Eşinden ayrılıp oğluna aylık 100 lira nafaka ödeyen devlet memuru baba, 23 yaşındaki üniversite eğitimi devam eden oğlunun 'nafakaya zam yap' talebini geri çevirdi. Yargıya intikal eden olayda, çocuğun meslek yüksek okulu mezunu olduğuna ve çalıştığına dikkat çeken mahkeme babayı haklı buldu. Yargıtay'ın bozma kararına rağmen mahkeme ilk kararında direnince devreye giren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, emsal bir karara imza attı. Üniversitede okuyan ve düzenli bir geliri bulunmayan çocuk yararına yardım nafakası takdiri gerektiğine dikkat çeken Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, düğünlerde piyanistlik yaparak eğitimini tamamlamaya çalışan gence hakkaniyetli bir nafaka ödenmesi gerektiğine hükmetti.
Karaman'da meydana gelen olayda devlet memuru olan anne ile baba boşandı. Mahkeme bananın, annesiyle birlikte yaşayan erkek çocuğuna aylık 100 lira nafaka ödemesine karar verdi. Lise eğitimini tamamlayan N.E., 18 yaşını doldurup 2 yıllık meslek yüksek okuluna kayıt yaptırdı. Baba, 18 yaşını doldurmasına rağmen oğluna nafakayı ödemeyi sürdürdü. Yüksek okulu bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde eğitimini sürdüren N.E., babası K.E.'den nafaka miktarını artırmasını istedi. Oğlunun bu isteğini reddeden baba, "18 yaşını doldurmana rağmen 53 ay daha nafakayı ödedim, geri ver" dedi. Bunun üzerine Karaman Aile Mahkemesi'ne başvuran N.E., babasından yardım nafakası talep etti.
DAVACININ HEM ÇALIŞIP HEM OKUMASI BEKLENEMEZ
Tarafları dinleyen mahkeme, bir yüksek okul bitirmiş 23 yaşındaki davacının halen çalıştığına dikkat çekerek, erkek çocuğun açık öğretimde öğrenci olduğundan bahisle babasından yardım nafakası istemesinin yasal dayanağının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Davacı genç, kararı temyiz etti. Dava dosyasını inceleyen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Türk Medeni Kanunu'ndaki (TMK) 'Şayet çocuk reşit olduğu halde eğitimine devam ediyorsa eğitimi sona erinceye kadar ana ve babanın bakım borcu devam eder' şeklindeki hükme dikkat çekti. Adnan Menderes Üniversitesi'nde meslek yüksek okulundan mezun olan davacı gencin, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3. sınıf öğrencisi olduğunun hatırlatıldığı Yargıtay kararında, davacının sabit yerde çalışmadığı ve düzenli bir geliri bulunmadığı hatırlatıldı. Davalı babanın ise adliyede memur olduğu ve yaklaşık bin 500 lira maaşının bulunduğunun vurgulandığı kararda, davacının çalışarak eğitim hayatını beraber götürmesini beklemenin eğitim hayatını zora sokacağı dile getirildi. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, mahkeme kararının bozulmasına hükmetti.
Davayı yeniden ele alan Karaman Aile Mahkemesi, ilk kararında direndi. Mahkeme gerekçe olarak şu açıklamada bulundu: "Davacının şu anda nişanlı olduğu, düğünlerde piyanistlik yaptığı, aylık 300 lira gelirinin olduğu ortadadır. Davalının oğlu reşit olduktan sonra 53 ay iştirak nafakasının kendi isteğiyle ödediği daha sonra bu nafakaları geri istediği, bunun üzerine davacının davayı açarak iştirak nafakasının artırılmasını talep etmiştir. Davalı baba açısından eğitim giderlerine katılma yönünden makul sürenin geçmiş olduğu ortadadır. Bu haliyle davacının açık öğretimde öğrenci olduğundan bahisle babasından yardım nafakası istemesinin TMK'nın 2. ve 4. maddesinde düzenlenen dürüstlük ve hakkaniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiği anlaşılmaktadır."
İŞ BULAMAMIŞ, ÖZEL YETENEĞİYLE DÜĞÜNLERDE MÜZİK ALETİ ÇALMAKTADIR
Davacı N.E. mahkeme kararını ikinci kez temyiz etti. Bu kez devreye giren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, emsal bir karara imza attı. Nafaka alacaklılığının, çocuğun bireyselliğinin bir parçası olduğuna dikkat çeken Genel Kurul, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, "Hukukumuzda çocuk kendisini dünyaya getiren ana ve babasından bakım parası isteyebilir. Bu onun en doğal hakkıdır. Davacı özel yeteneği ile düğünlerde müzik aleti kullanarak, cüzi miktar para kazanmaktadır. Kazandığı para, ihtiyaçlarını karşılamadığı gibi, okulunun harç giderlerine de yetmemektedir. Bu durumda çocuğun babasının yardımına ihtiyacı olduğu anlaşılmaktadır. Baba, yoksulluğa düşmüş çocuğuna yadım etmek zorundadır. Çocuğun okulunun bitirip, bir işe girmesi, çocuğun yararına olduğu gibi babanın da yararına bulunmaktadır. Mahkemece davacı yararına hakkaniyete uygun bir miktarda yardım nafakası hükmolunması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davacı çocuğun nafaka isteminin tümden reddinin karar verilmesi doğru değildir. Kararın oy çokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir." CİHAN