Bu ayın başyazısı “Nefisle Yüzleşmede Hâlede İlk Halka(2)” başlığı altında bir önceki sayının başyazısında işareti verildiği üzere Hz. Ömer (R.A.)… “O şahsiyet, şems-i nur-i adalet insan akrabü’l-mukarrabîn çizgisini takipte fevkalâde hassas, arzda semavîlerle at başı, kalbî ve ruhî hayat itibariyla dudak ısırtacak enginlikte, Nebîler Serveri’nin (S.A.S.) mütemâdî takdirleriyle serfiraz, koca koca devletlerin –buna Şecere-i Numâniye ile destanlaştırılan devlet de dâhil- yüz senede yapabildikleri ve elde ettikleri başarıları on sene gibi dar bir zaman diliminde gerçekleştirmekle REKOR ÜSTÜNE REKORLAR kırmasına rağmen tevazu, mahviyet ve sıradanlık duygusuyla Kamer-i Münir hâlesinde nuranî bir konuma sahip, menendi bulunmayan, MİKÂİL’e denk bir erişilmez erişilmeziydi.
“O, Rehber-i Ekmel’in (S.A.S.) ve veliler serveri halifenin statiğini yapıp blokajını ortaya koydukları semavî mirası değerlendirme ve akla durgunluk verecek seviyeye ulaştırmada –havl ve kuvvet Allah’tan, himmet Hazret-i Rehnümâ’dan- sekene-i semâvâtı gıptaya sevk edecek bir kıvam sergilemiş ve müminleri sevinçle şahlandırmış, münafıklara da inkisarlar yaşatmıştı. Hayat-ı seniyelerinin sonuna kadar zafer üstüne zaferlerle bir Zülkarneynlik göstermiş, ruhunun ufkuna yürüme faslında da isabetli bir halef intihabı yöntemiyle bu fani âleme veda etmişti.”
Prof. Dr. Ömer Yıldız, “İlahî Sanat Eseri Molekül HEMOGLABİN” başlıklı yazısında, hemoglobini oksijen taşıyan bir kamyona benzetiyor, ayrıca onun oksijen depolayarak yaptığı harika hizmetleri anlatıyor.
Yıldırım İlhan, “Yaşamayı Değerli Kılan Şey” başlıklı deneme türü yazısında, dost kazanmanın ve dostluğu korumanın öneminden bahsediyor.
M. Fethullah Gülen “Aşkı Olmayan” münâcâtı ve “Doğ Ruhuma” naatı ile Allah’a ve Resulullah’a derin sevgisini ve hasretini dile getiriyor.
Ali Haydar “Hileyle Yönlendirme Stratejileri” başlıklı yazısıyla, medya ve diğer yollarla insanların iradelerine vurulan görülmez zincirler üzerinde duruyor. Bunlara karşı direnç ve beslenme kaynaklarımıza dikkat çekiyor.
Biyoğrafi dalında Emin Osman Uygur, “Hakperest Bir Naşir Eşref Edip” yazısında, bu zatın, neşrettiği dergilerle verdiği mücadeleyi, Üstad’a ve Risale-i Nurlara sahip çıkışını anlatıyor.
Prof. Dr. Osman Arslan, “Böbreklerimizin Vazifeleri ve Sorumluluklarımız” başlıklı yazısında, bir milyon nefron taşıyan böbreklerimizin önemi ve bize düşenler üzerinde duruyor.
Prof. Dr. Ömer Serranur’un yazdığı ve bir önceki, sayıdan devam eden “Akılları durduran Retina -2” başlıklı yazıda, on ayrı hücre tabakasının retinadaki işlevleri anlatılıyor…
Kalbin Zümrüt Tepeleri’ne ek olarak yeni yazılan “Farklı Mertebeleriyle Nefis-4” yazısında “Nefis, insanın manevî anatomisine yerleştirilmiş ahlâk-ı mezmûne ve mesâvî alıcı (almaç); latîfe-i rabbaniye olan kalb ise, ahlâk-ı hasene ve evsaf-ı mahmude radyosu mesabesindedir.” denilmektedir.
Sarsılmaz ve yorulmaz yazarımız Prof. Dr. Atıf Bey “Embriyonik Kök Hücreleri Ne Vaad Ediyor?” başlıklı yazısında, ilmin vaad ettiği güzel gelişmeleri ve doğabilecek risk ve tehlikeleri ele alıyor.
Sophia Pandya “Nijerya’da Kaçırılan Kız Öğrenciler” başlıklı yazısında, militanlaşmanın sebeplerini ve Hizmet Okullarının önemini belirtiyor.
Enes Cansever, “Gurbette Hakka Yürüyen Yiğitler” başlıklı yazısında, Avustralya’da vefat eden, Sezer Morkoç ile Orhan Kurucu’nun vefatlarını ele alarak, daha önce dünyanın çeşitli ülkelerinde vefat eden yiğitlerin fedakârlıklarını hatırlatıyor.
Sadık Sefer, “Hakkı İkame Hassasiyeti, Haksızlık Karşısında Nebevî Duruş” başlıklı yazısında Efendimizin (S.A.S.) peygamberlikten evvel bile, haksızlıkları önlemek için kurulmuş bir organizenin içinde bulunduğunu anlatıyor.
Yusuf Turan, bu ay da “Ah Kalbim!” şiiriyle kervana katılıyor…
Edip Ahmet Yesevî, “Dua” başlıklı hikayesinde, sadaka ve dua ile bir bela ve kazadan kurtuluş” anlatılıyor.
Önder Uşaklıoğlu, “Üzülme Ne Olur, Gül, Anacağım” şiiriyle, annelere ümit üfleyen adanmış ruhların hissiyatını dile getiriyor…
İşte 2018 Ağustos sayısıyla Çağlayan dergisinin muhtevası… Fihrist–vârî bu tanıtımla bir şeyler ifade etmeye çalıştım. Ama esas olan bilhassa başyazının ve orta sayfaların müzakere ele alınmasıdır. Tevhidi; ilmî ve fennî derinliğiyle anlatan tefekkür yazıları da aynı hassasiyetle müzakere edilirse, iman problemine çözümleri de ele almış oluruz…