27 Kasım 2018’de tedavi gördüğü Boston’da Hakkın Rahmetine kavuşmuş. 20’den fazla ülkede yatırımları olan, Amerika’da kendisinden ‘Müthiş Türk’ ifadesi ile meşhur olan işadamıdır. Bunu ilk defa 1992’de Amerika’da öğrenmiştim. Zaman gazetesinin temsilcisi olduğum için New York’taki bütün gazete temsilcilerini evine davet etmesi münasebetiyle tanışma imkanımız hazırlanmış oldu. Daha sonra görüşmeler sürdü. 1998’de İstanbul’da havaalanında kendisiyle görüşen bir TV muhabirine “Türkiyemiz için bence önemli iki devrim vardı: Çağ açıp çağ kapayan Fatih’in İstanbul’u fethi ve Atatürk’ün devrimleri… Şimdi bir üçüncü devrime şahit oldum. Fethullah Gülen Hocanın Eğitim devrimi!...” demişti. Bunun üzerine Prof. Dr. Osman Özsoy, Ali Rıza Beyi Samanyolu TV’ye davet etmişti. Daha sonra İstanbul’daki yalısına giderken M. Fethullah Gülen Hocaefendinin Pırlanta serisinden üç kitabı da götürüp kendisine hediye ettik. Bize dedi ki: “Birazdan arabamla Ankara’ya hareket edeceğim. Ben hızlı okuma teknikleri biliyorum, Gebze’ye varmadan hepsini okuyup bitiririm. Bunun üzerine biz Hocaefendinin diğer kitaplarından bazılarını da getirip kendisine takdim ettik. Yaklaşık otuz kitap vermiş olduk… Onbeş gün sonra İstanbul’a döndüğünü öğrenince yine ziyaretine gittik. Kitapları okuyabilmiş mi diye merakla sorunca, “Hayır” dedi. Sonra “Evet ben hızlı okuma teknikleri biliyorum ama bunlar başka, Ankara’ya varıncaya kadar bir tanesini bile bitiremedim. Çünkü her cümlesi, her paragrafı için uzun uzun düşünmem gerekti. Anladım ki, Hocaefendi, Mevlâna, Hacı Bektaş ve Ahmed Yesevî gibi çok güzel söyleyen birisi… Artısı da var. O, sadece söz söylememiş, bir de söylediklerini hayata geçirmiş!” dedi. Görüşme isteği ızhar edince, Altunîzâde’de görüştüler. Hocaefendi kendisine Peygamber Efendimizin (S.A.S.) bir Hılye’sini hediye etti. İmzasını istedi. Hocaefendi de tablonun camlarını çıkartıp açtırdıktan sonra imzalayıp kendisine verdi. Efendimizin (S.A.S.) sîretini saygıyla aldı 17 sene sonra bu hediyeden bahsetti.
Efendimizin hılyesi münasebetiyle, Medine Havaalanındaki Mescid’in yapımında Muhterem Hacı Sami Ramazanoğlu Hazretlerinin damadı Ömer Kirazoğlu Ağabeyimiz ile münasebetini de söyledi. Ayrıca “Ka’be’nin tavaf yerlerindeki beyaz mermerleri getirip döşeyenler de biziz. Allah bunları bana nasip etti…” dedi.
Daha sonraki görüşmelerimizde mirasından istifade edebilmeleri için torunlarının Türkçe bilmesini, Bozkurt ismini orta isim olarak kimliklerine kaydettirmelerini şart koştuğunu söyledi. Ayrıca Ali Rıza isimli torunu daha dört-beş yaşında iken İstanbul’da selâtin camilerin önünde olarak, arkasında bütün ihtişamıyla ulu mabedler görünecek şekilde fotoğraflarını çektirip evin muhtelif yerlerine ve duvarlarına astırdığını söyledi…
05-07 yaş arasında özel bir okulda bir çocuğa ana dili gibi dört-beş dili öğrettiklerini onun için küçük Ali Rızayı oraya gönderdiğini fakat yatılı bir okul olduğu için torunun “Dede, gece içime korku geliyor” demesi üzerine, çocuğa İhlas Suresini öğretip “Bunu okuyunca hiç korkmayacaksın” dediğini, daha sonra torunun “Okuyorum ve hiç korkmuyorum, dedeciğim!” dediğini söyledi.
Filimler ve diziler ile ilgili görüşleri de var: “Bunların birer kırılma noktası oluyor; işte o noktada eğer mantıkî bir boşluk bırakmadan sürpriz bir şey ortaya konulmazsa, artık seyredilmez hale geliyorlar.”
Bu görüşünü hizmetimizde şu süreçte görüyoruz. Artık rutin bir şey haline gelip, ilk günlerdeki aşk ve heyecanlarını kaybedenler için çok acı ve zor da olsa bu süreç yepyeni heyecanları kamçılayıp, Hizmet aşk şevkini harekete geçirdi…
“Global İşadamı” kimliğiyle tanınan Ali Rıza Bozkurt, 1942 yılında Sivas’ın Kangal kazasına bağlı Mamaş köyünde doğmuştur. Annesi Merik Meryem, Babası Jandarma Astsubay Abbas Bozkurt’tur. İstanbul Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden Yüksek İnşaat Mühendisi olarak mezun oldu. 58 yaşında yeniden okuma ihtiyacı duydu ve Harward Üniversitesi’ne bağlı Kennedy School Of Goverment’a başladı.
1991 yılında I. Körfez Savaşında Saddam Hüseyin’in askerleri tarafından esir alındı. Canlı kalkan olarak kullanıldı. Suudi Arabistan’da Mekke tünellerini yapan firmanın sahibidir… 18 sene Amerikan siyasetinin içinde yer alan Bozkurt’un, 2008’de yapılan seçimlerde Amerikan Kongre üyeliğine seçilmek için aday olmuştu…
Bütün işlerini idare eden kızı Banu hanımefendinin rahatsızlığı münasebetiyle 16 ay hastanede bir baba olarak başında beklediğini öğrendiğimde Boston’a ziyaretine gitmiştim. Bir sene sonra kızını evine aldırdıktan sonra da yine geçmiş olsuna gitmiştim. Daha sonra yüzyüze gelme imkanım olmadı. Ama vefatını maalesef yeni işittim. Allah rahmet eylesin bütün yakın ve akrabalarına sabır versin. Hepsinin başları sağ olsun…