1988 Martın son günleriydi… Gazete pikajda çalışan Mustafa ikindi sonrası heyecanla yanıma gelip gördüğü uzun rüyayı anlatmaya başladı… Sonunda: “O büyük ve dünyaca çok önemli sarayın içindekiler bir sarsıntı sonrasında birer birer merdivenden inip gittiler. Sonra bir Fatiha okuma tufanı başladı. Aynı eda ve sedâ ile binlerce Fatiha birden okunuyordu. O ortam âdeta çınlıyordu. Ama okunuş ve nağmeler kulaklarıma çok tanıdık geliyordu. Hani Asrın Hatibinin heyecanlı ve gözyaşlı Cuma hutbelerini okuyup mihraba geçince bir Fatiha okuyuşu vardır ya işte öyle… Hepsi de aynı ritim ve aynı âhenkte…”
Bu mübarek kardeşi, ta İkinci Selim zamanında devletimizin özüne ve köküne cibilli düşmanlar tarafından sıza sıza musallat olan bir illetin günümüz temsilcileri ‘Namaz kılıyor, tarikatçı…’ diye işinden atıp mağdur etmişlerdi…
Şimdi o muhteşem Cuma hutbeleri yazıya dökülmüş ve derlenip, “Gönül Nağmeleri HUTBELER” ismiyle Süreyya Yayınları tarafından kitap halinde neşredilmiş…
Ben 1966 martında ilk defa Hisar Camiinde onu dinlerken: “Sahabeler ki, Kur’an’ın canlı tefsirleri…” sözü duymuş ve hiç unutmamıştım….
O harika hutbelerde de şöyle diyordu:
“Peygambere indirilen Kur’an-ı dinledikleri vakit gözlerinin yaşa dolup taştığını görürsün…”
Necaşi ağlıyor, gözleri çağlayan gibi…
Ashab-ı sefine ağlıyor gözleri çağlayan gibi…
Ömer ağlıyor… İbn-i Ömer ağlıyor…
Ebu Hureyre ağlıyor… Gözleri çağlayan gibi…
Yığın yığın günahın kendilerini zebun ettiği, bellerini kırdığı, boyunlarını büktüğü, kalbî hayatlarını öldürdüğü Müslüman cemaati ne yapıyor acaba?
Allah bunu bize sorarsa ne diyeceğiz?
Resulullah sorarsa ne diyeceğiz?
“Ne yapıyorsunuz? Neredesiniz?” derse, ne diyeceğiz?
(…)
“Aziz olarak yaşamaya hakkı olanlar, ancak fatihler ve azimli olan ruhlardır.
Aziz olarak yaşamaya hakkı olanlar, rahatı mevzuunda fedâkârlıkta bulunmasını bilen kimselerdir.
Rahat terk edilmeden rahata erilemez. Fâni olmadan pek çok yönleriyle bekâya mazhar olunamaz. Bekâ belâdan geçer… Tükenmek lâzım gelir ki, varlık başlasın. Herşeyin bittiği yerde bitmeyen bir varlık başlar. (…) Bunu ise ancak belli meselelerde azmi ve ikdamı olan fatih ruhlu, üzerlerindeki uyuşukluğu atan, gözlerini sonsuz ufuklara diken insanlar başaracaktır.”
İçindekiler bölümüne bakarsak, pek çok şeyi hatırlayacağız inşaallah:
Allah Yoluna Gönül Verme
Hayra İştiyak
Mücadele Ruhu
Dünya- hiret Dengesi
hiret Endişesi
Allah Resulü ve Aile Hayatı
Cihat Aşkı
Müminin Dayanak Noktaları
Gönlünü Allah’a Verme
İslam’da Güç ve Tevazu Dengesi
Gayretinizin Karşılığını Göreceksiniz
Dünyadayken hireti Kazanmak
İç Muhasebesi
En Güzel Hediye
İffet Duygusu
Huzurlu Aile ve Şuurlu Nesiller
Hayır Yolunda Yarış
Tevazu ve Mahviyet
Rıfk ve Müsamaha
Rahatı Terk Etme
Şehadet Ufku
İçte Derinleşme
Hakka Hürmet ve İstikamet
Ahlâk-ı liye
Muhammedî Ahlâk
Müslümanlık Hâl İledir
Sırat-ı Müstakim Üzere Yaşamak
Müminin Haysiyetini Koruma
Konuşma ve Soru Sorma dabı
Kardeşlik Ruhu
Dinin Karşı Konulamaz Gücü
Ruhani ve Cismani Temizlik Abdest
İbadetlerin Fihristi: Namaz
Huzurlu Bir Toplumun İnşası
Azim ve Kararlılık
Yüce Himmetli Olma
İmanda Sebat
Kendimizi Bulma
İffetli Yaşama
Doğru Yolda Sebat Etme
Allah’a Teslimiyet ve Tevekkül
Allah’a Güvenmek
Sağlam İrade, Sağlam İman
Allah’a Yönelmek
İslam’da Kadın ve Anne Hakkı
İslam leminin Dertleri
Müminin Dünyaya Bakışı
Allah Resulü’nden İstifade Etme
Dünyaya Karşı Boyun Eğmeme
Kur’an Huzur Kaynağıdır
Gökler Ötesine Seyahat (Miraç Hutbesi)
Kurban Bayramı Hutbesi
İlk günlerde taze ve turfanda olarak heyecanla dinlediğimiz o dolgun-olgun sözlü hutbeleri, yazılı olarak düşüne taşına altlarını çize çize ve mümkünse müzakere ile okuyup istifade etmeye bakalım.