Yalan Haberlerin Asıl Kaynağı Kim?
İletişim çağında yaşıyoruz. Sosyal medya ve geleneksel medya araçları, tabiri caizse her gün üzerimize fotoğraflar, yazılar ve videolardan oluşan onbinlerce yeni bilgi yağdırıyor. Bu ham bilgi bombardımanının içinde şüphesiz bazı yalanlar da var. İster istemez bu yalanların etkisinde kalabiliyor ve yönlendirilebiliyoruz.
Sıradan insanlar olarak bu bombardımanın açık hedefiysek ve algılarımız bu kadar kolay manipüle edilebiliyorsa, diktatörler ve diktatör olma hevesindekiler bunu neden kullanmasın?
Örnek mi? Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. Dezenformasyonun bizzat kaynağı kendisi. Ukrayna’yı işgalinin gerekçesini denazification olarak adlandırıyor ve bunun bir işgal değil özel operasyon olduğunu öne sürüyor, hatta ona göre Ukrayna kendi topraklarını bombalıyor. Devlet destekli propaganda makinesi ve Putin’e ait sosyal medyadaki trol ordusu da bu yalanları yüzlerce farklı yalanla büyütüyor.
Bir de demokratik bir ülkeden örnek. ABD eski başkanı Donald Trump’un komik ve basit konuşma dilini mutlaka hatırlarsınız. Evet basit ve her Amerikalının anlayabileceği düzeyde konuşuyordu ancak çekinmeden yalan söylüyordu. Öyle ki Washington Post araştırmasına göre, kendi başına 4 senede tam 30573 yanlış ve dezenformatik bilgi yaymış. Bu tavır ABD kongresinin baskına uğramasına varan sonuçlar doğurdu ve ülke imajına zarar verdi.
Eminim ki entelektüel Amerikalılar için çok zor geçen bir 4 yıldı. Ama Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi onunla gayet iyi anlaşan liderler de vardı. Zira dezenformasyonla beslenen antidemokratik rejimler, benzer davranış biçimlerini kendilerine yakın görürler.
Erdoğan’dan bahsetmişken, onun dezenformasyon makinesi de Putin’inkinden aşağı kalır değildir. Ekonomik krizle boğuşan Türk halkına Avrupalıların nasıl fakirlik içinde yaşadığı yalanını büyük bir soğukkanlılıkla söylemektedir. Erdoğan’a göre Almanya'da ve Fransa'da kuyruklarda insanlar yiyecek aramaktadır ve Avrupa halkları 6-7 katına çıkan enflasyonla boğuşmaktadır. Erdoğan, Türk basının %90’dan fazlasını kontrol etmektedir. Bu devasa propaganda makinesine ek olarak iktidar partisinin büyük bir trol ordusu vardır. Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kendisi hakkında 6 ayda 300 bin dezenformasyonun tweetlendiğini ve bunu yapanların maaşının Erdoğan tarafından verildiğini bir raporla açıklamıştır.
Erdoğan’ın istediği kişiyi itibarsızlaştırmak için kurduğu mekanizma, muhalif kesimleri terörist olarak yaftalamasını sağlamaktadır. Öyle ki, sadece 4 yılda 1.5 milyon kişi terör şüphelisi olarak soruşturmaya tabi tutulmuştur.
Yalan haber ve dezenformasyon yayan rejimler küçük paralar harcayarak büyük sonuçlar elde ediyor. Devlet gücüyle elde edemeyecekleri başarılar kazanıyorlar. Basının özgür olmadığı Türkiye gibi ülkelerde ise göz kamaştıran zaferler kazanabiliyorlar. Örneğin, Türkiye’de Rusya’nın desteklediği bilinen batı karşıtı eski diplomatlar, askerler, gazeteciler ve akademisyenler vardır. Ukrayna işgalinin başından bu yana televizyonlardan ve sosyal medyadan propaganda yürüten bu organize grup dünyada eşi benzeri olmayan bir başarıya imza atmıştır. Geçtiğimiz haftalarda saygın bir anket şirketi tarafından yapılan araştırmaya göre Türk halkının %48’i Rusya-Ukrayna savaşının sorumlusu olarak ABD ve NATO’yu görmektedir. (Rusya sadece %33.7)
Bu listeyi çok uzatmak mümkündür. Yalan haberlerin ve manipülasyonların ana kaynağı ve “en büyük fayda elde eden kişileri” olan anti-demokratik liderlerle mücadele, bu zeminde yürümelidir. Sosyal medya araçları trol ordularının manipülasyonuna karşı farklı mücadele yöntemleri geliştirmeli, şirketler doğru bilgiyi arayan sıradan insanları doğru kaynaklara yönlendirmeye gayret göstermelidir.
Fuat Karazeybek- Tagesspiegel