AK Parti'nin Kurucu Genel Sekreteri ve Başbakan eski Yardımcısı, Hukukçu Ertuğrul Yalçınbayır, mahkemenin tahliye kararının uygulanmamasının Anayasa'nın 138/4. maddesi kapsamında suç olduğunu söyledi. Bakanlar Kurulu'nda, mahkeme kararlarının uygulanmamasına yönelik prensip kararları alındığına ve bununla ilgili lobi çalışması yapıldığını gördüğünü belirten Yalçınbayır, "Artık, mahkemeye müracaat etmek, kanun yoluna gitmek değil, hakimini bul, siyasetçini bul o şekilde işini hallet' dönemi vardır. Bu dönem yürüyor. Kötü yönetim bu dönemi hazırlıyor." dedi. Yalçınbayır, Başbakan Davutoğlu'nun 'talimat aldılar' söyleminin de algı yaratma amacıyla söylendiğini ifade etti.
TBMM'de olduğu dönemde bir süre Anayasa Komisyonu Başkanlığı da yapan Yalçınbayır, yargı kararlarının yine yargının prosedürün içerisinde çözülmesi gerekirken siyasi nedenle yürütmenin müdahalesinin uluslararası kurallara da aykırı olduğunu dile getirdi. Ertuğrul Yalçınbayır, şunları kaydetti: "Anayasa'nın 138/4. maddesi de mahkeme kararlarının bağlayıcılığını emretmektedir ve herkesin buna uyması gerekir. Yargı içinde bir hiyerarşi vardır ve bunlarla ilgili problemler kendi içinde çözülecek olaylardır. Bir mahkeme kararının uygulanmaması beklenemez ve düşünülemez ama maalesef bunlar hep oluyor. Bu yeni değil. Özeli içinde ilk defa böylesine bir olay cereyan ediyor. Mahkeme kararlarının uygulanmamasıyla ilgili bütün Bakanlar Kurulu'nun neredeyse uygulamamayla ilgili prensip kararı aldığını biliyoruz, o kararlar da resmi gazetede yayımlanmıyor. özellikle çevre ve insan hakları davalarında böylesine kararlar alınıyor. Bu kararları alan hükümet aleyhine ne gensoru ne de soruşturma önergesi verildiğini görmedik. Bunların olmaması çok ayıptı, bu ayıplar karşısında suskun olmak bugünlere getirdi."
"MAHKEME KARARLARINA BAKANLAR KURULU UYMUYORDU ŞİMDİ SAVCI DA UYMUYOR"
Cumhuriyet savcısının mahkeme kararını uygulamamasının suç olduğuna işaret eden Yalçınbayır, şöyle devam etti: "Son olayda, bir mahkemenin verdiği kararın uygulanmaması Bakanlar Kurulu kararıyla değil bu defa daha değişik cumhuriyet savcılığı kararıyla oldu. Mahkemenin kararını siz eleştirebilirsiniz, itiraz edebilirsiniz, bu itiraz yine yargı içinde olacak iştir. Yargı bu konuda evrensel kurallara bağlı. o ilkeleri gözetmeniz lazım. Türkiye'de yasama iyi yöneltilmiyor. Bazı hukukçular 'burada boşluk var, burada şu var' gibi itirazlar ileri sürüyor. O zaman kanununun yapılmasında siz usule, adaba, tekniğe, çoğulculuğa ve kaliteye uymuyorsunuz. Bu yetersizlik bu olayları meydana getiriyor."
"TALİMATI VEREN KİMSE ÇIKARILSIN; AMA VATANDAŞIN KAFASINDA ALGI OLUŞTURULMASIN"
Türkiye'de daha büyük hadiseler olabileceğini iddia eden Yalçınbayır, "Denetim işi iyi yapılmış olsaydı rüşvet ve yolsuzluk davalarındaki dosyalardaki deliller benim mecliste bulunduğum tüm zamanlardaki en yoğun delillerdir. Bu deliller karşısında inen kalkan parmaklar ve o doğrultuda kullanılan oylar o kişileri yargıya götürmedi. Böylesine bir sistemin olduğu yerde bir güven yargı güvenliği yok, kişi güvenliği yok, emniyet yok. Böyle bir yerde her şey beklenir, ne söylesek azdır. Bu savcının ve HSYK üyelerinin ve diğerlerinin ve bunlarla ilgili talimatı veren kimse, ister Ankara'dan ister okyanus ötesinden kimse bunların çıkarılması lazım. Bunlarla vatandaşın kafasını karıştırıp algı yaratmanın hiç anlamı yok." diye konuştu.
'SİYASETÇİNİ AYARLA İŞİNİ HALLET' DÖNEMİ BAŞLADI'
Avukat Ertuğrul Yalçınbayır, şunları söyledi: "Artık, mahkemeye müracaat etmek, kanun yoluna gitmek değil, 'hakimini bul, siyasetçini bul o şekilde işini hallet' dönemi başlamıştır. Bu dönem yürüyor. Kötü yönetim bu dönemi hazırlıyor. Bu yönetimler şimdi yeniden yönetimlere talip. O zaman tasfiye etmeden yenisine başlayamazsınız. Bütün emniyet teşkilatını tasfiye etmeye kalktınız, hukuka aykırı işlemler yaptınız, kanunları da böyle yaptınız, yargı yollarını da kapatmaya çalıştınız. Peki sizin yaptıklarınızla ilgili denetim görevi yok mu. Halkın bu konudaki adalete erişim hakkı yok mu? Halkın hakkının sonuna kadar aramasının bir yolu da sandıktır. Sadece sandık ta yetmez. Tek kişinin hak aramasını sonuna kadar sürdürmesine fırsat veremiyorsanız, siz çoğunlukçu bir anlayışa sahipsiniz. AK Parti'deki hukukçulara onların bir çoğunu tanıyorum, onları karşı çıkmaya çağırıyorum. Diğer hukukçuları, baroları böylesine kötü gidişle ilgili büyük görevlerin beklediğini düşünüyorum. İsyan etmek değildir bu; hakkı istemektir. Hak aramayı sonuna kadar tüketmektir, bununla ilgili görev sadece belirli basın kuruluşlarının değildir, belirli kanalların da değildir. Bu tüm kanalların yapması ve yönetimi uyarması gereken bir iştir. Bu dönüşüm olmadığı taktirde gidiş kesinlikle kötüdür."
"BAKANLAR KURULU'NDA MAHKEME KARARLARININ UYGULANMAMASI İÇİN LOBİ YAPILDIĞINI GÖRDÜM"
Savcının mahkeme kararını uygulamamasından daha vahim olaylara şahitlik ettiğini dile getiren Yalçınbayır, "Bakanlar Kurulu'nun mahkeme kararlarını tesirsiz hale getirmek için neler yaptıklarını biliyorum. Kurulda, bu tür davaların sonuçsuz kalması için yapılan lobi çalışmalarını biliyorum. Yürütmenin neler yaptığını gördüm ben. Yasamanın nasıl parmaklar kaldırıp indirdiğini gördüm. Artık, kişilerin kendilerine nasıl kontrol ettiklerini, nasıl kendi gelecekleriyle ilgili endişeler içinde olduklarını apaçık hukuka aykırı işlerde bile mazeret aradıklarını biliyorum. Türkiye'nin artık hukuk dışına karşı bir mazereti yok." dedi.
CİHAN