Çok şey mi istiyoruz siyasetçilerimizden?
Dürüst olmak, sözünün eri olmak, adam gibi adam olmak bu kadar mı zor? Hiç değilse oldukları gibi görünseler…
MHP’lilerin bugünlerde başı dertte. Koskoca parti, köklü bir ideoloji ve o anlayışa gönül vermiş milyonlarca insan, kendilerini temsil eden bazı şahısların gerçekliğiyle yüzleşiyor. Ve ne yazık ki acı bir karşılaşma oluyor bu.
Geçen hafta ortaya çıkan videolar
politikanın anlam itibariyle
iki yüzlülük demek olduğunu, siyasetçilerin de politika yaptığını hatırlattı bir kere daha. Ve MHP’nin ikisi genel başkan yardımcısı 4 mensubunun görüntü ve
ses kayıtları,
seçmenin başında
bomba gibi patladı.
Yayınlanan o kayıtlar tek kelimeyle bir faciaydı. Hem de
CHP eski lideri Deniz Baykal’ı koltuktan eden görüntülerden daha beter. Çünkü o görüntüler her hal ve hareketiyle sizi temsil ettiğini zannettiğiniz bazı şahısların sadece rol icabı öyle göründüklerini ilan ediyordu.
Sanki bir sinema salonunda film izliyorsunuz da, filmin hikayesine kendinizi kaptırdığınız en can alıcı anda, perdedeki kahramanınız gözlerinizin içine bakıp,
“bütün bunlar saçma bir yalan, üzerimdeki kırmızı renkli sıvılar da kan değil salça” diyor.
Yetmiyor, sizin haliniz ve hassasiyetinizle alay ediyor. Zihninizde, beyninizde, kalbinizde akan nehirleri tersine çeviriyor. O görüntüleri izl
erken bir seçmen ve vatandaş olarak aldatılmışlığınıza acıyorsunuz.
“Keşke hata yapmış olsa” diyorsunuz gönülden. Çünkü insan dediğin hata yapar, kabul. Mesleği, görevi, rütbesi, sosyal statüsü, inancı, milliyeti ne olursan olsun. Dili sürçer, ayağı kayar, sendeler, öfkelenir, gaza gelir, düşer kalkar. Amenna. Zaafları vardır insanın. Ve bazen bu zaaflarına yenilir. Ama bu hatalar çoğu zaman görmezden gelinir, affedilebilir ya da makul cezalarla sahibinin kulağı çekilir. Ama hatadır ve geri dönüşü, telafisi ya da affı her zaman vardır.
Lakin MHP’de patlayan skandalı skandal yapan
zaaflar değil. Sadece bir eşe
sadakatsizlik hiç değil. Milyonlarca seçmene, onların fikir ve ideolojilerine
ihanet… Oy istediği insanlara “yuvarlak” diyen, onların kutsal saydığı değerleri iğrenç emellerinin fantezisi olarak gören bir kişilik duruyor karşınızda.
İşin vahim yanı; temsil ettiği camiayı aldatmışlığını, bütün
inanç ve hassasiyetleriyle alay etmişliğini bir kenara bırakıp, onun bu hallerini deşifre eden videoları “bir
seçim komplosu” olarak niteliyor. Vatandaşa karşı oynadığı tiyatronun devam etmesinde ise bir beis görmüyor.
Partinin lideri olan Devlet Bahçeli’ye gelince: O skandalın komplo deyip ört bas edilemeyecek kadar büyük olduğunu erken fark etti. İstifa ettirdi
yöneticilerini. Ancak iş burada bitti mi?
Hayır. Kendisi de bazı soruları cevaplamalı.
Mesela yönetici olarak yanında duran şahısların bu fantezilerini, fikir ve görüşlerini, seçmene bakışlarını, kırdıkları cevizleri, devirdikleri çamları, yedikleri haltları biliyor muydu?
Biliyorduysa, tabanının gönlünde siyasi bir partiden çok daha başka bir yeri olan MHP’de bu kişilerin ne işi vardı? Yönetim neden bu şahısları skandal patlamadan önce partiden uzaklaştırmadı?
Bilmiyorsa… O da ayrı bir fecaat. Çünkü yayınlanan kayıtlardan anlaşıldığı üzere şahıslar bu düşünce ve anlayışlarını pek saklıyor gibi görünmüyorlar. İçlerini döktükleri kişiler sırdaşı ya da eşleri değil, hayat kadınları. Muhtemel ki
Rusya bile duydu MHP’de MHP’nin hassasiyetleriyle taban tabana çelişen şahısların yöneticilik yaptığını.
Öyleyse bir soru daha. Bahçeli diğer yöneticilerin MHP’li olduğundan, seçmen de Bahçeli’den emin mi?
[email protected]
twitter.com/@nadirkilic