Yargıtay 16. Ceza Dairesinin aldığı en son aldığı karar çok tartışmalara yol açtı. Kararın açıklanmasından sonra pek çok kişi bunun ne anlama geldiğini birbirine sorar hale geldi. Binlerce mağdur için bu karar bir umut gibi gözüktü. Ama konjonktür düşünüldüğünde , nasıl böyle bir karar verildiğini çok kimse anlayamadı. En azından kararın ardındaki maksat henüz netleşmedi..
Bir çok tarışmalı karara imza atan Yargıtay 16. Ceza Dairesi ne diyor kararında
''Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak... örgüt üyeliği için yeterli değildir.
“Örgütün nihaî amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanığın, örgütün ilçe yapılanması içerisinde görevli oldukları iddiasıyla haklarında soruşturma yürütülen şahıslarla irtibat içinde olmak, çoğunluğu 2013 öncesinde olmak üzere birkaç kez de bu tarihten sonra örgütün dinî sohbet toplantılarına katılmak, örgüt tarafından çıkarılan gazetelere abone olmak ve çocuğunu örgüte müzahir olması nedeniyle kapatılan okula göndermekten ibaret eylemlerinin, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek... ''
Öncelikle bu karar pek hukukçunun düşündüğü gibi pek çok mağduriyetin önünün alınması açısından önemli. Benim de şahsi kanaatim bu karar pek çek dava için kullanılıp tahliye kararı verilecektir, verilmelidir..
Ancak şunu hemen belirtmek gerekir kararın perde arkasında ne gibi bir hesap var bunu da çözmek gerekir.
Bu konuya Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin kuruluşuyla başlamak gerekir . Gerek kuruluşu ve gerek üyelerinin atanması itibariyle bu daire AKP'nin yargıyı vesayet altına almak için kullandığı proje dairelerden biri.. Hizmet hareketine yönelik başlatılan soykırım davalarının son merci olan bu daire daha önce de hukuki yönü tartışmalı kararlara imza attı.
Karar metnine baktığımız zaman bazı tuzak ifadeler de var..
Birinci olarak Söz konusu karardaki en önemli husus, karar içeriğinde "iltisak ve sempati seviyesinde olup örgüt üyeliğini gerektiren ağırlıkta eylem yok" denmiş. Yani "örgüte iltisak ve sempati" düzeyinde bir bağın olduğu kabul edilmiş, ancak bunun cezai anlamda bir yaptırımının olamayacağı belirtilmiştir. Bu değerlendirme disiplin hukuku yönünden gerek KHK gerekse ilgili mercilerce meslekten ihraç kararı verilen kişileri olumsuz etkileyecek bir karardır. Zira kişinin adli yönden yapılan yargılamada beraat etmiş olması disiplin hukuku yönünden ceza verilmesine engel değildir. Bu şekilde verilen kararla zımni şekilde KHK'larda belirtilen ihraç kriterlerinin yerinde olduğu belirtmek suretiyle tabiri caizse "meslekten ihraç kararlarının doğru olduğu" kabul edilmiş olmaktadır. Dolayısıyla bu karar emsal teşkil ederse bunu esas alan OHAL Komisyonu veya idari yargı yapılan 100 binlerce başvuru reddedilecektir.
İkincisi Kararda "2013 yılı öncesinde olmak üzere ve bir kaç kezde bu tarihten sonra" deniyor. Yani "2013 den sonra düzenli olarak sohbetlere katılmak, gazete abonesi olmak, okula çocuğunu göndermek suç teşkil eder" sonucu çıkartılabilir. Bu ifade bazı hizmet hareketi gönüllülerini mahkum etmek için kullanılırken bir çok AKP'linin de kurtuluşunu sağlayacak gibi duruyor.. Bir çok mahkeme ve savcılık Hizmet hareketi ile ilgili bağlantıyı kurmaya çalıştığı Banka hesabı, okul kaydı gibi kriterler AKPliler için de bir risk. Ceza Daireleri Genel Kurulunun onadığı Bylock kararını daha da güçlendirmek için biz gazete aboneliğini,okula çocuk göndermeyi delil olarak kabul etmiyoruz diyorlar.. AKP'liler için bir başka riskte ilerine kendileri de benzer suçlamalarla karşılaşabilirler . TÜRGEV Ensar vakfı gibi vakıf ve kuruluşlar kullanılarak , hizmet hareketinin eğitim faaliyetlerine benzer nitelikte işler yapan AKP Kadrosu kendi gazetelerini okutmak için türlü kampanyalar yapıyor. Şimdiden ön almak için böyle bir karar aldırmış olma ihtimali de var..
Tabi ki bu zamana kadar bu konudaki hukuki metin üzerinden olabilecek senaryoyu anlatmaya çalıştım.
Bir de bu kararın siyasi yönü var. Uzun süredir Hizmet hareketine yönelik soykırım hareketi sebebiyle AKP içinde ve halk nezdinde ciddi bir tepki var. Her hesabını 2019 seçimine göre yapan Saray çevreleri, toplumda ve AKP içinde birikmiş öfkenin gazını almak için böyle bir kararı çıkarttırma ihtimali de düşük değil.. Çünkü bu konuda Ankara kulislerinde konuşulan bir çok senaryo var.
Sonuç olarak AKP eliyle Hizmet Hareketi davaları için özel olarak kurulmuş bir Ceza Dairesinden hukuki bir karar beklemek saflık olur. Bu kararın ardında mutlaka bir hesap var bunu iyi bilmek gerekir.
Ancak yinede bu karar bütün mahkemeler ve savcılıklara hemen ulaştırılıp tahliye talep edilmeli. Ve binlerce mağdur hemen tahliye edilmeli... En azından kırıntısı da kalsa hukuk bunu gerektiriyor...