Askeriyemizin vergiden muaf, para basan şirketleri var.
Bankası da vardı, sattı.
Şirketleri geçen yıl tam 1 milyar lira, eski parayla bir trilyon lira
kazanç sağlamış.
Umur Talu dün
OYAK Yönetim Kurulu Başkanı Emekli Korgeneral
Yıldırım Türker’in açıklamasını köşesine taşıdı.
Silahlı Kuvvetler’in şirketlerinin Türkiye’nin devleri arasında olduğu görülüyor.
Böyle tablolar Mısır’da, Pakistan’da, Türkiye’de görülüyor.
Ne
kağıttan kaplanı, bu bildiğin
Anadolu Kaplanı.
Üretim, ticaret, ihracat yapıyor.
Özetle bizim askeriye askerlikten başka her işte acaip başarılı görülüyor.
Vesayet sisteminin olmadığı
ülkelerde askerin şirket kurması, milyon dolarla kar elde etmesi, insan aklının almayacağı bir olaydır.
Silahlı Kuvvetler’in şirketi bu kadar kazanç sağlıyorsa, biraz da
bağış yapsa diyorum.
Mesela, OYAK bütün
şehit aileleri ve gazilere
maaş bağlasa.
Her ile bir okul yaptırsa fena mı olur...
Memura değil anneye inanan bir
Başbakan!
CHP yöneticileri devletin memurlarını suça
teşvik ederken, suç işlemedikleri için eleştirirken Başbakan Erdoğan, partisinin farkını dün bir kez daha ortaya koydu.
Kendi iktidarları döneminde bir
faili meçhul olduğunu cumartesi günü öğrendiğini belirten Erdoğan, oğlu kaybolan annenin anlattıklarına inandığını söyledi.
Bu ülkenin tarihi yurttaşına değil de, kamu görevlisine inanmayı
tercih eden, etmek zorunda kalan siyasetçilerle doludur.
Bu ülkede bu tavır nedeniyle
kamu görevlileri pervasızca suç işleme cesareti göstermiştir.
Çünkü genelde ya hiç
dava açılmamış ya da açılan davaların üstü örtülmüştür.
Bu ülke 2002’den bu yana hukuk alanında ciddi reformlar atıyor.
Çok çabuk unuttuk, 9 yıl önce karakul ve işkence eş anlamlı kelimelerdi.
Bugün ülkenin başbakanının Cumartesi Anneleri’ni kabul etmesi ve partisinin grup toplantısında ‘Bunlar yapıldı biliyoruz’ demesi, çok önemli bir tavırdır.
Bugün sistematik işkence olduğunu kimse iddia etmiyor.
Avukatsız
sorgu yapılamıyor.
Mükemmel durumda mıyız, değiliz elbette ama bazılarının iddiasının aksine şimdi korku cumhuriyetinden çıkıyoruz.
O annelere değil de, o annelere bu acıyı yaşatanlara ve o zihniyete sahip çıkan siyasilerin olduğu bir ülkede elbette bu kolay değil.
Zaman alacak olan,
sabır isteyen bir süreç.
Faşizan yasaları değiştirmek kolay, zor olan faşizan zihniyeti söküp atmak.
Batum’un güç kaynağı
Energizer pillerinin ‘bunny’si gibi, hiç tükenmiyor vallahi.
Kılıçdaroğlu, liberalleri partiye davet ediyor, o Sezen
Aksu’ya, Sazan Aksu diyor.
Sezgin Tanrıkulu hakikatleri
araştırma komisyonu kurulmasını öneriyor, o araştırılacak dönemin askerini mumla arıyor.
Partisini halktan, demokrat çizgiden koparmak için elinden geleni yapıyor.
Kimse ağzını açamıyor.
Herhalde sırtını sağlam yere dayamış.
Encümend-i Daniş’ten başlayıp Silivri’ye uzanan bir güç ilişkisinin ipuçları çok açık görülüyor.