Herkes
CHP İl Başkanlığı’na getirilen Nebil İlseven’i yazıp çiziyor ama o dönem bir de
Vural Akışık vardı.
İlseven ikinci adamdı, asıl aktör Akışık’tı.
Şu tesadüfe bakın ki, her ikisi de kamu görevini bıraktıktan sonra Doğan çatısı altında yüksek gelirli işlere getirildi.
İlseven ve Akışık kamu alacaklarının tahsili ile görevliyken Doğan’ın kamuya olan borçları düşük
faiz ile ertelenmiş, takside bağlanmış.
Tesadüf, herhalde Doğan kamu adına iş yapma becerilerine hayran kaldı, birlikte çalışma kararı aldı.
“İşini bilen memur” özel sektörde her zaman iyi koşullarda iş bulur.
“Çok iyi bilenler” de önce CEO, sonra da CHP’ye il başkanı olur.
Oysa aynı dönemde benzer bankalara
kredi borcu olan Bilgin Grubu’na ise fahiş faizler ödetilmiş, borç katlanmıştı.
Özetle, rakipler ezilmiş, öğütülmüş, Doğan’a uygun koşullar sağlanmış.
Ardından önce CEO’luk, sonra da CHP İl Başkanlığı gelmiş.
Ne ilgisi var diyeceksiniz, partiyi Doğan mı yönetiyor?
Görünen o ki, öyle...
Emekli bir SSK Müdürü olan
Kemal Kılıçdaroğlu,
Doğan Grubu olmasa o koltuğu rüyasında görür müydü?
Deniz Baykal’ı CHP liderliğinden eden yayınları Hürriyet’i, Milliyet’i, Vatan’ı ile Doğan gazeteleri yapmadı mı?
Şimdi yüksek yargıdaki ses kayıtlarını “etik değil” diye yargılamayanlar, o zaman Baykal’a ait olduğu iddia edilen kasetleri manşete taşımak için yarışmışlardı.
Baykal’a “O
koltukta artık oturamazsın. Derhal
istifa et” çağrısını bu gazeteler manşetlerine taşıdı.
Sabah “Aday değilim” diyen Kemal Kılıçdaroğlu,
akşam kendini genel
başkanlık koltuğunda buldu.
Size bu kadar kıyağı yapan bi
ri, “Kalkıp bizim CEO’yu il başkanı, işsiz yazarı da
vekil yap” derse, “
Hayır” diyemezsiniz.
Çünkü diyet borcunuz vardır.
Oturduğunuz koltuğa bileğinizin gücü, mücadeleniz değil, medya öyle istediği için gelmiş olduğunuz için, il teşkilatlarını da, milletvekili listelerini de medyayı dikkate almadan hazırlayamazsınız.
Kamu borçlarını patronlarına uygun şekilde ayarlayanlar da ödüllendirilmiş olur.
Oysa aynı CHP İl Başkanı, Sabah Grubu’nda da çalışmıştı.
Ama
Dinç Bilgin’e Doğan Grubu’na davrandığı gibi davranmamıştı.
Dinç Bilgin’in bankasına bir tek
kredi borcunu ödememe durumuna düşmeden el konuldu, kamu borçlarına yüksek faizler işletildi.
Buna rağmen Bilgin tüm borçlarını sonuna kadar ödedi.
Şimdi Ağır Ceza’da hakkında verilecek kararı bekliyor.
Medyaya sızan bu bilgiler, yargı hakkındaki tartışmalardan sonra nasıl bir karar çıkar merak ediyorum doğrusu.
Diğer bir merak konum ise CHP’lilerin ruh hali.
Beyler, paşalar ve CEO’lar yönetiminde tam bir seçkinci partisi oldu.
Hepsi, halkı medenileştirme iddiasında olan bir grubun temsilcileri.
Yahya Tezel’e kızıyorlar ama parti değil
mübarek eski zaman Rotary kulübü.
18 yıllık CHP üyesi olmak il başkanlığına yettiğine göre, kimsenin fazla çalışmasına gerek yok.
Sokakta çalışacaklarına lüks restoranlarda viski içip
siyaset konuşsalar daha iyi çünkü partilerinde yükselme yolunu bu açıyor.
Ya babanızın CHP’ye ait bir
soyadı olacak ya da arkanızda güçlü bir medya ağası olacak.
CHP’de çalışacağınıza gidin Doğan’da çalışın; hem daha az yorulursunuz hem de tepeden
inme istediğiniz yere gelirsiniz.
Vah CHP’nin haline.