Taraf Gazetesi, Wikileaks belgeleri kapsamında müthiş bir
analiz yayınladı dün.
Analiz
AK Parti’nin 2002 Kasımı’ndaki zaferinden 13 gün sonra kaleme alınmış.
Analizi yazan, Büyükelçi Robert Pearson.
Wikileaks’te yeralan telgrafların bir bölümü analiz, bir bölümü
Ankara dedikodusu şeklinde.
Pearson’ın kaleme aldığı
rapor bu açıdan önemsenmeye değer.
Bakın neler diyor, dönemin
Amerikan Büyükelçisi:
‘Eski bir Milli
Güvenlik Kurulu üyesi bize, Derin Devletin kalbinde cumhurbaşkanlığının (ki kağıt üzerinde sınırlı yetkisi var), askeriyenin (ki resmen Başbakan’a bağlı) ve yargının (ki resmen bağımsız) bulunduğunu anlattı.
...Derin Devlet hükümetin aktivitesini etkilese de, hükümetin Derin Devlet üzerinde esas itibariyle hiçbir nüfuzu yoktur.
...Kaynaklarımız, bize Derin Devlet’in kimi zamanlar görüşlerini kabul ettirmek için kanunsuz yollara da başvurduğunu hatırlattılar. Bu genellikle imalar ve gözdağı yoluyla yapılsa da, geçmişte güvenlik ve istihbarat örgütleri arasındaki kötü kokulu bir ilişkinin; silahlı kuvvetlerin; ve onların himayesindeki
Hizbullah ve
mafya gibi grupların devreye girdiği olmuştu.
...
Anayasa Mahkemesi’nde uzun süredir görev yapan bir
yargıç, kısa bir süre önce bize, büyük ölçüde Türk sistemindeki asker egemenliği anlamında kullandığı Derin Devlet’in işleyişinin ve nüfuzunun
tarifini yaptı. Bu yargıç dedi ki, yargı bağımsız değildir ve Kemalist statükoyu ebediyen sürdürmeye yarayan daha geniş bir mekanizmanın önemli ama tali bir parçasıdır.’
Bu, bizim uzun süredir dile getirmeye çalıştığımız
Türkiye gerçeğini yansıtıyor.
Ancak, bu mekanizmanın yargı gibi, önemli ama tali bir parçası olan bir kısım medya, bu gerçeği çarpıtmaya uğraşıyor.
Ergenekon Davası’nı çürütme çabaları, bu analizde tarif edilen asker denetimindeki medya tarafından özenle yürütüldü.
Açıkçası bu bazen Doğan
Medyası, kimi zaman da
Karamehmet Medyası oldu.
Bu grupların
köşe yazarı,
yönetici atamaları askerle
işbirliği, kimi zaman da askerin talimatıyla gerçekleştirildi.
Doğan Grubu’nun etkinliği, Karamehmet’in teknoloji alanındaki etkin varlığı, bu işbirliğinin temel unsurlarıydı.
Anayasa referandumunun ‘
Yargı bağımsızlığı elden gidiyor’ gürültüsüne getirilmeye çalışılmasının ardında da bu işbirliği yatıyordu.
Bu gerçek ışığında, kimi medya patronlarının özellikle Danıştay’da nasıl hep
dava kazandığı gerçeğini de daha iyi anlarsınız.
Bunlar aslında AK Parti muhalifi bile değil, açıkça asker işbirlikçisi.
Sarkozy getirecekse
demokrasiye hayır!
Türkiye müslüman diye
Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıkıyor.
Ülkesinde müslüman kadınların giyimine müdahale ediyor.
Romanları
sınırdışı ediyor.
Bosna katliamını kılı kıpırdaman izleyen bir ülkenin liderliğini yapıyor.
Şimdi kalkmış
Libya’ya demokrasi getirmek için başı çekiyor.
Asıl amacı,
Kaddafi ile karanlık ilişkilerinin ortaya çıkmasını engellemek elbette.
O nedenle, ne kadar Kaddafi’nin devrilmesini istesem de bu gelişmeleri içim kalkarak izliyorum.
Sonu, hedefi belli olmayan bu bombardımanın Libya halkını yoksullaştırmaktan başka fayda getirmeyeceğini düşünüyorum.
Star oldu
Gazetenin yeni uygulamaya geçişini Amerika seyahatim nedeniyle göremedim.
İnternette gördüğüm kadarıyla beğendim.
Ancak gerçek nüshayı görmek bambaşka bir duygu.
Bu
gazete olmuş.
Gerek dizaynı, gerek yazar kalitesi, gerekse yeni habercilik anlayışıyla bir üst lige çıkmış açıkçası.
Başta
Mustafa Karaalioğlu olmak üzere emeği geçen tüm arkadaşları kutluyorum.
Bu gazete de yazmak gerçekten büyük bir keyif.