IMF eski Başkanı Dominique-Strauss Kahn New York’ta bir otelin
kral dairesinde temizlikçi kadına
tecavüz iddiasıyla tutuklanınca Fransa’da
kıyamet koptu.
Ünlü felsefeci Bernard-Henry Levy yakın arkadaşını savunan bir
makale bile yazdı.
Levy, otellerde kadınların temizliğe ikişer ikişer gönderilirken Kahn’ın odasına tek başına bir kadının gönderilmesini eleştirdi, ‘’Burada
komplo var’’ demeye getirdi.
Çünkü DSK’ya atfedilen
taciz, sarkıntılık gibi suçlar
Fransızlar’ın normal karşıladığı, görmezden geldiği türdendi.
Bu tip iddialar bugüne kadar hep halının altına süpürülmüş görmezden gelinmişti.
Amerikan polisi ve yargısının, Fransa’nın müstakbel Cumhurbaşkanı’na bu nedenle
kelepçe takıp hapse atması
akıl almaz bir şeydi.
Çünkü Kahn, Fransız sistemi içinde dokunulmaz bir adamdı.
Canının istediğini yapar, başı derde girmez, hukukun erişiminin dışında kalırdı.
Fransa’yı
Türkiye ile temizlikçi kadını
demokrasiyle, Fransız elitini de askerle değiştirin tabloyu netleşir.
Türkiye, yakın zamana kadar demokrasiye tecavüzün suç sayılmadığı bir
ülke durumundaydı.
Tecavüzlerin yıldönümünü yıllarca bayram olarak kutladık bile.
Demokrasiye yönelik her taciz, ‘’Siviller de işin suyunu çıkardı, iyi ki asker var, hayatımız tehlikedeydi’’ gibi gerekçelerle haklı çıkarılırdı.
“Dişi köpek
kuyruk sallamasa, erkek köpek saldırmaz’’ örneğinde olduğu gibi, demokrasiye tecavüzde de
mağdur değil tecavüzcü haklı görünürdü.
Açıkçası tecavüzcünün üzerine gidecek bağımsız bir yargı sistemi de yoktu, çünkü o da tecavüz edenlerin denetimindeydi.
Demokrasi açısından tam bir ‘’Tecavüz kaçınılmazsa, zevk al’’ durumu vardı yani.
Bu tablo son yıllarda değişmeye başladı.
Önce bazı
emekli generaller tutuklandı.
Şöhretleri kötü, rütbeleri düşük olduğu için arkalarında uzun süre duran olmadı.
Ancak yeni belgeler, yeni bilgiler ortaya çıktıkça
generallerin rütbesi de değişti, statüsü de...
Emekli orgenerallere muvazzaflar eklendi.
Delillere bakmadan arkadaşını savunmaya soyunan Bernard-Henry Levy’nin benzerleri ortalığa döküldü.
Yeraltından çıkan silahları, Hrant Dink’in kaldırımda yatan cesedini,
Danıştay baskınında öldürülen yargıcı, tecavüzcünün suçlarla dolu sabıkasını görmezden gelip ‘’komplo’’ diye tutturdular.
Oysa halıda sperm kalıntısı vardı.
Çünkü, demokrasiye Fransızlardı.
Bu kampanyanın başını
Hürriyet gazetesi çekti, bağlı gazeteler
destek verdi.
Akla gelebilecek herşeyi söylediler, söylemeye devam ediyorlar.
Koskoca generaller nasıl tutuklanırdan başlayıp komploya kadar vardılar.
Bir tek gün bu askerlerin demokrasiyle ne derdi var diye sormadılar.
Çünkü tecavüzcünün tahrikçisi onlardı.
‘’Bu kadın sana bayılıyor’’ diyerek baştan çıkarma işlevini onlar üstlendi.
Sivilleri aşağılayıp askeri onlar yüceltti.
Çünkü demokrasiye Fransızlardı.
Bugün gelinen noktada
Hava Kuvvetleri Komutanı olması beklenen bir orgeneral tutuklandı.
Keşke olmasaydı ve o general her
Harp Okulu öğrencisinin hayali olan o makama oturup sonunda mutlu bir şekilde emekliye ayrılsaydı.
Ama başka şansı yoktu.
Çünkü o okula girdiği günden beri memleketi sivillerden korumanın görevi olduğu öğretilmişti ona.
Okul ve dersler aynı kalmıştı ama dünya ve Türkiye çok değişmişti.
Şimdi GATA’daki odasında bunları düşünüyordur belki.