Dr. Yüksel Çayıroğlu, M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Hizmet gönüllüleriyle kurduğu münasebeti incelemek için Pensilvanya’daki mekana gelen bazı araştırmacıların hayretini şöyle ifade ediyor; Hocaefendi'nin ziyaretine gelen bazı akademisyen ve araştırmacılar, beklentileriyle karşılaştıkları arasındaki farkı görünce, büyük bir şaşkınlık yaşamaktadırlar. Onlar iman temelli en büyük global hareketin lideri olarak gördükleri Gülen’in ziyaretine gelmeden önce onun bulunduğu mekânı, farklı departmanların bulunduğu, bilgisayarlarla donatılmış odalardan oluşan ve buralarda uzman insanların çalıştığı bir yönetim merkezi olarak hayal etmekte, fakat geldiklerinde kitap okuyan, ders müzakere eden, dua ve ibadetle meşgul olan ve dini sohbetler yapan insanlarla karşılaşmaktadırlar. Zira bu âsude mekân, bir yönetim merkezinden ziyade dua ve ibadetin hâkim olduğu bir kamp yerinden ibarettir. Bu da göstermektedir ki, Gülen, doğrudan Hizmet müesseselerin işleyişine karışmamaktadır.
Evet, irşad edici ana fikir M. Fethullah Gülen Hocaefendi’den çıkmaktadır. Ama ayrı ayrı birer proje olan hizmet müesseselerini işletenler, kendi durumlarına göre aralarında istişare ederek, öyle hareket ederler. Kimse kurşun asker değildir. Herkes fikrini söylemek, aklını çalıştırmak, akıl yürütmek zorundadır. Zaten ayet-i kerimede “Aklını kullanmayanları Allah, pislikte bırakır.” (Yunus Suresi, 10/100) buyurulmaktadır.
“Hizmet mensupları nazarında Gülen, İslam’ı iyi bilen, dünyayı doğru okuyan, gelecek adına vizyonu olan, ileri görüşlü ve insanlığın problemlerine karşı duyarlı bir ilim ve fikir adamıdır. Hizmet içerisinde söz sahibi olan insanların genel itibarıyla onun fikirlerini tasvip ettikleri, ona güvendikleri ve onu çok sevdikleri de düşünülecek olursa, onları yaptıkları işlerle ilgili ona danışmak ve düşüncelerinden istifade istemelerinden daha tabiî bir şey yoktur. Elbette Gülen’in yıllardır önerdiği projelerin başarılı olduğunu ve yaptığı tavsiyelerin işe yaradığını görmelerinin de onların duygu ve düşüncelerinin şekillenmesinde etkisi büyüktür. İşte Gülen’in Hizmet üzerindeki etkisi ve bir yönüyle liderliği de burada ortaya çıkmaktadır. Yani o, kendisiyle istişare etmek isteyen kişilere –onların hissiyatına saygının ve İslam kültür ve medeniyetinin âlime yüklediği misyonun bir gereği olarak- işin başından beri yol göstermekte ve rehberlik yapmaktadır. Günümüz diliyle konuşacak olursak Gülen, engin ilmi ve hayat tecrübesiyle tek başına bir think-thak kuruluşu gibi hizmet vermektedir.
“Gülen, İzmir’deki Yamanlar Koleji’yle İstanbul’daki Altunîzâde FEM binasında kaldığı yeri beşinci kat olarak isimlendirmiş ve bu başlıkla yazdığı bir makalesinde kendi konumuna da işaret eden şu ifadelere yer vermişti; “Bu hatta herkesin aklını kullanması, iradesini şahlandırması, ruhunu dinlemesi ve ferden-ferdâ mâverâiliklere açılması önemli bir esas olmakla beraber sık sık kendisine başvurulan, akıl danışılan, dert yanılan ve bir ölçüde bazı proje ve planlarda müracaat edenlerin tevazu mahviyet ve terbiyelerinin gereği merci görünümünde biri de bulunurdu… Bulunur ve teker teker bütün ‘ashab-ı mesâlih’i dinler… Kendinde, danışılan şeylerde danışmanın hakkını vermeye çalışır… Dertlere ‘çare’ diye mutlaka bir şeyler söyler… Ashab-ı mesâlihin gönlünü hoş tutar, bazen iş ve problem bombardımanı karşısında bunalımdan bunalıma girer; başkalarının derdine çare bulayım derken kendisi çaresizlikle inlerdi.”
“Hocaefendi’nin bu ifadelerinden de görüldüğü üzere, o kendisine saygı ve itimat duyan ve yaptıkları hizmetlerle ilgili fikir danışan insanlara doğru gördüğü hususlarla ilgili tavsiyelerde bulunmaktadır. Sorulan sorulara cevap vermenin yanında sürekli onları hizmete teşvik etmekte, yaptıkları için önemini hatırlatmakta, Allah’a iyi kul ve insanlığa da faydalı bir insan olabilmenin yollarını göstermektedir.” M. Fethullah Gülen Hocaefendi eğitim müesseseleri için şunları ifade etmektedir: “Herhangi bir okulla resmi kuruculuk, yönetim kurulu üyeliği, idarecilik ve benzeri bir münasebetim mevzu bahis değildir. Bu müesseselerin Gülen okulu diye isimlendirilmesini hiçbir zaman doğru bulmadım ve tasvip etmedi.”