Ergenekon Soruşturması'nı yürüten
Savcı Zekeriya Öz, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından, "
terfi ettirildi" görüntüsü altında "görevinden alındı."
Zekeriya Öz, "
teknik" yanı ağır basan bir savcıydı. "Politik" değildi.
Yani Savcı Öz
soruşturmayı teknik olarak sürdürürken, olayın politik-sosyal-
psikolojik yönlerini pek önemsemiyordu.
Örnekler ortada...
"Prof.
Türkan Saylan gibi
hasta ve
yaşlı bir kişinin evi aranırsa ne olur" diye sorduğunuzda... Herkes, "Büyük yaygara çıkar" diyecektir.
Savcı Öz ise meselenin bu yönüne bakmadan, sadece ipuçlarını takip ediyordu.
***
Aynı soruşturma mantığı kendisini,
Nedim Şener ve Ahmet Şık'a ulaştırmıştı...
Bu iki isim,
Aydın Doğan medyası ile Dev-Yol / ÖDP kesimini ayağa kaldırdı.
Vatandaşın zihninde, "Kitaba
sansür"
imajı ağır basarken, yurtdışından "
Basın özgürlüğü" uyarıları geliyordu.
"
Danıştay baskınının, Zirve katliamının, topraktan çıkarılan silahların,
darbe ve suikast planlarının yanında... Örgüt dokümanı olsa dahi, iki-üç kitabın ne önemi var" diyen çoktu.
Ergenekon'un
beyin takımı ve tetikçileriyle kıyaslandığında, Şener ve Şık'ın konumu, tavşanın suyunun suyu gibi bir şeydi.
***
Bazı şaşkınlar bu tasarrufların
Hükümete ait olduğunu sanıyordu.
Halbuki Savcı Öz'ün "imaj ve denge gözetmeyen" tutumundan en çok rahatsız olan Hükümet çevreleri, en çok hoşlanan ise Ergenekon şebekesiydi...
Hangi siyasetçi, sabah gazetede,
akşam televizyonda, kendisine "sansürcü-baskıcı" denmesinden memnun olur?
Keskin
sirke küpüne zarar vermeye başlamış, kamuoyu araştırmaları, soruşturmaya olan güvenin azalmaya başladığını göstermişti.
Sonuçta Savcı Öz başka bir göreve verildi.
Yeni
özel yetkili savcı kim olursa olsun, soruşturma daha "dengeli" biçimde sürdürülecektir.
Arama ve tutuklamalar elbette yine olacak... Ama Ergenekon dostlarının yaygara koparmasına mümkün olduğunca fırsat verilmeyecek. Yani atılan taş, ürkütülen kuşa değecek.
Madem "klasik sirkeyle" olmadı, "balzamik" kullanılır. Önemli olan
yerli Gladio salatasını yiyip bitirmek değil mi?