Nurani tevafuklar

Abdullah Aymaz

Abdullah Aymaz

06 Oca 2025 10:52

  • Cenap Aydın kardeşimiz, 26 Aralık 2024  tarihinde Roma’dan bildirmişti:

    “Bu miladi yıl, sona ererken dinler arası ilişkiler adına özel bir mesaj veriyor, farklı inançlar ve kültürler arasındaki ortak temaları ve kutlamaları keşfetmemiz için. Noel ve Hanukka'nın başlangıcının aynı güne denk gelmesi, her iki bayramın da ışık ve aydınlanma teması etrafında birleşmesiyle, daha farklı bir tefekküre kapı aralıyor. Kışın karanlık günlerinin ardından gelen bu ışık, hem fiziksel hem de manevi aydınlanmayı beraberce temsil ediyor. Bu, insanların Hz. İbrahim'den miras kalan tevhid inancıyla karanlıktan sonsuz aydınlığa doğru yolculuğa çıkması anlamına geliyor.

    Aynı zamanda, Müslümanların kutsal üç aylarının (Recep, Şaban, Ramazan) başlangıcının Hanukka'nın son günlerine denk gelmesi de derin bir anlam taşıyor. Regaib Kandili'nin ışığı, Ramazan'ın müjdecisi olarak, manevi bir hazırlığın başlangıcını simgeliyor. Kandil kelimesinin Latince’den gelen kökeni ve anlamı da bu ışık ve aydınlanma temasını pekiştiriyor.

    Bu yıl, bu tevafuğu ve ortak temaları kutlayarak, birbirimize insanlık olarak omuz omuza yürüdüğümüz hayat yolculuğunda yalnız olmadığımızı, Kendisinden gelip Kendisine her düştüğümüzde tekrar tekrar döndüğümüz Yaratıcımızı hatırlatalım. Papa Françesko da Noel günü yaptığı Urbi et Orbi (şehre ve kainata) konuşmasında tam şöyle dedi:

    ‘Kardeşlerim,

    Allah’ın .. kapısı her zaman açıktır; O'na dönelim! O'nun tarafından affedilelim...Allah her zaman affeder! Allah her şeyi affeder.’

    Işığın karanlığı nasıl yendiğini tekrar keşfettiğimiz bu özel zamanlarda, birbirimize umut, sevgi ve anlayışla yaklaşarak, dünya üzerinde daha aydınlık bir yaşam inşa edebiliriz. Hepimiz bu ışığın bir parçası olabiliriz; bu ışık, insanlığın ortak mirası ve geleceğidir. ”

    Bir asır öncesinden Bediüzzaman Hazretleri, âhir zamanın en büyük tehlikesinin inkâr-ı Ulûhiyet olduğunu, insanlık kalesinin tamiri adına bu inkârdan kurtulmalarının çareleri  ve bu illetin tedavisi için iman hakikatlerini bütün insanlığın anlayacağı, akıllarının ve kalblerinin  ikna olacağı biçimde bir program olarak yazıp ortaya koymuştur… Kendi ifadesiyle, ‘Sonra gelecek mübarek zât o programı hayata geçirecek.’  Gerçekten de M. Fethullah Gülen Hocaefendi, bu vazifeyi en ince teferruatına göre gerçekleştirip, vazifesini  mükemmelen  edâ ettikten sonra, ruhunun ufkuna yürüdü. Bundan sonrası, bu Hizmetin temsilcilerine kalıyor.  İnşaallah onlar da istişare ile bu emaneti gelecek  nesillere ulaştıracaklar.

    Onun için Hocaefendi’yle başlayan diyalog faaliyetleri, cihan çapında  devam ediyor.

    Üstad Bediüzzaman Hazretleri,  sırf  dini din için sevenlerin bir araya gelip bu umumî ve kudsî yükü omuzlamaları gerektiğini ifade ediyordu.

    Hocaefendi’nin, Patrik Bartelemos, Papa ve kardinallerle görüşmeleriyle başlayan bu diyaloglar, diğer dinlerin mensuplarıyla da görüşmelerle genişledi ve samimi yaklaşmalarla keyfiyet kazandı.

    Şimdi semavî din mensuplarıyla Kur’an, İncil ve Tevrat okumaları ve bilhassa aynı mevzuların müzakereleriyle daha da önemli gelişmeler oldu. Bilhassa İngiltere’deki Rezonans Platformu içinde çalışan samimî dindalar, 29  Ayet üzerinde güzel bir eser meydana getirdiler.

    Gönül istiyor ki, buna Papa veya İngiliz Kralı yahutta Başkan Trump bir takdim yazsın…  Bilemiyorum hangisine nasip olur… Ama  belki hepsi de birer tane önsöz yazarlar.

    06 Oca 2025 10:52
    YAZARIN SON YAZILARI