İstanbul Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşanan baskı ve işkenceler hükümlüyken yaşamını yitiren Ferhan Yılmaz'ın ardından gündeme geldi.
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ve Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı "darp izi olmadığını" öne sürse de, üç yıldır hükümlü olan Ferhan Yılmaz’ın yoğun bakım görüntüleri ortaya çıktı. Yılmaz'ın "kalp durması sonucu öldüğü" açıklaması yapılırken fotoğraflarda burun, üst dudak ve yüzünde darp izleri görüntülere yansıdı.
Ferhan Yılmaz'ın gözlerinin mosmor olduğunu, üst dudağında el kadar şişkinlik bulunduğunu belirten ağabeyi de "Gözlerinin altından kanlar akıyordu. Göğüs kısmında küçük bir morluk vardı. Boğazında 20 santimlik iz vardı. Sanki onu çamaşır ipi ile boğmaya çalışmışlar. Burnundaki izler darp izleri gibiydi" diye konuştu. "Kardeşim işkenceyle öldürülmüş. Burada kimin sorumluluğu varsa hukuk önünde hesap vermeli" diyen Yılmaz'ın ağabeyi, cezaevi idaresi hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti.
Cezaevinde çok sayıda mahkumun da 60 gardiyanın baskı ve işkencesi sonucu intihara sürüklendiği iddia edidi. İnithar girişiminde bulunan 6 tutukludan yoğun bakımda olan Halil Kasan'ın, ailesiyle yaptığı son telefon görüşmesi ortaya çıkarken, mahkumun görüşmede "Bunlar bize kendinizi asın diyor. Zulümden dolayı karar verdik, asacağız kendimizi" dediği öğrenildi. Öte yandan intihar girişiminde bulunan mahkumlarla ilgili resmi bir açıklama yapılmadı. Ailelerse yakınlarının durumlarından endişeli.
Savcılık bu görüntüler için 'darp izi' yok dedi
'Bundan sonrakiler bari kurtulsun'
Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde kötü muamele ve işkencenin sistematik olarak yapıldığı tartışılırken, 2021'in Haziran ayında söz konusu cezaevine giren ve 6 ay kalan bir mahkumun eşi Haber soL'a konuştu.
Cezaevinde işkence ve kötü muameleyi doğrulayan mahkum yakını, kronik rahatsızlığı olan eşine ilaçlarının verilmediğini, eşinin cezaevinde insanlık dışı koşullarda yaşamak zorunda bırakıldığını anlattı. "Eve geldiğinde zaten perişan vaziyetteydi" diyen kadın, "Silivri'de yaşananları görünce eşime şikayet edelim dedim ama kimi kime şikayet edeceksiniz? Bundan sonrakiler bari kurtulsun" şeklinde konuştu.
'Kronik rahatsızlığı vardı ama ilaçlarını vermediler'
Mahkum eşinin anlattıkları şöyle:
"Eşim 2021'in Haziran ayında cezaevine girdi ve Aralık ayında tahliye oldu. Basit suçtan cezaevine giren eşim kaldığı 6 ay boyunca çok sıkıntı yaşadı. Kronik rahatsızlıkları ve devamlı kullanması gereken ilaçları vardı. Böbrek ve karaciğer yetmezliği ile kalp ve şeker rahatsızlıkları var. Zaten şu anda da çalışamıyor. Cezaevindeyken de ilaçları bittiğinde ilaçlarını vermediler. Revirden ilaç istiyordu alamıyordu. Beni arayıp '20 gündür ilaçlarımı kullanamıyorum' dediği oldu. Ben de bunun üzerine Adalet Bakanlığı'na defalarca mail attım. Cezaevinde yoksa biz temin edelim dedik, onu da kabul etmediler. Son 2 ay artık eşim telefonla işyerimden bana ulaşıp Bakanlığa tekrar dilekçe yazmamı istedi. O arada gardiyanlar bağırıp çağırıp telefonu kapattırdılar kaç kere. Ağladığına şahit oldum. Oradayken detaylı anlatamasa da telefondan bile baskıyı anlayabiliyorsunuz.
