Bir zamanlar örgütte çalışacak kadar
CHP'ye gönül vermiş olan ekonomi profesörü Prof. Yahya Tezel'in, "partisine" yönelik eleştirilerinin ne anlama geldiğini kavrayamayanlar oldu.
Basit bir CHP'yi yıpratma hamlesi olarak gördüler Tezel'in söylediklerini... Hatta "kıskanıyor" ve "içinde ukde kalmış" diyenler dahi oldu ki akla ziyan bir yaklaşımdır.
Halbuki Tezel'in eleştirileri, adında "
halk" kelimesi geçmesine rağmen, Türkiye'nin bu en eski partisinin, niye "halk" denilen kesimlere yeteri kadar nüfuz edemediğini gösteriyordu.
Mesela dünkü habere bazıları anlam verememiştir:
Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Koordinatörü
Nebil İlseven, CHP'de görev almak üzere şirketten ayrıldı. İlseven'in CHP
İstanbul İl Başkanı olması bekleniyor.
Tabii ki herkes gibi İlseven'in de
siyaset yapma hakkı var. Zaten kimse "yapmasın, etmesin" demiyor.
Zaten İlseven de siyasete
yabancı bir insan değil: 1993'te dönemin CHP İstanbul İl Başkanı
Haluk Ülman'ın yardımcılığını yapmış.
(Not: Haberleri birbirlerinden kopyalayarak geçinen internet siteleri, "Ulman" deyip duruyorlar 40 yılın Ülman'ına... Yalçın Küçük'e sorsak, "Doğrusu, Ulman" der mi acaba?)
Geçenlerde, "Ben 18 yıllık CHP'liyim" şeklinde bir demeci yayınlanmıştı.
***
Yahya Tezel'in değindiği mekanizmayı işte bu olayda da görmekteyiz: Birileri parti teşkilatı içinde çalışmadan,
emek ve zaman harcamadan, hop diye bir koltuğa oturtuluyor.
Peki, bu güç nereden geliyor diye merak ettiğinizde ise karşınıza, CHP-MHP
Koalisyonu hayalleri kuran medya patronu
Aydın Doğan ve onun CHP'li yöneticisi
Zafer Mutlu çıkıyor.
Geçerken bazı arkadaşlara soralım: İkide bir Aydın Doğan'ın,
Hükümet karşısında yelkenleri suya indirdiğini söylüyorsunuz. İlseven'in durumu bu iddianızı
destekliyor mu?
Bir hatırlatma: Deniz
Baykal'ın "kaseti" ortaya atıldığında, birçok kişi şaşkınlık içinde ne olup bittiğini anlamaya çalışırken, Doğan Grubu'nda
kalem şakırdatan yorumcular, "Baykal çekilmelidir" kampanyasına başlamıştı bile!
(Boşuna, "Baykal görevden alındı, yerine Kılıçdaroğlu atandı" demedik!)
***
Yahya Tezel, CHP'nin, kökleri
Osmanlı "kapıkulu sistemine" kadar uzanan bir "aileler ağının" egemenliği altında olduğunu söylüyordu ya yazısında...
Çok haklıydı ama iki noktayı eksik bırakmıştı:
1) Bu ailelerin üyelerine kerterizi veren kim? Hiç kuşkusuz ki askeriye... Bir gözleri hep ordudadır.
2) Peki, siyasette kullanılan para nereden geliyor?
Askeriye ile
ittifak kurmuş olan İstanbul büyük
sermayesinden.
Dedikodu: AKP'ye "
Sözcü" kıvamında muhalefet yapacak bir TV kanalı oluşturuluyormuş. "Peki, para kimin cebinden çıkıyor" diye sordum. Gülerek, "Koyunlara sor" dediler. Ben bir anlam veremedim; ya siz?)
***
Neyse... Bana ilginç gelen bir başka nokta da, CHP'de ter döken sıradan partililerin, delegelerin, bu "kalburüstü aileler şebekesine" karşı ses çıkarmamaları...
Kurultay sandığı önlerine konduğunda, o ailelerin uygun gördüğü kişilere oy vermeleri...
Delegeler, gökten zembille indirilenlere fazla sorgulamadan destek olurken... Dişiyle tırnağıyla kazıyarak tabandan yukarılara çıkmaya çalışan mesela bir Gürsel Tekin'e ancak sarı ışık yakmaları ne tuhaf!
Yahya Tezel'in yazısını okumaları için birçok arkadaşıma gönderdim. "Yeni siyasi yapılar, inşallah CHP'dekine benzemez" diyenler oldu.
Görmüyor musunuz? Onlar da kendi aileleriyle geliyor... Onlar da!