Biliyoruz ki Batı’nın aydınlanma dediği, dinden, semavî hakikatlardan kopup maddî ve bedenî şeylere önem verdiği dönemden itibaren maneviyattan uzaklaşa uzaklaşa semavî kırmızı çizgileri geçe geçe büyük bir uçuruma yuvarlandı. İnsanî ve vicdanî duyguların ilim ve fennin ilerlemesi ve gerçekleri göstermeye başlamasıyla beşeriyet içinde önemli beyinler kendisine gelmeye başladı. Herşey alarm verir haline gelince de “acımadan zamanın seline atılan eskimeyen değerleri, bir bir bulup çıkarma humması yaşamaya başladı.”
M. Fethullah Gülen Hocaefendinin tesbit ve benzetmesiyle, batı “Yıllar öncesi gerdanından söküp attığı o DEĞERLER KOLYESİNİ (Hızır ile buluşmak için YUŞA ile yola çıkan Musa Aleyhisselamın dediği gibi) ‘Doğrusu bu yolculuğumuzda bir hayli yorgun ve bîtab düştük.’ (Kehf Suresi, 18/62) ufkuna ulaşınca mutlaka elde edecek ve aynı noktada Hızır’la buluşup ‘âb-ı Hayat’a erecektir.” (Günler Baharı Soluklarken)
Bu hususta da M. Fethullah Gülen Hocaefendi şöyle bir yorumda bulunuyor: “Bütün insanlık, bu BULUŞ ve BULUNUŞU canlandıracak VİCDAN TOPLULUĞUNUN Hz. Musa gibi atılması gerekli olan adımı atıp berzahı aşmasını bekliyor. Bir adım veya birkaç adım, onu atabilenler, Tur’dan dönen babayiğitler gibi cihanları aydınlatacak bir nurla dönecek ve her tarafta ‘basü ba’delmevt (öldükten sonra dirilme) soluklayacaklardır. Ümidim var ki, bu yeni dirilişe, gerçek ölüm bile kement vuramayacaktır… Vuramayacaktır; zira temelinde İlahî inayet, arkasında sonsuz kudret ve ruhunda peygamberâne bir himmet var… enbiya tarihi ise yüzlerce misaliyle bir levha-i ibret…
“Evet, tarihte öyle milletler görülmüştür ki herkes onların dirilmemek üzere yok olup gittiklerini düşündüğü bir anda, bir FERD-İ FERÎD veya bir avuç kudsînin üfledikleri hayat, tutuşturdukları meş’ale ve taşıdıkları enerjiyle bir hamlede dirilmiş ve dört bir yanda iman, ümit ve diriliş soluklamaya başlamışlardır. Bilhassa her zaman HİRA bağlantılı kalabilmiş ve TUR’lara açık yaşamış bizim dünyamızın insanı ruh safveti, zekâ duruluğu ve Kudretli Sonsuz’la sımsıkı irtibatı sayesinde şimdiye kadar BİN ÖLÜM ÇUKURUNU atladığı gibi, bu defa da önünü kesen ve aşılmaz gibi görünen şu handikapları bir bir aşacak ve ölümsüzlük ARASATINA ulaşacaktır.
“Aslında, daha şimdiden bir sürü başkalaşmanın var olduğundan dahi söz edilebilir. Bir hayli zamandan beri fikrî, ahlâkî, içtimaî, iktisadî ve siyasî hayatın çarkları, büyük ölçüde, toplumdaki bu önemli İSTİHÂLEYİ netice verecek şekilde cereyan ediyor. Evet, eski dünya bütün olumsuz yanlarına rağmen döl yatağında yepyeni bir dünya geliştiriyor. Hak erlerinin esbab dairesindeki istek, dilek, yalvarış, yakarış, dua ve niyazlarına, Allah’ın o evvelsiz – âhirsiz zamansız, merhalesiz ve her zaman sebeplerini aşan meşiet ve iradesinden cevab-ı Tevfik beklemek, hem bilmem kaç yüz hikmet buudlu bir cevab-ı Tevfik beklemek, elbette istek, dilek, yalvarış ve yakarış sahiplerinin acz ü ihtiyaçlarının gereği, Allah’ın da ululuk ve engin rahmetinin iktizasıdır.” (Günler Baharı Soluklarken )
Bahar nasıl önce birkaç çiçekle başlar, sonra her tarafı çiçekler sarar ve bülbüller ötmeye başlarsa, şimdi de bu çeşit bir baharın tek tük şahitlerini görüyor ve arkadan büyük inkişafın gerçekleşeceğini ümit ediyoruz.