Yargı'daki çürümeyi ve skandal rüşvet çarkını 'Sansür' ile gizlemeye çalışıyorlar

Yargıdaki rüşvet çarkı iddialarının üstü sansürle örtülmeye çalışılırken Adalet Bakanlığı soruşturma başlattı. Meclis’te konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise “Yargıdaki çeteden de bir bir hesap soracağız” dedi. Peş peşe gelen sansür kararlarını değerlendiren BirGün yazarı Timur Soykan, “Toplumsal hafıza yok edilmek isteniyor” değerlendirmesini yaptı. Prof. Dr. Yaman Akdeniz ise “Basını hukuki cezalarla sindirme çabası” diye konuştu.

SHABER3.COM

İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısı İsmail Uçar’ın HSK’ye gönderdiği şikayet yazısının yankıları sürüyor. BirGün yazarı Timur Soykan’ın ‘Adliyede rüşvet çarkı’ başlıklı haberiyle ortaya çıkan skandallar zincirine siyasallaşan yargının verdiği peş peşe sansür kararları eklendi. Yargı, ortaya çıkarmak yerine içerikten çıkarma kararlarıyla gerçekleri gizlemeyi tercih etti. Konuya ilişkin haberlere sansür uygulanırken Adalet Bakanlığı iddialarla ilgili soruşturma başlattı. Bakan Yılmaz Tunç, suç teşkil eden eylemlerin karşılıksız kalmayacağını savundu.

BirGün ve yazarımız Timur Soykan ise ‘Adliyede rüşvet çarkı’nı anlattığı haberine gelen ‘içerikten çıkarma’ kararına ilişkin İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne itirazda bulundu. Hukuka aykırı kararın kaldırılması yönünde karar verilmesi talep edilen itiraz dilekçesinde, ‘‘Talep edenin görevine ilişkin iddialar ve atama süreçlerinde almış olduğu kararlar hukuka uygun şekilde aktarıldığından yazıda yer alan ifadeler, ifade ve basın özgürlüğünün kapsamındadır’’ denildi.

YARGIDAKİ ÇETEDEN HESAP SORACAĞIZ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, haftalık grup toplantısında konuyla ilgili açıklamalarda bulunarak, ‘‘Apar topar yayın yasağı getirdiler. Timur Soykan'ı kutlamak lazım böyle bir yazıyı yazdığı ve gerçekleri kamuoyuyla paylaştığı için’’ dedi. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Mustafa Doğan İnal'ın malvarlığının araştırılması için MASAK'a çağrı yapan Kılıçdaroğlu, ‘‘Yargıdaki çeteden de, beşli çeteden de hesap soracağız’’ ifadelerini kullandı.

SADECE SİYASİLER VE BÜROKRATLAR DEĞİL

Sansür ve içerikten çıkarmaya yönelik kararları BirGün’e değerlendiren Soykan konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Siyasal iktidarın talepleriyle, toplumun gerçeği öğrenmesi önünde bariyer olarak duruyor. Bir gazetecinin belgeli haberini, herhangi bir ceza hâkimi kopyala yapıştır bir gerekçe ile ortadan kaldırabilir. Bunun amacı otoriter rejimin kendisini eleştirilmez kılmak, medya hâkimiyetini artırmak ve sansür sistemini işletmek için kullanılan bir sistem bu. Cumhurbaşkanı İletişim Başkanlığı’nın bir projesi olarak görebiliriz bunu. Nasıl medya baskı altına alınacak, nasıl yolsuzluklar kamuoyuna ulaşması engellenecek diye bir sansür mekanizması olarak kullanılıyor. Sadece siyasi iktidarın değil, İsmail Uçar’ın da ifade ettiği gibi para karşılığı da haberlere erişim engeli geliyor. Siyasiler ve bürokratlar değil yasadışı bahis baronları, silah kaçakçıları bizim haberlerimize kolayca erişim engeli getiriyor.”

“Toplumun hafızasının silinmek istendiği, 4. kuvvet medyanın kamu adına iktidarı denetlemesinin ortadan kalktığı ve büyük ölçüde medyanın iktidarın eline geçtiği bir önem yaşıyoruz” diyen Soykan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu toplumun hafızasını, gazetecilerin arşivini silmek oluyor. Yolsuzlukların, rüşvetin, usulsüzlüklerin üzerine gitmek yerine, gazetecileri ve haberlerini sansürleyerek suçun faillerini –kendilerini- gizlediği bir dönem yaşıyoruz. Bunu sağlayan dayanak demokrasi güçlerin etkisiz hale getirilmesi. Muhalefetin de bu konuda etkisiz kalması. Demokrasi ve özgürlük dirençlerinin büyük ölçüde kalkmış olması. İktidar bunu sopa olarak kullanıyor, 14-28 Mayıs’tan sonra bunun kendisini iktidardan etmediğini gördü. Bütün denetleme sistemlerinin yok edilmesi gerekiyor, bu da onlardan bir tanesi. Sansür karanlığına karşı hafıza ile direnmek. Bu tarihe bir borcumuz. Otoriter bir rejimin, soygun düzeninin bu hafızayı yok etmesi sadece bizim karanlığımızın değil, gelecek kuşakların da karanlığı olacak. Bu iktidarı toplum olarak denetlenmemiz gerek.”

