The Star’da Jasper Mortimer imzasıyla yayımlanan ‘Erdoğan yenildi ama hala başkan‘ başlıklı haber-analiz şöyle:
Soğuk bir rüzgar vardı ve bir şirket yöneticisi, bir sandık merkezinin dışında röportaj vermeye ikna olduğunda hafifçe kar yağıyordu.“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine oy vermeyen Türklerin yüzde 50’sine karşı kullandığı savaş dilinden bıktım” dedi ve “hukukun üstünlüğü yok” diyerek adını vermeyi reddetti .
“Erdoğan diğerlerine “terörist ”veya “terörle ortak çalışanlar” diyor, ancak hepimiz vergilerimizi öderiz; hepimiz orduda hizmet ediyoruz.”
Şehrin diğer tarafında, yeşil bir başörtüsü ve koyu siyah palto giyen bir kadın, bu sefer muhalefet için oy vermeye niye bağlı kaldığını açıkladı. “Pazara gittiğimde, bir veya iki liraya mal olan patates ve soğan için şimdi beş lira ödüyorum, Türkiye’de yetişiyorlar” dedi ve ismini vermeyi de reddetti.
Seçmenler, Pazar günü yapılan seçimlerde AKP’yi İstanbul, Ankara ve diğer bir çok şehirde belediye binalarından dışarı atarak, Erdoğan’a 17 yıllık iktidarının en utanç verici yenilgisine maruz kalmasının temel sebeplerini açıklamış oldu.
Muhalefet şimdi Türkiye’deki en büyük üç şehri kontrol ediyor. Bu şehirlerin toplamı nüfusun yaklaşık yüzde 30’unu oluşturuyor. Ancak AKP ve sağcı müttefiki MHP parlamentoda hala çoğunlukta. Erdoğan hala başkan. Ve soru şu: seçmenlerin Erdoğan’ı reddetmesi O’nun değişmesine ne kadar etki edecek?
Ankara Üniversitesi’nden emekli siyaset profesörü Dogu Ergil şunları söyledi, “Ekonomik gelişme bir zorunluluktur” dedi. Ekonomi durgunluk içinde; enflasyon yüzde 20, işsizlik yüzde 13,5 ve insanlar sübvanse fiyatlarla, sınırlı miktarda sebze almak için özel olarak imal edilen tezgahlarda sıraya giriyorlar. Erdoğan öyle tekelleştirdi ki her şeyi kontrol edebilir ve her konuda karar alabilir. Yani (bunu değiştirmek için) mevcut sistemin tamamen geri çevrilmesi ile değişim olur ve Erdoğan bunu yapmayacaktır. ”
Seçimde, en büyük ikinci muhalefet partisi olan Halkın Demokrat Partisi (HDP), muhalefet oylarını bölmemek için Türkiye’nin batısındaki şehirlerde aday göstermedi. Partinin eski lideri Selahattin Demirtaş, “terörist propagandasını yaymak” suçundan hapiste, destekçilerine, “faşizme oy vermemeleri” yönünde cezaevinden bir bildiri yayınladı.
Kürt yanlısı partinin bu taktiği, muhalefetin adayına, 2 milyon Kürt nüfusu olan İstanbul’da 20 bin oydan biraz fazla bir rakamla zafer kazandırdı.
Erdoğan, HDP’yi “terörist” olarak nitelendirdi, partinin Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile aynı hizada olduğunu iddiasını yineledi (HDP iddiaları yalanlıyor). Ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile İyi Parti (İyi) ittifakını “terörizm ile işbirliği” ile suçladı. İYİ parti lideri Meral Aksener, geçen ay Denizli kasabasında büyük bir kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada, “Cumhurbaşkanının terörist olarak adlandırdığı Denizli vatandaşları, siz nasılsınız?” diyerek espiri yaptı.
Prof. Ergil, Erdoğan’ın böyle konuşmaları (nefret söylemlerini) bırakmasının mümkün olmadığını, “O’na göre bu söylemlerin kendi taraftarlarını birarada tutmak için gerekli bir mekanizma olduğunu” dedi.
