YARSAV'dan 'eşitlik, özgürlük ve kardeşlik Türkiyesi' çağrısı

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Çarşamba, Aralık 23 2015
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), devlet otoritesine, yargı mensuplarına ve demokratik kitle örgütlerine 'Eşitlik, Özgürlük ve Kardeşlik Türkiyesi' çağrısında bulundu. Açıklamada, "Bugün susma günü değildir. Savaşa karşı barış, güçlüye karşı hukuk talebimizi en gür sesle dile getirelim; eşitlik, özgürlük ve kardeşlik Türkiyesini hep birlikte yeniden kuralım." ifadelerine yer verildi.
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), devlet otoritesine, yargı mensuplarına ve demokratik kitle örgütlerine 'Eşitlik, Özgürlük ve Kardeşlik Türkiyesi' çağrısında bulundu. Açıklamada, "Bugün susma günü değildir. Savaşa karşı barış, güçlüye karşı hukuk talebimizi en gür sesle dile getirelim; eşitlik, özgürlük ve kardeşlik Türkiyesini hep birlikte yeniden kuralım." ifadelerine yer verildi.

YARSAV'ın yaptığı yazılı açıklama şöyle: "Doğu ve Güneydoğuda askeri güvenlik bölgeleri adı altında hukuk dışı ara rejimde vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin kalmadığı, eğitim hakkının engellendiği, halkın zorunlu olarak göç ettiği, sivil ölümlerin olağanlaştırılarak sorgulanmadığı, bu konuda etkin soruşturmaların yapılamadığı, cenazelerin dahi kaldırılmasına izin verilmediği, şiddet politikası üzerinden şekillenen ortamın adeta iç savaş görüntüsü verdiği bir süreci yaşıyoruz. Valiler tarafından yasal yetkileri olmadığı halde sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği, halkın haber alma özgürlüğü ile bilgiye erişiminin bizzat devlet eliyle engellendiği, gerçeğin karartılarak örtbas edilmeye çalışıldığı böyle bir sansür ortamı aynı zamanda hukuk güvenliği ile ilgili de ciddi endişeler yaratmaktadır.

Devlet otoritesine; Devlet, terörle mücadele konseptinde hukuka bağlı olmak zorundadır. Aksi halde devlete devlet vasfını kazandıran hukuk ortadan kalkarsa, devletin meşruiyetini yitirmesi ve toplumu terörize eden bir hâle bürünmesi söz konusu olur ki; bu durum tüm toplumu ürkütmektedir.

Devletin idari ve kolluk görevlileri ile askeri makamlarına, kanunsuz emirlere uymak zorunda olmadıklarını, bu türden emirlere uymanın kendi sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağını, gerek Türk Ceza Kanunu ve gerekse uluslararası sözleşmelerde 'insanlığa karşı suç' olarak değerlendirilebilecek bu türden eylemlerin zaman aşımı süresinin olmadığını hatırlatmak isteriz.

Yıllar sonra derin bir yara gibi geçmişin OHAL öyküleri ardındaki faili meçhul cinayetleri bugüne taşıyan mevcut siyasal iktidar, idari görevli

Bu haberler de ilginizi çekebilir