HUKUKİ CEZALARLA YILDIRMA ÇABASI

Bilişim Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz ise kamuoyunu ilgilendiren haberlerin örtbas edilmesinin sağlandığını ve yolsuzluklar ile yargıda çeteleşme yerine gazetecilerin hedef alındığını ifade etti. Akdeniz şunları aktardı: “Bu kararlar sadece basit bir sansür olarak tanımlanamaz. Hem toplumsal arşivlerinin hem de toplumsal hafızanın ve internet arşivlerinin zedelenmesi söz konusu. Ayrıca kişilik haklarının zedelenmesi demek. Çünkü gerekçelerde elle tutulur bir şey göremiyoruz. Aslında bu tip kamuyu yakından ilgilendiren ve özellikle yolsuzluk gibi veya yargıda çeteleşme gibi konuların örtbas edilmesi için kullanılıyor bu tip kararlar. Dolayısıyla gündelik olarak basın organlarına bu kararlar gönderiliyor. Timur Soykan’ın haberine aynı gün içerisinde kaldırılma kararı yollandı. İtiraz edilecek olsa o da reddedilecek. Etkisiz bir yargı yolu. Tüm sistem bu şekilde planlanmış. Basının sürekli baskı altında tutulması, sadece haberlerin kaldırılması değil hukuki cezalar ile basını yıldırmak amaç. Toplumsal hafıza zedeleniyor ve arşiv niteliğindeki haberlerin yok edilmesini sağlamak. Tarihi değiştirmek amaç. Asıl meselenin üzerine gidileceğine bunun araştırılması gerekirken aksine bunu yapan basın sansürleniyor. Artık alışılmış bir durum. Ben Timur Soykan’ın haberini gördüğüm zaman engelleneceğini biliyordum. Herkes durumu kabullenmiş. Bazen tekrar haber yapılıyor, siyasi gündemde kaybolup gidiyor. Bunlar zaten toplumsal hafızadan silinmesin diye yıllık raporlarla mücadelesini vermeye çalışıyoruz.”

Mevcut durumun kişilik haklarının dijital yaptırımı ile 11 senedir sürdüğünü ve mevcut konjonktürde değişmesinin zor olduğunu dile getiren Akdeniz, “2021 raporumuz dahi engellendi. Bununla da uğraşıyorlar. İşlenmeyen yargı süreçlerinden dolayı bunun en büyük sorumlusu Anayasa Mahkemesi’dir. Unutulmama Hakkı Raporları’na bakarsanız, çok fazla örnek var. Dolayısıyla toplumsal hafıza ciddi bir tehlike altında haber arşivleriyle birlikte. Dolayısıyla ciddi bir hukuki mücadele verilmesi gerek. Basın kuruluşlarının seyrek itirazları ile çözülecek bir durum yok ortada. Muhalefet de ilgisiz, kendi derdine düşmüş” diye konuştu.

HTS KAYITLARI İNCELENSİN

Eski İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimi Sidar Demiroğlu, Uçar’ın yazısında kendisi ile ilgili suçlamalara yanıt verdi.

ANKA Haber Ajansı’nın ulaştığı, 16 Ekim 2023 tarihinde HSK Genel Sekreterliği’ne yazdığı dilekçede, Demiroğlu “Sulh Ceza Hâkimi olarak görev yaptığım 1 yıllık süre boyunca hakkımda suistimal yaptığıma yönelik hiçbir ihbar ya da şikâyet söz konusu olmadığı gibi itirazen kaldırılan tek bir kararım dahi yoktur… Sadece şahsım değil; 1., 2. ve 3. derece tüm akrabalarımın, banka hesaplarının, ekonomik durumlarının ve sosyal yaşantılarının incelenmesini talep ediyorum. HTS kayıtlarının en ince ayrıntısına kadar incelenmesini talep ediyorum” ifadelerini kullandı. Demiroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı'nın yakınma bildirimine ek olarak sunmuş olduğu tutanaklardan da anlaşılacağı üzere tarafımca verilmiş kararlara karşı kahir ekseriyetle Başsavcı bünyesinde çalışan Cumhuriyet Savcıları tarafından herhangi bir itirazda bulunulmamış, itiraz edilen 1 ya da 2 dosyada da üst mahkeme tarafından itirazlar reddedilmiştir. Bu nedenle aşağıda örnekleriyle açıklayacağım hususlar çerçevesinde Cumhuriyet Başsavcısı'nın 1 yıl boyunca neden hiçbir işlem yapmadığını, neden hiçbir girişimde bulunmadığını ve neden ‘dedikodular ve soyut iddialar’ üzerinden hareket ederek şahsımın Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olmasından sonra harekete geçtiğini sayın kurulunuzun feraset ve takdirine bırakmaktayım.”

