Haber ilginç:
Kürt Eğitim ve Dil Hareketi adlı bir grup, anadil konusunu önemseyenlerin, 20-25
Eylül arasında çocuklarını okula göndermemeleri yönünde bir
çağrı yaptı.
Eğer olay bu grupla sınırlı kalsaydı, kimse duymazdı. Ancak BDP Başkanı
Selahattin Demirtaş da bu çağrıyı parti olarak desteklediklerini açıklayarak şöyle dedi:
"
Okulların açıldığı ilk 5 gün, anadilde eğitim isteyenlerin çocuklarını okullara göndermeyerek
sivil bir itaatsizlik örneği sergilemeleri anlamlıdır. Kampanya için BDP olarak biz de çağrı yapacağız. Ben de kendi çocuğumu 5 gün okula göndermeyeceğim..."
Bu çağrıya beklendiği gibi
Milli Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu cenahından tepki geldi. İçişleri Bakanı Beşir
Atalay da onu destekledi.
Medya ise referandumdaki "boykot" çağrısı kadar önemli olan bu olaya pek yüz vermedi.
Gazeteler haberi arka sayfalara atmayı
tercih etti.
* * *
Çocukların kitlesel eğitimi, cumhuriyet rejiminin, ulus devlet düzeninin ve ulusalcı ideolojinin olmazsa olmaz gereklerinden biridir.
Evet, tarihin her döneminde iktidarlar, kendilerini yenilemek için hüküm sürdükleri alandaki çocukları eğitimden geçirmişlerdir.
Ancak
modern devlet bu konuda farklıdır: Çocuğu sadece kendisine
hizmet etsin diye eğitmez.
Aynı zamanda toplumsal kalkınmayı ve ulusal bütünlüğü sağlamak için de eğitir.
Yani eskiden olduğu gibi çocuğun ille de kâtip olup bürokraside çalışması gerekmez.
Onlardan eğitim sonucunda
işadamı, tüccar, mühendis, doktor olması da beklenir.
* * *
Bazı siyasetçiler ve yüksek bürokratlar,
PKK militanlarının silahsızlanmasıyla Kürt sorununun çözüm yoluna gireceğini, gerisinin kolay olduğunu sanıyor.
Bence yanlış bir kanı bu...
Siyasallaşan Kürt hareketi, şu anki devlet örgütlenmesine kök söktürecektir. Buna
hazırlıklı olmak gerekir.
Beş günlük okul boykotu, olayın ne kadar derinlere ulaşabileceğinin basit bir göstergesidir.
1998'de
Şırnak ve Hakkâri'ye gitmiştik.
Yolda Kemalist bir
arkadaş, devletin bölgeye çok para harcadığından söz etti.
'Yatırım'lara örnek olarak, inşa edilen okulları, atanan binlerce öğretmeni gösterdi.
Anlamıyordu... Kafası almıyordu... Nasıl olur da devletin bu çabası bölgede hüsnükabul görmez?
Halbuki milliyetçi hareket bir kere başladı mı (ki başladı) o yatırımları büyük bir
tehlike olarak algılar.
"Türk devletinin, Türk kabul edilen çocuklara, Türk öğretmenler ve
Türkçe aracılığıyla, Türklük propagandası yapması" kanıksanmış, normalleştirilmiş bir durumdur.
Ama aynı şeyi Kürt çocuklarına yapmaya kalkışırsa, karşısında Kürt ulusalcılarını bulur.
* * *
Mesele sadec
e devlet de değil...
Bayramdan önce
Diyarbakır'a gitmiştim. Orada
Gülen Cemaati'nin organize ettiği, "
okuma salonları" denilen kuruluşları gezdik.
Bunlar liseye hazırlık dershaneleri gibi... İlkokuldan sonra, seçerek aldıkları zeki öğrencileri (6, 7, 8'inci sınıflar) örneğin
Anadolu Liseleri gibi daha kaliteli okullara hazırlıyor.
150 kadar öğrencinin katıldığı bir
okuma salonunun yıllık maliyeti 200 bin lira civarında.
Bu para cemaate sempati duyan,
dindar ve
hayırsever işadamlarınca karşılanıyor. Diyarbakır ilinde toplam 21 okuma salonu var.
Yoksul Kürt çocukların böyle bir destekle iyi liselere girmesi ne kadar olumlu değil mi?
Hayır (!) Kürt milliyetçileri, "Gülen cemaati çocuklarımızı asimile etme sürecinde devlete yardımcı oluyor" diyor...
Tekrar söylüyorum: Kimse silahı bırakmış Kürt hareketinin munis bir yapı olacağını sanmasın.
Deneme niteliğinde olsa da, okul boykotu bunun işaretidir.