Cumhuriyet, bugün 87. yaşını dolduruyor. Ankara’da
resepsiyon veren verene. Sivil
Türkiye bir tarafta, askeri Türkiye, az ötede başka tarafta.
Benim gözüm daha ötede. Cumhuriyet’in 100. yıldönümüne dikilmiş vaziyette.
İki hafta önce Antalya’da Ansiad’da “Cumhuriyet’in 100. Yılına Doğru Türkiye” başlıklı bir konuşma yaptım. “Cumhuriyet’in 100. yılına 13 yıl var” dedim ve son 13 yıldır, yani 1997’den 2010’a dünyada ve Türkiye’de meydana gelen değişiklikleri hatırlattım.
13 yıl geri gidin, 1997’den 2010’a geçen zamanda olan-bitenin bir bilançosunu çıkartın, 13 yıl sonrasına,
2023’e ilişkin güçlü bir fikriniz olabilir.
Türkiye’nin hedefi Cumhuriyet’in 100 yıldönümünde, yani 2023 yılında dünyanın “en büyük 10 ekonomisi” arasına girmek. Bu hedefi, 1 Mayıs’ta birlikte Oxford’a giderken
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu açıklamıştı.
Türkiye, şu anda ekonomisinin büyüklüğü bakımından, dünyada 16. Avrupa’da ise 7. sırada. Zaten bu sayede “G-20” içinde yer alıyor. Yeni yüzyıla girildiğinde, yani bundan 10 yıl önce, Türkiye, aynı ölçüler içinde 27. sıradaydı. Bu bakımdan, bundan 13 yıl sonra, Cumhuriyet’in 100. yılında Türkiye’nin ekonomi büyüklüğünde “dünyanın ilk 10’u” arasında yer alabilmesi bir hayal değil.
Ekonomi büyüklüğünün güvencesi
demokrasi, demokrasinin ise ekonominin büyümesidir. Dolayısıyla, güçlü ekonomi, dış politikada özgüvene dayalı özerklik, iç politikada ise çoğulculuk ve birlikte yaşamak kültürü için şarttır.
Ekonomisi
küçük ülkelerin, siyasi rejiminde, “imtiyazlı sınıflar”ın imtiyazlarını sürdürübilmeleri için demokrasiye sırt çevirme ve rejimin “askerileşmesi” eğilimi çok kuvvetlidir.
Türkiye’de askerin
siyaset dışına çıkartılması hamleleri ile ekonomisinin büyümesi arasında doğru orantı var. Ekonomi büyüdükçe, “dünyanın ilk 10’u” hedefine yaklaşıldıkça, Cumhuriyet’in 100. yıldönümüne doğru Türkiye daha demokratikleşmeye, askerin siyasetteki etkisi kırılmaya ve Cumhuriyet, 100. yılında, 21. Yüzyıl şartlarına göre “güncelleşme”ye mecburdur.
“Sivil
Çankaya”ya karşı “askeri tavır”
Bu olgular göz önüne alındığı takdirde, Cumhuriyet’in bugünkü 87. Yıldönümünde askerlerin ortaya koyduğu tavır, Türkiye’nin gelişmesini, onların ise “gerilemesi”ni yansıtıyor.
Cumhurbaşkanı, Çankaya Köşkü’nde bir “
Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu” veriyor, saati günler öncesinden belli; ve askerler Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyonun başlama saatinden yarım saat önce kendi resepsiyonlarını veriyorlar.
Bu adeti iki yıl önce, dönemin
Genelkurmay Başkanı
İlker Başbuğ başlatmış. Yani, askerler sözüm ona “geleneği” devam ettiriyorlar gibisinden yine sözde bir “masumiyet” zırhına bürünecekler.
Bu yıla dek, Çankaya’da “First Lady”nin başörtülü olması nedeniyle iki resepsiyon veriliyordu. Öğle saatlerindekine askerler katılıyordu. “Eşsiz” olanına.
Askerlere “eşli” olandan böylece kendilerini kurtarıp, “eşleri” ile birlikte “eş zamanlı” bir resepsiyon
düzenleme kaçamağı elde ediyorlardı.
Bu yıl, bu şansları kalmadı. Resepsiyon teke indirildi. Çankaya’da bu
akşam tek resepsiyon var ve “eşli”. Eğer, yüksek komuta heyeti buna katılmazsa, dahası aynı saatte kendileri bir resepsiyon düzenliyorlar ise, bu, Çankaya’ya yani Cumhurbaşkanlığı’na, yani Türkiye Devleti’nin Başkanı’na karşı bir “simgesel başkaldırı” içinde oldukları anlamına gelir. Yakışıksız bir davranıştır.
Başka bir dönem olsaydı, bundan önceki yıllarda, hatta geçen yıl böyle bir davranış ortaya konsaydı, bu “ciddi” bir “siyasi gerilim”e işaret ederdi.
Alternatif resepsiyona dair
Bu kez öyle olmadı. Genellikle “ti’ye” alınıyorlar. İsmet Berkan’ın
Twitter sosyal paylaşım sitesine düşen cümlelerine göz atmak yeterli. İşte İsmet Berkan’ın askerlerin Çankaya’ya “alternatif resepsiyonu”na ilişkin Twitter satırları:
“Askerler bu ayrı resepsiyon işini
Çocuk Bayramı’nda yapsalar daha çok yakışırdı.
Madem herkesin bayramı kendine, ben de evde 29
Ekim resepsiyonu vereyim diyorum, mini etekle gelinmesi rica edilen...
Verin topumu gidiyorum diyor asker ama top onun değil ki...
Benim resepsiyonu ve çocuğu bol
komik ülkem.
Bence her ilde de valinin yanısıra garnizon komutanları da birer alternatif resepsiyon vermeli.”
Bunlara bakınca, Türkiye’nin “virajı” döndüğünü sezebiliyoruz. Bir yıl önce “ciddi”ye alınacak tavır, bugün böyle “komik” görünüyorsa; buna yol açanlar gelecek yıl toparlanırlar. Cumhuriyet’in 88. yıldönümü bu yıldan farklı kutlanacaktır. Görürsünüz.
2023 yani 100. yıldönümü, çok daha farklı olacak. Bir kenara yazın...