TÜM ŞÜPHELER AYDINLATILSIN

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Anadolu Adliyesindeki rüşvet çarkı ile ilgili yaptığı açıklamada “Yargı mensuplarının yüklendikleri ağır sorumluluk, her türlü şüphenin aydınlatılmasını gerektirir” dedi. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu arasındaki resmî yazışmaların bir kısmının kamuoyuna yansıdığı ve ardından bu konuya ilişkin yayın ve erişim yasağı getirildiği hatırlatılan açıklamada; “Resmî yazışmalarda dile getirilenler soyut ve gerekçesiz söylemler değil, bir Cumhuriyet Başsavcısı tarafından ortaya konan iddialardır” denildi. Yargının işleyişinde etik ilkelerin gözetildiğinin görülmesinin, yurttaşların yargıya güvenini artırarak hukukun üstünlüğünü pekiştireceği ifade edilen açıklamada şöyle denildi; “Çünkü adaletin yalnızca tecelli etmesi yetmez; tecelli ettiğinin görülmesi de gerekir. Bunu sağlamanın yolu, şeffaf ve hesap verebilir bir sistemin inşa edilmesinden geçer. Münferit vakalarda, yargı mensupları hakkında en küçük bir şüphe dahi, bütün bir adalet ve yargı sisteminin sorgulanmasına sebep olacaktır. Zira yargı mensuplarının yüklendikleri ağır sorumluluk, tek bir şüphenin dahi varlığını kaldırmaz. Türkiye Barolar Birliği ve Barolar, yargının tarafsızlığının ve bağımsızlığının korunması için kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecek, sürecin sonuna kadar takipçisi olacaktır.”

1 HAFTADA NELER YAŞANDI?

- BirGün yazarı Timur Soykan’ın, “Adliyedeki rüşvet çarkı” haberi yargıdaki çürümeyi gözler önüne serdi.

- İstanbul Anadolu Adalet Komisyonu Başkanlığı yapan ve 1 Eylül’de İstanbul Adalet Komisyonu Başkanlığı’na atanan Bekir Altun’un şikâyetiyle erişim engeli kararı verildi.

- Bekir Altun, haber hakkında verilen ‘erişim engeli’ kararı ile yetinmedi, karara itiraz etti. İtiraz üzerine ‘içerikten çıkarma’ hükmü de devreye girmiş oldu.

- CHP Milletvekili Süleyman Bülbül ve TİP Milletvekili Ahmet Şık, söz konusu haberi Meclis gündemine taşıyarak  “HSK ve Adalet Bakanı neden günlerdir sessiz?” diye sordu.

- Başsavcı İsmail Uçar şikâyet dilekçesinde HSK’yi hedef aldığı iddialarını yalanlarken bir Başsavcı olarak üzerine düşeni yaptığını söyledi.

- Uçar’ın iddialarında ismi geçen Altun ise, “HSK gereğini takdir edecektir. İddiaları inceleyecektir. Varsa bir şeyimiz ortaya çıkar” diye konuştu.

- Haberlere gelen ‘içerikten çıkarma’ kararının ardından söz konusu karara yönelik haberler hakkında da ‘içerikten çıkarma’ kararı verildi.

- İstanbul Barosu haberin yargı eliyle sansürlenmesine tepki gösterdi. Barodan yapılan açıklamada İddialar ‘ciddi ve vahim’ olarak nitelendirildi.

- Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Başsavcı Uçar’ın Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) gönderdiği mektuptaki rüşvet iddialarıyla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu.

- Gazetemiz BirGün ve yazarımız Timur Soykan, ‘Adliyede rüşvet çarkı’nı anlattığı haberine gelen ‘içerikten çıkarma’ kararına ilişkin İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne itirazda bulundu.
<< Önceki Haber Yargı'daki çürümeyi ve skandal rüşvet çarkını 'Sansür'... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER