş!.. Benim aradığım yol bu olmasa gerek…’ dedim. Annemlere aşırı bağlı idi. 103 yaşında şimdi de öyle… Ben gerçekten bir hakikat arıyordum. Alabama’dan Kaliforniya’ya taşındık orada Müslümanlarla tanıştım. Artık üniversite öğrencisiydim. Annem onlarla görüşmemi istemiyordu. Ama ben devam ettim ve tercihimi yaptım. O zamanlar bizim 12 Aşamalı, uyuşturucudan kurtarma programlarımız vardı. Pek çok insanın kurtulmasına vesile olduk. Fakültede bir profesör benim Afrika kökenli bir Müslüman olmamdan dolayı alay etti, bir daha dersine katılmadım… O günlerde ‘Acaba ezici, kendine dönüştürücü bu kültür içinde neslimizi nasıl koruyabiliriz’ diye çocuklarımızda evlerimizde ders veriyor, okullara göndermiyorduk. Bu yüzden evlerimize polis baskınları oldu. Göz altlarına alındık, hapislere atılanlar oldu. Daha sonra bu durum serbest bırakıldı. Sen şimdi ilk okula, orta okula göndermeden evlerde ders verip diploma bile verebilirsin. Ama üniversiteye girip tahsil yapmak kolay olmayabilir. Sonra özel okullar açtık. Cemaatimizin ‘Clara Muhammed’ isimli okulları var. (Zaten Dr. Yasin Clara Muhammed Okullarının Eğitim Başkanı halen)
2015’te “Compassion- Action-Foundation” (Şefkat Aksiyon Vakfı’ndaki) Barış Beyle tanıştıktan sonra Warisüddin Muhammed Hazretlerinin kerimeleri Leyla Muhammed ile beraber Bosna ve Türkiye gezisi yapıyorlar. Prof. Dr. Hamid ve Dr. Yasin Hizmetin Burç Üniversitesinde konuşma yapıyorlar. Hırvatların 150’den fazla Boşnak’ı bir camiye doldurup yaktıkları yeri görünce baygınlık geçirip öbür günkü geziye katılmak istemiyorlar. Ezilen mazlum ve mağdurları görünce çok üzülüyor ve geçmişte başlarına gelenleri hatırlıyorlar. Onun için baskıcıları, zâlimleri hiç sevmezler. Geziden döndükten sonra, “Müslim Jornelle” isimli gazetelerinde iki hafta bu profesörler geziyi anlattılar. Bir hafta Bosna’da gördüklerini bir hafta da Türkiye’de şahit olduklarını. Bu gazete Beyaz Saray’a girer.
Yemek bir kahvaltı nevindendi. Kahvaltının mânasını söyleyip “Şimdi altı doldu artık üstüne kahve içmemiz lâzım. Ama siz önceden içiyorsunuz” dedim. Dediler ki, “Bizde ‘Breakfaset’ denir. Yani gece açlığını giderme… Yani oruç açma gibi…
Kahve içerken “Bosna’da görmüşsünüzdür, kahve fincanlarının kulpları yoktur. Çünkü fincanı şöyle tutunca bir HİLAL meydana gelir.” dedim. “Evet gördük dediler. Kulplarda o şekil meydana gelmiyor.
Yemekte bizler vardık. Leyla Muhammed Hanımefendi, eşi İmam Şahid, Dr. Yâsin’in yeğeni, ailesiyle beraber komşusu da bulunuyordu.
Birkaç sene önce bu zorlu süreç başladığında Hz. Yusuf Aleyhisselamın kuyuya atılıp, kervana satılıp, Mısır’da köle pazarında satışa çıkarıldıktan sonra Başvezir’in sarayına, oradan iftira ile hapse atılışı üzerinde durmuştuk. “Artık bugün medeniyet merkezleri Mısır yerine Amerika, Avrupa, Avustralya gibi ülkeler… Yusuf Aleyhisselam gibi mazlûmen bizim kardeşlerimiz de buralara gidiyorlar.” demiştim. Dr. Yâsin bu sözleri hatırlatıp “Ben Yusuf Suresi üzerinde uzun uzun durmak ve beraber müzakere etmek için Almanya’ya gelmek isterim.” dedi.
Leyla Muhammed Hanımefendi, “Sizlerin kullandığı Abla ve Abi sözleri benim çok hoşuma gidiyor. Bu Hizmet Amerika için Allah’ın bir lütfu… Ben de Hizmetin Ablası olmak istiyorum.” dedi.
Ben de “Efendimiz (S.A.S.) bir bayram günü oynayıp eğlenen çocuklara katılmayıp bir kenarda üzgün üzgün duran bir çocuğa, ‘Niçin böylesin?’ diye sorunca ‘Benim kimim kimsem yok!’ dedi. Efendimiz (S.A.S.) ‘Sen babanın Muhammed, kardeşlerinin Hasan ve Hüseyin olmasını istemez misin?’ diye sormuş. O andan itibaren diğer çocuklardan daha neşeli oynayıp zıplamaya başlamış’ mealinde şeyler söyledikten sonra, “Bu mahzun mağdur Hizmet için Warisüddîn Muhammed gibi Zâtın kerimesi Abla oluyor, bundan daha güzel bir şey olabilir mi?” dedim.
Dr. Yâsin’in uzmanlık alanı, akademik dilde yazı yazmak… Yetiştirdiği çok talebeleri var. Geçen sene Güney Afrika, Tanzanya ve Zanzibar’a gitmişler. Hizmetin Okullarını görmüşler. Oradaki hatıralarını yazacağını söyledi.
“Hocaefendiye bir öğretmen emekliliğinin geldiğini emekli olmak istediğini söylemiş, Hocaefendi ona ‘Öğretmenin emeklisi olmaz, rahmetlisi olur’ demiş. Sizin valideniz 103 yaşında ve hayatta inşallah siz de onun gibi çok uzun ömürlü olursunuz, onun için yapacak çok hizmetleriniz var.” dedim…
Dr. Yâsin’e bu yeni dönemde hayırlı, huzurlu ve bereketli ömürler ve hizmetler diliyorum.