'Doktora çıkmak için dilekçe yazdığında gardiyanlar yırtıp atıyormuş'
Bakanlıktan bana hiçbir dönüş olmadı. Eşim günlerce doktora gösterilmedi, revire çıkarılmadı. Stresten parmağında dolama çıktı. Parmağı geldiğinde iltihap kapmıştı, morarıp şişmişti, artık neredeyse kopma noktasına gelmişti. Eve geldiğinde zaten perişan vaziyetteydi. Doktora çıkmak için dilekçe yazdığında gardiyanlar yırtıp atıyorlarmış.
Cezaevi yönetimiyle de doğrudan temasımız olamadı. Bir kez gittiğimde götürdüğüm kıyafetleri görüş günü olmadığı için almadılar. 'Görüşme talep etmiyoruz ama kışın ortasına geldik' dedik. İşyerimden her zaman izin alamıyordum, görüş gün ve saatleri uymuyordu. Buna rağmen kıyafetleri almadılar. Kargoyla gönderin dediler. Cezaevi içerisindeki PTT'ye gönderseniz, elden teslim etseniz bile kıyafetler orada 'koronavirüs' bahane edilerek 1,5 ay kadar bekletiliyor.
'Doğru düzgün su yokmuş, herkes uyuz olmuş'
Doğru düzgün su yoktu. Düzenli banyo yapamadı. Cezaevinde herkes uyuz olmuş. Zaten eşim de eve geldiğinde sürekli kaşınıyordu. Ertesi gün hemen aile hekimine götürdük, uyuz dediler. Sıkıntıdan ağzının içinde kulağında da hep yaralar vardı. Kalçasında da ikİ yerde ve düzgün şekilde aynı hizada göz şeklinde yaralar vardı. Göz şeklinde. Eşim bana söyleyemedi ama bence sigara yanığıydı. 1 aydan fazla üzerine oturamadı.
İçeride bazı mahkumlarla gardiyanların anlaştığını, bazı mahkumlara 'içeride isteğini yapma' hakkı verildiğini anlattı. Eşim ranzada kalıyordu normalde, revir için çok ısrarcı olunca bu mahkumlar ranzadan atıp koğuşun içinde başka bir bölümde yerde yatırmışlar. Kendilerine zorla sigara aldırmışlar. Hatta gardiyanlar bile bazı mahkumlardan zorla kendilerine sigara almalarını istiyormuş.
'Havlu ve iç çamaşırını kantinden zorla aldırttılar'
Zaten kronik rahatsızlıkları nedeniyle her yemeği yiyemiyordu. Kantinde de hem gıda hem kıyafetler çok pahalıydı. Özellikle iç çamaşırı ve havluyu sadece kantinden alabiliyorsunuz. Benim götürdüklerimi almadılar ve kantinden zorla aldırtıyorlar. Fiyatlar yüksek tutuluyor. Eşim mecburen uzun süre gittiği iç çamaşırıyla kaldı.
'Hesabına gönderdiğim para günlerce ulaşmıyordu'
Ben internetten de sürekli bakıyordum, 5 No'luyla ilgili hep şikayetler var. Mesela para konusu da bunlardan biri. Ben para yatırıyordum, normalde ertesi gün hesapta olması lazım, eşim arayıp 'Bana para gelmedi' diyordu. Gönderdiğim para 10 gün olmuş gitmemiş. Cezaevini arıyordum, 'Daha hesaba geçmemiştir' diyorlardı. Bu birkaç kez oldu. Arayınca 'Şimdi hesabına geçti' deniyordu. 80'lerde cezaevleri çok kötü diye anlatılırdı, şu anki durum da çok farklı değil.
'Gardiyanlar mahkumları kamera olmayan yerlerde dövüyormuş'
Gardiyanlar mahkumları kamera olmayan yerlerde dövüyormuş. Ya da kamera olmayan odalara çekiyorlarmış. Birçok mahkum da buna şahit olmuş. Bir keresinde eşim doktora gitmek için ısrar ettiğinde 3 gardiyan üzerine yürüyüp kollarını kıvırıp tartaklamışlar.
Bir kadının çocuğuyla 5 dakikayla görüşü kaçırdığı için içeri alınmadığına şahit oldum. İnsanlar uzaktan geliyor, ısrar ettik ama yine de almadılar. Aslında cezaevinin araç çıkartması lazım.
Biz içerideyken malesef bir şey yapamadık. Silivri'de yaşananları görünce eşime şikayet edelim dedim ama kimi kime şikayet edeceksiniz? Bundan sonrakiler bari kurtulsun."