Demokrasiden ve hukuk devletinden ne kadar uzak olduğumuzu,
Balyoz Davası soruşturması kapsamındaki üç komutanın açığa alınması karşısında ortaya konan tepkiler apaçık gösterdi.
Demokrasinin temel şartlarından biri, ülkeyi seçilmişlerin yönetmesidir.
Hukuk devletinin temel şartlarından ilki ise istisnasız herkesin yasalar önünde eşit muamele görmesidir.
Yürütmenin yaklaşımı hem
demokrasiye, hem de hukuk devleti ilkelerine yüzde 100 uygundu.
Muhalefet ise başka telden çalıyordu:
Açığa alınmalara önce
CHP tepki gösterdi: Grup
Başkanvekili Kemal
Anadol olayı "
sivil darbe" olarak niteledi.
Buna kimse şaşırmadı:
Cumhuriyet kurulalı beri sırtını orduya dayamış, kısa aralıklar hariç askeriyeyle aynı frekansta söylemler üretmiş, apoletlilerin maşası olmuş bir parti başka ne yapar ki?
Derken devreye MHP girdi: Başkan
Devlet Bahçeli özetle, "Silahlı Kuvvetler'in moralini ve çalışma azmini bozuyorsunuz" dedi.
Bu açıklama, MHP'nin bir süredir takip ettiği, "Eğer CHP postal yandaşlığından vazgeçerse, ben o pozisyona adayım" siyasetine uygundur.
Sonuç 1: Bütün eksiğine, gediğine, yalpalamalarına, çelişkilerine rağmen, şu anda demokrasiyi ve hukuk devletini pratikte AKP temsil ediyor.
Sonuç 2: Bazılarının iddia ettiğinin tersine Türkiye'de muhalefet var ama
rekabet yok.
Askerperest muhalefet AKP'yi zorlamıyor. Ne zaman ki demokrasi, hukuk devleti ve
insan hakları temelinde siyasi rekabete girişirler, işte o zaman AKP de kendine çekidüzen verir.
EMRE AKÖZ - SABAH