MHP’de
kaset dalgasının
seçime doğru hız kazanacağı iddiası tüm kulislerde dile getiriliyor.
Doğrudan Devlet Bahçeli’yi
hedef alan bu kasetlerde değişik türde ilişki görüntüleri olduğu iddiası da var.
TİB elinden geleni yapıp bu tip kasetlerin yayınının mutlaka önüne geçmeli.
Eğer herhangi bir
site böyle bir imada bulunursa, seçim sürecine fesat karıştırmaktan hemen kapatılmalı.
Bu insanların özel hayatına ilişkin olan kısım.
Bir de teröre ilişkin haberler var.
Ergenekon’un bir grubunun Kandil’de PKK’nın sertlik yanlısı kanadıyla görüşmeler yaptığı, seçimden sonra kanlı eylemlerin gündeme geleceği SABAH’ın manşetinde yer aldı.
Haberde görüşmeye giden isimlerin bilinmesi rahatlatıcı bir gelişme çünkü eylemlerin planlama safhasında öğrenilebileceğinin bir göstergesi bu.
Seçimden sonra kanlı eylemler planlamanın tek amacı olabilir, anayasa değişikliğini engellemek.
Bu anayasa 1980 Darbesi’nin tüm izlerini taşıyor içeriğinde.
Kanla yazılmış bir anayasa bu.
Diyarbakır, Mamak,
Çanakkale, Metris cezaevlerinde işkencelerde, darağaçlarında can verenlerin kanıyla yazılmış bir anayasa.
Türkiye’nin hiçbir dönemiyle kıyaslanamayacak bir acı yaşandı 12 Eylül’de.
Amaç toplumsal muhalefeti kısmaktı.
30 yıl boyunca da tam bunu başardı.
İnsanlar
siyaset ve siyaseti temsil eden her şeyden korkar hale getirildi.
Bakın ortadaki tablonun fotoğrafı
Milliyet Gazetesi’nin dünkü birinci sayfasında vardı.
Parasız eğitim talep ettikleri için yasadışı
örgüt mensubu oldukları iddiasıyla tutuklanan bir grup
genç aylardır cezaevinde.
Bir hakkı talep etmenin yargı tarafından acımasızca cezalandırıldığı bir toplumsal düzen yaratıldı.
Hukukun tek amacı, askeri
vesayet sistemini korumak olarak görüldü.
Adalet ancak
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bulunan bir değer haline geldi.
Kendini devletin koruyucusu olarak gören yargıçlar şimdi son referandumun gereğini yerine getirmemek için direniyor.
Yeni seçilen
Yargıtay ve
Danıştay üyelerine
sandalye bile verilmiyor, işbaşı yapmaları engelleniyormuş.
Her şeyin çığırından çıktığı bir dönem bu çünkü kansız bir devrim yaşıyoruz.
İkinci Cumhuriyete geçiş süreci bu.
Değişim isteyenlerin de, değişime direnenlerin de kafasının karışık olduğu, yerlerini şaşırdığı bir dönem bu.
Yeni anayasa ve ona bağlı olarak çıkarılacak temel yasalar, geçişi tamamlayacak aslında.
Bütün
kavga bu süreci geciktirme, öteleme ve mümkünde engelleme çabasından kaynaklanıyor.