Sapla samanı ayırmak için azıcık marifet, biraz da feraset sahibi olmak gerekiyormuş demek ki. Belki beyinlere bir miktar da protein…
Yoksa
ders kaçkınını öğrenci, huzur bozucuyu
demokrasi yanlısı
protestocu, zannediyoruz. Öyle zannettiriyorlar…
Yeni değil bu halimiz.
Teröristi
çoban, çobanı
terörist zanneden komutanlar gördük daha yakın zamanda. Onların birer
terörle mücadele kahramanı olduğuna inanmamızı isteyenleri de… Sonra hiç cezaevine girmeyen tutukluları,
taburcu olduğu halde hastaneden çıkarılamayanları, millete balyoz indirme planında yakalanıp oyun oynuyorduk diyenleri de…
Onlarla ilgili gerçekler yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor, kafalardaki resim de netleşiyor. Lakin bugünlerde yine kavram kargaşasında
kaos arayanlar türedi. Şimdi anarşizme demokratik hak, saldırgana masum öğrenci, polise dayakçı diyenler var.
Cumartesiden beri bir grup
eylemciyle (medya onlara öğrenci diyor) yatıp kalkıyoruz. Önce dayak yiyenlerini konuştuk, ardından o öğrenci denilen şahısların oluşturduğu yumurta terörünü…
Bu kavram kargaşasında yumurtanın, kendi akı kadar şeffaf ve
temiz olduğunu biliyoruz. Ama öğrenci denilen o şahıslar için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Zaten kendileri de yazmışlar internet sitelerine… Ak Parti’yle mücadelede “şimdilik yumurta” diyorlar.
Belli ki yumurta yetmezse başka silahlar da çıkacak…
Neyse yumurtadan ne çıkacağından önce sevgili medyamızın “masum öğrenci” balonundan ne çıktığına bakalım. Polise saldırı, işyeri taşlama,
banka yakma, terör örgütüne
destek yürüyüşü, işyeri ve
konsolosluk işgali… Evet, öğrenci denilen o şahıslardan bazıları bütün bu eylemlerde var.
Zaten iddiaya göre o gençlerin sicillerinde öğrenciden önce de kadrolu eylemci yazıyor.
Nitekim Mülkiye’de yaşanan olay da o eylemlerden farklı değildi. Kadrolu eylemcilerin başı çektiği eylemde
AK Parti Milletvekili Burhan Kuzu’ya etmediğini bırakmadılar.
Milletvekilliğini bir kenara
koyun, Sayın Kuzu o gençlerin babaları hatta dedeleri yaşındaydı. Ama yumurta yağmuruna tuttular. Hakaretin bin bir türlüsünü yaptılar.
Bu protesto değil, açık bir saldırıydı. Sözlü ve fiili bir saldırı… Ne gariptir ki,
tekme attı diye polisi
linç etmeye kalkışan medya, bu çirkin, edep ve
terbiye yoksunu saldırıya “öğrenci protestosu” dedi. Ne öğrenciler öğrenci, ne protesto protestoya benziyordu.
Yazık ki yumurtalar arada heba oldu gitti.
Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu’nun dediği gibi keşke o yumurtaları atmayıp da yeselerdi. Belki o zaman gözlerine fer gelir, kimin yumurtasına kuluçka, kimin kuluçkasında yumurta olduklarını görürlerdi. Ya da bir yandan “üniversitelere
özgürlük” isterken, ortaya koydukları anarşiyle hangi
Balyoz’a sap olduklarını da daha iyi anlarlardı.