Türkiye'de her yıl binlerce çocuk, yakıcı (koroziv) madde içimi nedeniyle doktora başvuruyor. En fazla içilen madde çamaşır suyu olmakla birlikte, tuz ruhu ve siğil ilacından zarar görene bile rastlanıyor. Yakıcı madde içen çocuğu kusturmak ise en sık yapılan hata. Çünkü koroziv madde içen çocuğun kusturulması, yakıcı maddenin tekrar yemek borusundan geçerek ikinci kez yanık oluşturmasına neden oluyor.
Medical Park Ankara Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Aslan, batılı ülkelerde bu olayların 'ilginç' olarak nitelenecek kadar ender görüldüğünü belirtiyor. Çocukları yakıcı maddeden uzak tutmada yeterli bilincin sağlanmadığına dikkat çeken Doç. Dr. Aslan, şu bilgileri verdi: "Büyük şehirlerdeki referans denebilecek çocuk cerrahisi kliniklerine koroziv madde içimi yüzünden yılda 50 civarında başvuru oluyor. Bu da yaklaşık olarak her hafta en az bir çocuğun koroziv maddeye maruz kalarak bu kliniklere başvurduğu anlamına geliyor. Tüm Türkiye'de bir yıl içinde bu rakam binleri bulabiliyor. Şehirdeki ve ülkedeki tüm çocuk cerrahisi branşı bulunan merkezleri düşünürsek, durumun ne derece vahim olduğu tahmin edilebilir."
Koroziv madde içimine daha çok 2-4 yaş arasında rastlandığı aktaran Aslan, şöyle devam ediyor: "Koroziv; kelime anlamı olarak 'korozyon', yani aşınma, zedelenme yaratan maddedir. Genellikle evde kullanılan temizlik maddeleri, bazı ilaçlar ve dezenfektanlar, daha nadir olarak da sanayide kullanılan maddeler çocuklar tarafından bilerek veya kazayla içilebilmektedir. Koroziv maddeler temel olarak alkali (yüksek pH'lı) ve asit (düşük pH'lı) olarak iki gruba ayrılabilir. Kireç çözücü, lavabo açıcı, tuz ruhu, siğil ilacı en sık karşılaşılan asitik maddeler; çamaşır suyu ve yağ çözücüler en sık karşılaşılan alkali (bazik) maddelerdir."
MİDE KAYBINA BİLE YOL AÇABİLİYOR
Bu tür maddelerin çocuklara kalıcı zarar verebileceği uyarısı yapan Dr. Aslan, "Hem alkali hem de asitik maddeler vücutta ciddi hasar oluşturur. Alkali (bazik) maddeler daha derin hasar oluşturma eğilimindedir ve genellikle yemek borusunu yakarlar. Asitik maddeler ise daha yüzeysel hasar oluştururlar. Yemek borusunu daha hızlı geçtikleri için genellikle midenin çıkışında yanığa neden olurlar. Alkali maddeler daha çok yemek borusunda, asitik maddeler ise midede delinmeye, hatta nadiren yemek borusunun veya midenin kaybına neden olabilmektedir. Hasar bölgesine göre farklı tedavi yaklaşımları söz konusudur. Ameliyat veya anestezi altında girişim gerektiren durumlar nadir değildir. Asitik maddelerin tadı daha acı olduğundan, genellikle alkali maddeler kadar fazla miktarlarda alınamamış olması, teselli düzeyinde bir avantaj olarak kabul edilebilir." şeklinde konuştu.
Türkiye'de çocukların yanlışlıkla en fazla çamaşır suyu içtiğini anlatan Aslan, şunları kaydetti: "Piyasada birçok derişimde bulunabildiği için farklı klinik sonuçlara da yol açabilir. Çocuklar tarafından içilen diğer maddeler yağ çözücü, kireç çözücü ve lavabo açıcısı olarak sıralanır. Çocukların daha nadir içtiği maddeler arasında ise akü sıvısı, ağartıcılar (hidrojen peroksit v.b.), siğil tedavisinde kullanılan asitik ilaçlar ve potasyum permanganat bulunur."
VAKİT KAYBETMEDEN HASTANEYE GÖTÜRÜN
Doç. Dr. Mustafa Kemal Aslan yakıcı bir madde içen çocuğun hemen hastaneye götürülmesi gerektiğine vurgu yaparak şöyle konuştu: "Çocuğun yakıcı bir madde içtiğini anlarsak, onu kesinlikle kusturmaya çalışmamalı ve ağızdan hiçbir şey vermemeye dikkat etmeliyiz. Hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmak dışında çocuğa hiçbir müdahale yapılmamalıdır. En sık yapılan hatalar sıvı içirilmesi, kusturma ve hastaneye geç başvurudur. Çocuğun ağzında yara olmaması yemek borusunun sağlam olduğunu göstermez. Bu yüzden çocuk az miktarda yakıcı madde içse bile sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Hiçbir koroziv (yakıcı) madde alımında kusturma önerilmez. Sadece zehirli (toksik) madde (fare zehri gibi) veya ilaç alımlarında kusturma yapılabilir.
Koroziv madde içen çocuğun kusturulması, yakıcı maddenin tekrar yemek borusundan geçerek ikinci kez yanık oluşturmasına neden olur. Ayrıca kusturma sırasında yakıcı madde solunum yollarına kaçarak yanık oluşmasına ve kimyasal hasara da neden olabilir. Sıvı içirilmesi de kusmayı tetikleyebileceği için önerilmez."
Doç. Dr. Mustafa Kemal Aslan'ın diğer yakıcı maddelerle ilgili uyarılar ise şöyle
Tuz ruhu buharını solumak çok tehlikeli: Bilinçsizce kullanılan deterjanlar solunum yoluyla da çocuklara zarar verebilir. Tuz ruhu gibi çok güçlü korozivlerin buharlarının solunması bile çocuklar için zararlı olabilir. Bu nedenle çocukların temizlik bölgesinden uzakta tutulması çok önemlidir. Özellikle tuz ruhunun eve hiç sokulmaması ve daha kabul edilebilir temizlik maddelerinin evde kullanılması gerekir. Tuz ruhunun evde kullanımı, hijyen yönünden de tamamen gereksiz ve çok tehlikelidir.
Gözüne deodorant sıkarsa suyla yıkayın: Oyun oynarken çocuğunuz gözüne sinek ilacı ya da deodorant sıktıysa, gözünü sadece su ile yıkayın. Gözünde kızarıklık, bulanık görme gibi anormal bir bulgu varsa derhal bir göz doktoruna başvurulmalıdır.
Az alınması hasarı önlemez: İçilen maddenin yemek borusuna veya mideye vereceği hasar içilen miktarla, maddenin yoğunluğu ve kimyasal gücüyle, doku direnciyle, hastanın kusup kusmadığıyla yakın ilişkilidir. Çok az miktarda ağza alındığı, hatta hemen tükürülüp hiç yutulmadığı durumlarda bile çok ciddi hasarlar oluşabilir. Fazla miktarlarda içildiği söylenen bazı maddelerse tahmin edilenden daha az hasar oluşturabilir. İçilen madde, sindirim kanalından ilk geçişte bir doku hasarı oluşturur. Bu hasarın iyileşme döneminde ise yemek borusunda veya mide çıkışında yapışıklık ve darlık oluşur. Bu darlıklar hastanın ağızdan beslenmesini olanaksız hale getirecek kadar ciddi olabilir. Genellikle iyileşme dönemindeki darlıklar, madde içildikten sonra ortalama 3 hafta sonra belirgin hale gelebilir. CİHAN