Ankara Adliyesi Hakimi Refika Nurgül Ünal, “Önümüzdeki haftadan itibaren davalardan çekilmeyi düşünüyorum çünkü bu ortamda yargı bağımsızlığı mümkün değildir.” sözleriyle tepkisini dile getirdi. Yargıtay Üyesi Hakim M.U. da, “Öyle zannediyorum ki bu andan itibaren iktidara mensup birileri ağır cezalık suç bile işlese soruşturma ve kovuşturma yapma cesareti gösterecek hakim-savcı bulunmayacaktır. Bu, hukuk devleti ilkesinin ayaklar altına alınması değil midir? Vatandaş böyle bir yargıya nasıl güvenecek? Artık tuz koktu.” ifadelerini kullandı.
Yargı mensuplarının eleştirileri şöyle:
Hakim F.A.: (Hükümet yanlısı) Yargıda Birlik Platformu toplantılarına düzenli katılmayan kaç hakim varsa gereği yapılsın. Nasılsa muhalif olan herkes vatan haini.
Savcı G.O.: Hakimlerin anayasal güvencelerinin bile hiçe sayıldığı bir ortamda, hiç kimse sabah çıktığı evine akşam döneceğinden ya da yattığı yatağında sabahı edeceğinden emin olamaz. Yeni Türkiye’ye hoş geldiniz.
Hakim H.G.: Can çekişen hukuk ölmüştür, nokta.
Savcı H.U.: Tutuklanma korkusu bağımsız yargının sonu demektir.
Savcı A.D.: İki hakimin şahsında sanık sandalyesine oturtulan yargıdır.
Hakim Y.S.: Bu karar, adaletin kendi elleriyle (hakimleriyle) intiharından başka bir şey değildir. Bundan sonraki süreçte önümüze gelen dosyada ‘Nasıl karar vermemizi buyurursunuz?’ diye bir yazışma başlarsa hiç şaşırmayalım. Zira söz uçar yazı kalır sonunda.
Hakim R.A.: Herhalde dip dedikleri nokta artık burası. 30 Nisan, Türk hukuk tarihinde kara bir leke olarak yerini alacak. Allah başka hiçbir meslektaşımıza bu şekilde gayri hukukî, gayri vicdanî bir karar vermeyi nasip etmesin.
Savcı S.O.: Önce tutuklayalım, sonra delilleri bulunur bir şekilde diye düşünmüş olabilirler.
Hakim B.A.: Hakim ve savcıların haklarını korumakla yükümlü olan HSYK, hakimleri yargısal kararlarından dolayı hafta sonu görevden alamadığı için birilerinden “özür diliyorsa”, bu yargının yürütmenin selameti için sıfırlandığının ifadesidir.