Başbakan Erdoğan,
sporda
şike suçlarıyla ilgili iddialara bakmak için özel ihtisas
mahkemeleri kurulmasını istemiş.
Çok yerinde ve doğru bir karar ama yeterli mi emin değilim.
Çünkü
Fenerbahçe üzerinden başlayıp birçok kulübe yayılan son şike soruşturmasında hukuk adına ciddi hatalar yapıldığına inanıyorum.
Önce
Türkiye’yi derinden sarsan ve Avrupa’da da ilgi uyandıran bu soruşturmanın nasıl başladığını hatırlayalım.
Olayların başlangıcı Giresunspor’la ilgili.
Burada şu anda ikisi de cezaevinde olan iki çete reisinin biri gerçek, diğeri manevi oğlu bu kulübün denetimi üzerine kavgaya tutuşuyor.
Büyük bir
mafya savaşı çıkmasından endişelenen polis
teknik takibe başlıyor.
Bu takip sırasında taraflardan biri olan Olgun Peker’in başta Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz
Yıldırım ve
Futbol Federasyonu yetkilileri olmak üzere çok sayıda insanla ilişkisi tespit ediliyor.
Operasyon başladığında
silahlı ele geçen kişiler Olgun Peker’in adamları aslında ve diğer
sanıklarla bir ilgisi yok.
Futbolcuları tehdit etme, alacaklarından zorla vazgeçirme gibi eylemler bu grubun işi.
Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının bu işlerle ilgisi yok. Bunu zaten kendilerine
savcılıkta yöneltilen suçlardan anlıyoruz.
Yani bir tarafta silahlı çete oluşumu, diğer yandan bu çetenin kimi unsurlarıyla
telefon konuşmalarından ibaret ilişkisi olan bir grup sanık var.
Bunun yanında, bu grupla hiçbir şekilde ilgisi ve ilişkisi olmayan
Beşiktaş Kulübü yöneticisi
Serdar Adalı ve Teknik Direktörü
Tayfur Havutçu var.
Bu ikiliye yöneltilen
suçlama Türkiye Kupası finali öncesi
rakip takım oyuncularına
transfer teklif edip şike girişiminden ibaret.
Yani bu isimlerin çete unsuru olduğu iddia edilen şahıslarla dolaylı bir ilişkisi de yok.
Özel yetkili mahkemeler bir zamanların ünlü Devlet
Güvenlik Mahkemeleri’nin yerine kuruldu.
Yetkileri arasında devletin güvenliğine yönelik silahlı
örgüt,
terör, uyuşturucu kaçakçılığı,
darbe girişimi gibi örgüt suçları var.
Bu suçlarla mücadele açısından da özel yetkilerle donatılmış durumda bu mahkemeler.
Şimdi dönüp baktığımızda, başta Beşiktaş kulübü yetkilileri olmak üzere Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının yanlış ve haksız bir şekilde özel yetkili mahkemeler tarafından tutuklandığını görüyoruz.
Serdar Adalı ve Tayfur Havutçu ellerine silah alıp rakip oyuncuları tehdit etmiş veya silahlı adamlara tehdit ettirmişçesine bu mahkeme tarafından tutuklandı. Doğru olan çete unsurlarıyla ilgisi olmayan sanıkların özel yetkili yargılama kapsamına alınmamasıydı. Alınmaları, tutuklanma ve delillerin kendilerinden saklanmaları gibi sonuçlar doğurdu.
Bugün ortada hukuk açısından kabul edilemez bir durum var. Savcılık tarafından çete kapsamına sokulan insanların hakları ve özgürlükleri bu kararlar kısıtlanmış durumda.
Futbolda işlendiği iddia edilen suçlara ilişkin özel mahkemeler kurulması yerinde bir karar.
Ancak önümüzdeki tablo, haksızlıkların derinleşmemesi ve telafisi imkansız zararlar doğurmasının önlenmesi için uygulamaya acilen geçilmesini gerekli kılıyor.
Sayın Başbakan kişiliği itibariyle
adalet duygusuna önem veren bir insan.
Bu nedenle
futbol camiasındaki insanları
mağdur eden bu olaya ilgisinin sürmesi ve sonuç alması gerekir çünkü ortada büyük bir yanlış var.
Bunun yanı sıra özel yetkili mahkemelerin yetkileri konusunun bir daha gözden geçirilmesi ve yetki alanı dışında harekete izin verilmemesi de önem taşıyor. Bu takdirde çetelerin yanından teğet geçen veya geçmeyen herkes bu mahkemelerin yetki alanına sokulabilir.
Böyle bir durum adalet duygusunu zedeler ki, hukuk devleti için en istenmeyen sonuç ortaya çıkar.