Dumanlı, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Adalet yürüyüşü’nün Türkiye’deki adalet arayışının simgesi haline geldiğini, ancak Türkiye’de yapılan işe değil kimin yaptığına bakarak karar verme yanlışının sürdüğünü söyledi. Adaletin dibe vurduğunu, felç edildiğini; adam kaçırmalar, haksız hukuksuz suçlamalarla insanlık tarihine kara sayfalar olarak geçtiğini kaydetti. Adam kaçırma, işkence, kötü muamelelerin demokratik hukuk devletlerinde, İslam hukukunda ve insani değerler açısından da suç olduğuna vurgu yapan Dumanlı, bu yanlışı yapanların yanlışlarından vazgeçmeleri çağrısı yaparak “Adalete dönün’ dedi.
DARBEYİ AVUKATLAR, EV HANIMLARI, GAZETECİLER Mİ YAPTI?
Dumanlı, adalete dönülmesi çağrısı yaparak, herkes için her kesim için adalet istemenin insani, islami ve demokratik hak olduğuna işaret etti. Dumanlı, “Avukatları tehdit edeceksin. Avukatsız bırakacaksın insanları. Savunmadan niye korkuyorsunuz? Çünkü iddialarınız yalan, hukuk dışı… Bir tanesinde suç ve suçlu bulamazlar. Onlarca gazeteci, yazar var. Bunların darbeyle ilişkisi ne? Ev hanımları tutuklu. Nedir suçu? 500 küsur çocuk hapishanede büyüyor? Böyle adalet olur mu? Öğretmenler, ev hanımları, avukatlar, iş adamları, gazeteciler mi darbe yaptı? Ey sivil darbeciler! Adalet gırtlaklandı.” dedi.
İşkence ve kötü muamelenin yaygın şekilde gündeme geldiğini, cezaevlerinde ve gözaltındakilere insanlık dışı muamelelerin adalet mekanizmasının en önemli sorunu olduğunu hatırlatan Dumanlı, bu olayları artık Türk basınının yazmadığını, dünya basınında konu olduğunu dile getirdi.
İŞKENCECİLER HUKUK KARŞISINDA ENİNDE SONUNDA HESAP VERECEK!
İşkencecilerin er ya da geç hukuk önünde hesap vereceklerini, geçmiş dönemlerin örnekleriyle hatırlatan Dumanlı, “Ey işkenceciler, ey adam kaçıranlar. Eninde sonunda hesap vereceksiniz. Yaptığınız işkence insanlık suçudur. Adam kaçırma, suçtur. Eninde sonunda hesap vereceksiniz. Bu nasıl adalet, insanlıktır? Nasıl insani ve İslami duyarlılıktır? İnsanlar bir başkasının akrabası diye tutuklanıyor, gözaltına alınıyor. Suçun şahsiliği, masumiyet karinesi esastır oysa. Siyasal İslam, muhalefetteyken güçlünün değil, hukukun gücünden çok bahsetti yıllarca. Herkes bunlara inandı. İşkenceler, insan haklarına son verilecek zannedildi. Ama görülüyor ki şu anda insan hakları diye bir şey yok. Bir adamın, bir ailenin emirleri doğrultusunda insanlar tutuklanıyor. Düşünebiliyor musunuz yüzlerce avukat tutuklandı, insanlar haklarını savunacak avukat bulamıyor.”
DÜNYA MEDYASININ HABER YAPTIĞI ADAM KAÇIRMALAR, İŞKENCELER TÜRK MEDYASI İÇİN HABER DEĞERİ TAŞIMIYOR MU?
Dumanlı, zulmün ilelebet sürdürülemeyeceğini anlatarak, “Ankara’nın göbeğinde kaçırılmış onlarca insan var. Sanki Türkiye dağbaşı! İnsanlar kaçırılıyor, gündüz ortası… Aileler tehdit ediliyor. Sakın arkasını aramayın diye. Siz haydutluğu, eşkiyalığı kanun, hukuk mu sayıyorsunuz diyen yok. Türkiye’de insanların kaçırıldığının haber değeri var. Kanun, nizam, hakkaniyet, adalet, soruşturma nerde?” diye sordu. Türk medyasının yaşanan zulümlerin ve insan hakları ihlallerinin ‘fact’ yani olay olarak bile haberleştiremediğini hatırlatarak, medyanın işlevsiz hale geldiğini, adeta öldüğünü ifade etti.
tr724.com