NEFRETTEN NEFRET EDİYORUZ...
Minberden yükselen sesin sahibi böyle diyordu.
Onun hülyalarında, elinde
kalem gönlünde iman ile bu milletin ferdlerinin güzel yerlere gelmesi var.
Yıllardır gönül verdiği bu
dava uğruna dövene elsiz, gönül koyana da gönülsüz yoluna devam ediyor.
Kendi
kalp burkuntuları içinde bir neslin yetişmesi için uğraşıyor. Gözyaşları bir çiçeğin daha açmasına belki de bir vesile oluyor.
O
çiçek müesseselerden biri de ilim deryası
Cizre’de açılmıştı.
Büyük
İslam alimi büyük müderris Melayı Ciziri’nin memleketine.
Zamanında 160 medresenin eğitim verdiği yer Cizre.
Kırmızı medresesi ile ünlü Cizre.
Nasıl unutursun gafil kafam...
Hz. Nuh’un kabrinin bulunduğu...
O yüce Peygamberin metfun olduğu Cizre...
Dindarlığı ile din ve diyanete sahip çıkması ile bilinen Cizre...
Sözün hasılı Cizrelilerin gayretleri ile
İmam Hatip öğrencilerine UFUK olsun diye açılan
Ufuk Öğrenci Yurdu gönlü kara, sineleri kirli, elleri kan, kafaları şiddete kilitlenmiş bir kısım gafillerin saldırısına uğradı.
3 kardeşimiz yandı. Ah Fehmi Kardeşim bir
fidan olup açacaksın Cizre’ye.
Belki gönlün kırık ve vücudun yaralı ama Sen Melayi Ciziri’nin torunu...
Sen her seferinde saldırıya uğradığında bunlar beni bilmiyorlar diyen Hz. Peygamberin ümmetisin.
Sen ateş atılırken sadece Rabbine kilitlenen Tehvid Peygamberi Hz. İbrahim’in yadigarısın...
Bilmem ki akan bir iki damla gözyaşımız senin yanan sineni dindirir mi?
Cizre belki de artık yananların sinesinde bir daha yanmayacak...
Cizre artık zorbaların ve kendi bilmezlerin memleketi olmayacak.
Cizre Ebul İz’lerin memlekti olacak. Cizre bağrında sakladığı Mem u Zinlerin aşk ve sevda iklimi ile yaşayacak.
Ve bir kez daha asrın büyük dava adamının dediği gibi...
Zalimler için yaşasın Cehennem...
Ne demiş büyük
şair...
Biz gelmedik
kavga için.
Biz geldik sevgi için.
Dostun evin gönüllerdir.
Gönüller yapmaya geldik.