Gece oturdum, mahkemenin kabul edip CD halinde medyaya dağıttığı iddianameyi okudum.
İddianamede olmaması gereken
telefon konuşmaları, gereksiz geyikler bir yana, iddianamenin çatısı
sakat.
Çünkü, iddianameyi ciddiye alacaksak, ki insanlar hakkında ağır
hapis cezaları talep edildiği için almamız gerekiyor, polis ve savcının hileli bir federasyon seçimine ve mafyanın bu seçimde etkili olmasına göz yumduğunu kabul etmemiz gerekir.
Savcı,
İstanbulspor Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ’ın İstanbulspor-
Fenerbahçe maçında
futbolcularından
şike yapmasını istediğini, bunun karşılığında da Aziz
Yıldırım’ın kendisine
Federasyon Başkanlığı sözü verdiğini iddia ediyor.
Bu iddiaya göre de Yıldırım’ın Fenerbahçeli Mehmet Ali
Aydınlar yerine Gümüşdağ’ı desteklemesinin arkasında bu ilişki yatıyor.
Yani, savcıya göre
Sedat Peker üzerinden futbola mafyayı sokan Yıldırım, benzer yöntemlerle Federasyon’a hakim olmaya çalışıyor.
İddia doğruysa, başkan yapamıyor ama başkan vekili olmasını sağlıyor.
Savcı bunu ne zaman öğreniyor, Federasyon seçimlerinden aylar önce daha lig devam ederken.
Şike üzerinden anlaşarak Federasyon seçimlerini belirlemek mi ağır suç yoksa eski yönetimi
baskı yaparak
hakem tayinlerinde etkili olmaya çalışmak mı?
Polis ve
savcılık,
operasyon başladığında gazetelere çeşitli bilgiler sızdırıp kamuoyu oluşturmaya çalıştı ama Federasyon seçimindeki bu ilişkiye hiç değinmedi.
Gümüşdağ hakkındaki iddialar ve özel yöntemlerle gözaltına alınması ancak şikeyi düzenleyen
yasanın Meclis’te görüşüleceğinin anlaşılmasıyla gündeme geldi.
Bu yasa değişikliği gündeme gelmese, Gümüşdağ
sanık olur muydu, bilemiyorum.
Olması da hukuki temele mi dayanıyor yoksa futbol dünyasına
bomba atmaya mı, o konuda da kuşkularım var.
Tamam futbol alemimiz sorunlu, karanlık ilişkilerin hakim olduğu bir alan ama yargı için ne diyeceğiz peki?
Tamam, maç ortasında Meclis’in kuralları değiştirmesi yanlış ama yargının yasamayla bilek gücüne girmesi daha da yanlış.
Ayrıca, iddianameyi Ankara’daki atmosfere göre belirlemesi ise kabul edilemez.