Ancak Erdoğan seçim sonuçlarından açıkça etkilendi. Ankara’daki AKP genel merkezinin balkonunda göründüğü zaman, yenilgi havasındaydı. Kalabalık, seçim gecelerinde toplanan 10 000’den çok daha azdı, yaklaşık 2 000 kişiydi. Erdoğan rahatsız edici bir ruh hali duydu ve konuşmasına bir şarkı söyleyerek başladı. Erdoğan kalabalığa “Şehirleri nasıl yöneteceklerini göreceğiz” dedi.
Erdoğan halen İstanbul, Ankara ve İzmir’de güç kollarına sahip olacak. Şehirler fonlarının çoğunu merkezi hükümetten alıyor. Kentlerin belediye başkanları şu anda tüm CHP üyeleriyken, AKP İstanbul ve Ankara şehir meclislerinde çoğunluğun tadını çıkaracak.
Türkiye’deki düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu müdürü Özgür Unluhisarcikli, hükümetin şehirlere fon tahsis etmesinin yasaya uygun bir formüle göre sabitlendiğini söyledi. Ancak şehirler bir yeraltı demiryolunun inşa edilmesi gibi büyük projeler için fazladan fon başvurusunda bulunduğunda, Erdoğan bu tür projeler için para ödeyecek bakanlıklar üzerindeki kontrolünü kullanabilecek.
“Merkezi hükümet muhtemelen (CHP’nin kontrol ettiği) şehirlere daha az yatırım yapacak, ancak İstanbul’a nasıl daha az yatırım yapacaksınız?” diye imalı bir soru sorarak, İstanbul’a daha az yatırım yapılamayacağını belirtti Ünlühisarcikli. Şehrin 15 milyonu nüfusun beşte birini oluşturuyor.
Eski editör Murat Yetkin, “AKP’nin İstanbul ve Ankara’daki belediye meclis üyelerinin çoğunluğuna sahip olmasının, Erdoğan’a belediye başkanları üzerinde ‘sınırlı bir etki’ sağlayacağını” söyledi. Ancak yeni seçilen Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş, AKP meclis üyelerini, belediye meclisinin bütçe komitesine tayin etme niyetini çoktan ilan etti.
Yetkin röportajında, “Çok akıllıca bir hareket bu, İstanbul’un yeni belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da belediye meclisindeki AKP’lilere ulaştığını, bu tür uzlaşmacı hamlelerin belki de belediye başkanlarının işlerini kolaylaştıracağını” söyledi.
Kampanya sırasında Erdoğan, Kürt seçmenleri, HDP’yi Türkiye’nin güneydoğusundaki şehir meclislerine geri götürürlerse, seçilen belediye başkanlarını görevden alınacakları ve mütevelli heyeti atayacakları konusunda uyardı. Geçtiğimiz iki yılda, cumhurbaşkanı 90’dan fazla HDP belediye başkanını görevden aldı ve yerine hükümet tarafından atanmış yöneticilerle değiştirdi.
Pazar günü HDP, Türkiye’nin sanal Kürt başkenti Diyarbakır da dahil olmak üzere sekiz il ve il ele geçirdi. Pek çok kişi Erdoğan’ın seçimleri tersine çevirme tehdidinde bulunup bulunmayacağını soruyor.
Ergil, “Her şey danışmanlarının söylediklerine bağlı” dedi. Karar, “Kürtleri AKP için iyi hale getirmek için iyi mi” veya “onları geri kazanmak” için, Kürtlerin yüzde 30 ila 40’ı AKP’ye oy verirken daha iyi bir fikir olup olmayacağına dair siyasi bir hesaplama olacak.
Erdoğan istediği politikasını sürdüredursun, analistler O’nun seçimin açığa çıkardığı iktidardaki büyük çatlağı iyi tamir etmesi gerektiğine inanıyor.
Ergil, “CHP büyük şehirleri kazandı, insanlara daha iyi bir gelecek vaat ettiği için değil, Erdoğan’a olan inanç kaybı nedeniyle” dedi.