Nahl Suresinin bir sayfa süren 65-72 âyetlerine dikkat edersek, çok çeşitli mesajlarla dolu olduğunu görürüz: “Allah, gökten yağmur indirip, onunla ölmüş olan yeryüzüne hayat verir. Elbette bunda gerçeğe kulak verecek kimseler (kavim) için bir âyet (ibret) vardır. Doğrusu davarlarda (sağmal hayvanlarda) da size bir ibret (delil) vardır. Zira size onların karınlarındaki işkembe ile kan arasından, hâlis bir süt içiyoruz ki, içenlerin boğazından âfiyetle geçer. Hurma ve üzümden hem sarhoşluk veren içecek, hem de güzel gıda elde edersiniz. Şüphesiz bunda aklını çalıştıran bir kavim (kimseler) için alacak bir âyet vardır. Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: ‘Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan, kendine evler (göz göz evler, kovanlar) edin! Sonra da her türlü meyveden ye de, Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut!’ Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki, onda insanlara şifa vardır. Elbette düşünen kimseler için bunda âyet vardır. Sizi Allah yarattı. Sonra da sizi O vefat ettirecek. İçinizden kiminiz, bilgi sahibi olmasından sonra çocuk gibi bir şey bilmesin diye erzeli’l-ömre (ömrün en fena dönemine) vardırılır. Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeye kadirdir. Allah sizi geçim ve rızık hususunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. Nasipleri bol olanlar mallarını kendileriyle eşit seviyeye inecek derecede yanlarında çalıştırdıkları köle ve hizmetçilere vermezler. O halde nasıl olur da Allah’ın nimetini, Allah’ın kendilerinin üzerindeki hakkını bile bile inkâr ederler? Allah kendilerinizden, size eşler yarattı. Eşlerinizden size oğullar torunlar verdi ve sizleri hoş, güzel rızıklarla besledi. Böyle iken onlar, bâtıla inanıyor da Allah’ın bunca nimetlerini inkar mı ediyorlar?” (16/65-72)
66. Âyet sütten, 67. âyet hurma ve üzümden 68. ve 69. âyetler bal arısından ve şifalı baldan bahsediyor. Hatta arının vücudundan çıkan renk, renk çeşit sıvıların hepsinin de şifa kaynağı olduğuna işaret ediliyor. Bal şifa, mum şifa, iğnesi romatizmal rahatsızlıklara şifâ, kovanların sıvanmasında kullandıkları propolis maddesi şifâ… Hepsinin rengi ayrı…
70. âyet , erzel-i ömürden (sanki alzheimer’den) bahsediyor.
71. âyet çalıştırılan, işçilere, hizmetçilere hatta kölelere bile, iş verenlerin yediğinden yedirmesi giydiğinden giydirmesi talimatını veriyor. Hadis-i şeriflerde zekat ve sadakaların hastalıklara şifa olduğunu ifade ediyor… Zaten sosyal hayattaki farklılıklardan doğacak haset ve kıskançlık hastalıklarının vereceği zararlara çare ve şifa oldukları gibi, maddi hastalıklara devâ olacaklar ifade ediliyor. Yapılan dualar gibi, şifa niyetiyle verilen zekat, sadaka ve yardımların da gerçekten devâ oldukları görülmüştür.
72. âyette “Allah kendilerinizden, insan kardeşlerinizden size eşler yarattı. Eşlerinizden size oğullar, torunlar verdi ve sizleri hoş, güzel gıdalarla besledi. Böyle iken onlar bâtıla inanıyor da Allah’ın bunca nimetlerini inkâr mı ediyorlar?” buyuruluyor.
Çağlayan dergisinin Haziran 2018 sayısında Prof. Dr. Atıf Yorulmaz, “Alzheimer Yalnızlık Ve Kur’anî Reçete” başlıklı yazısının son bölümünde şöyle diyor: “Kur’an-ı Kerim hastalığı tarif ederek bırakmamış; kanaatimizce ilacı ve reçetesi hakkında, her çağın ilmî gelişmelerine göre yorumlanabilecek bir takım ipuçları da vermiştir. Yukarıda hastalığı tarif eden âyetten sonra gelen 71. âyette herkese farklı miktarda rızık verildiği ve fazla verilenlerin, az olanlara vermeleri söylenirken (belki infak etmek-sadaka vermek- de bu hastalıktan korunmaya yardımcı olabilir) asıl ilaçtan 72. âyette bahsedilmektedir. (…) Âyette ‘eşler, evlatlar ve torunlar’ ile ‘temiz ve sağlıklı gıdalar’ olarak iki husus üzerinde durulmaktadır.
“Yaşlıların hayatlarının son zamanlarında yalnız kalmaması ve konuşup dertleşerek insanlara ihtiyaç duyduklarını herkes kabul etmektedir. Bu konudaki bütün araştırmalar, yaşlandığında çocukları ve torunları ile birlikte yaşayan veya arkadaş çevresiyle irtibatı devam eden insanların bu hastalıktan korunduğu görülmektedir.
“Tefsiri daha da genişleterek 66. âyetten itibaren incelediğimizde, örnek verilen süt, hurma ve üzüm (67), arı ürünleri (bol, propolis, bal mumu, arı sütü, arı zehiri, polen) ve hatta arıcılık yapmak (68, 69) gibi diğer tamamlayıcı faktörleri de beraber değerlendirdiğimizde, kanaatimizce Alzheimer veya diğer bunamalara karşı koruyucu tedbirler anlatılmaktadır.”
“Not: Yazarın babası 102 yaşına kadar 6 çocuğu ve 15 torunu ile birlikte beş katlı bir binanın ayrı katlarında ve yakın evlerde birlikte yaşamış, her gün yanına uğrayıp sohbet edenlerden dolayı yalnızlık çekmeden ve hiç bunamadan ömrünü tamamlamıştır.”
Kur’an-ı Kerim’e küllî (bütüncül) bir nazarla bakıp âyetler arasındaki münasebetler üzerinde yoğunlaşınca, maddî-mânevî dertlerimize cevaplar, çareler, devalar ve şifalar bulmamız her zaman mümkündür…